Üniversiteler nasıl kurtulur ?
Konumuz, bünyesinde Tıp Fakültesi Hastanesi’ ni de barındıran üniversitelerdir.
Üniversitelerin Kurtulması İsteniyor mu ?
Öncelikle, bu sorunun yanıtını vermek gerekmektedir. Gerçekten, samimi olarak üniversitelerin kurtulması isteniyor mu ?
Türkiye’ de yaşayan herkesin, ülkenin en önemli kurumlarından olan üniversitelerin yaşamasını istemesi hem doğal bir davranış, hem de görev olmalıdır.
Eğer isteniyor ise, yapılacak şey basittir: Üniversite hastanelerini bir sağlık ocağı durumuna düşüren uygulamalara son vermek.
Üniversiteler Neden Bugüne Kadar Bu Derecede Zorlanmadı ?
Bunun nedeni, kendi fiyat politikalarını belirli oranda belirleyebilme özgürlüğüne sahip olmalarındandır. Yakın zamana kadar, her üniversite hastanesi, kendi maliyetlerine göre kendi fiyatlarını belirleyebilmekteydiler. Yani maliyetlere göre, fiyat belirleme özgürlüğüne kısmen sahiptiler. Böyle olunca da, bütçelerini dengeleyebilme olanağına belirli oranda sahiptiler. Bugüne kadar da, son dönemde ortaya çıkan iflas tabloları noktasına gelen bir üniversite hastanesi olmamıştı.
Üniversite Hastanelerini Sağlık Ocağına Benzetme Politikası
Son dönemde yürütülen ve Sağlık Bakanlığı’ ndaki bazı yöneticiler tarafından aşırı biçimde zorlanan görüşler ve uygulamalar sonucunda, SGK tarafından üniversite hastanelerine, bir kasaba hastanesinden farklı olmayan (az fark olan) fiyat uygulamaları getirildi. Ayrıca, üniversitelerin fark alabilmeleri yasaklandı. Öyle ki, üniversiteler 100 TL’ ye mal ettikleri bir işlem için 60 TL alır duruma düştüler. Halbuki, daha önce 100 TL’ ye mal edilen bir işlem için, 180 TL alabilmekteydiler. Dolayısıyla, zarar ederek iş yapmaya başladılar. Sonunda da kaçınılmaz olarak, hemen hemen tüm üniversite hastaneleri iflas noktasına geldiler. Bu gidişle, daha da kötü duruma sürüklenecekler.
Bakış Açısı Değişmedikçe Üniversiteler Kurtulamaz
Yanlış olan bakış açısı şudur:
- Üniversiteler fark alamazlar. Diğer devlet hastaneleri gibi çalışacaklar.
- Vatandaşın cebinden bir kuruş para çıkmayacak. Tüm sağlık giderlerini devlet üstlenecek
- Öğretim üyelerine, hocalara ek ücret ödenmeyecek.
Tüm bu düşünceler hayalci, gerçeğe aykırı, pratik zemini olmayan düşüncelerdir. Ekonomi kurallarına da aykırı düşüncelerdir.
Farklı düşünceler ve gerçekleri ortaya koyalım:
- Bir öğretim üyesi kısa sürede yetişmiyor. O’ nun bilgisinin farklı ve bedelinin de farklı olması gayet doğaldır.
- Türkiye zengin değildir. Tüm finansmanı devlet ve SGK karşılayamaz. Finansmana belirli oranda halkın katılması doğru, gerçekçi ve adildir. Çoğu ülkede durum böyledir.
- Ekonomik gücü olmayan insanlara tabii ki ücretsiz hizmet verilmelidir. Bunlara yönelik sağlık kuruluşları olacaktır. Bunlar da devlet hastaneleridir.
- Ancak daha farklı hizmet almak isteyen, daha fazla süre isteyen, daha farklı tekniklerden yararlanmak isteyen, daha farklı bilgi ve deneyim kaynaklarından yararlanmak isteyen vatandaşlar ise, ek para ödeyerek bu özellikteki doktorlara ve kuruluşlara başvurabilmelidirler. Tüm dünyada da durum böyledir. Bu gruba giren vatandaşları zorlayan yoktur. Onlar, ek ödeme yapmayı kendileri kabul ederek bu kuruluşlara başvurmaktadırlar.
- Üniversiteler, benzer nitelikteki vakıf hastaneleri ve özel kuruluşlar da, eğer fark almazlarsa kendilerini geliştiremezler. Yatırım yapamazlar.
Giderek bir sağlık ocağına veya bir kasaba hastanesine dönerler.
Şu günlerde olduğu gibi
Bu Durumu Görmek ve Anlamak Bu Kadar Zor Mu ?
Bunlar temel gerçeklerdir. Bu durumu görmek ve anlamak bu kadar zor mudur ?
İnsan gerçekten şaşırıyor. Nasıl bu duruma düşüyoruz ? Yanlış bakış açıları nasıl bu derecede etkili hale geliyor ? Üniversitelerin adım adım çökmesi nasıl bu derecede duyarsızlıkla izleniyor ? Özel sağlık kuruluşlarının bir kısmının çökmeleri nasıl umursamazlıkla izleniyor ? Bunlar ülkenin değerleri değil midir ?
Tüm bunları görebilen ve bu tür yanlış uygulamalara dur diyebilecek bu ülkenin düşünen insanları ve kurumları yok mudur ? Bu derecede düşünsel temelden yoksun ve aciz miyiz ?
Bu yanlışlardan dönüleceğine inancımız yüzde yüzdür. Ancak, kurumlar, kişiler ve ülkemiz daha fazla acı çekmeden ve daha fazla hasar oluşmadan geri dönülmesi, tüm toplumun yararına olacaktır.
18/06/2009
Doç. Dr. Paşa Göktaş
Tel/Fax : 0216-348 26 12
GSM : 532 243 84 74
e-mail : [email protected]
web : www.tiplab.org