Üniversite Hastaneleri Neden Batakta ? Nasıl Kurtulurlar ?
Üniversite hastaneleri, 5-6 yıl öncesine kadar ülkenin ödeme dengesi ve finansal koşulları yönünden daha iyi durumda olan sağlık kuruluşlarıydılar. Finansal durumları, devlet hastanelerine göre daha iyiydiler.
Şu anda ise neredeyse tamamı iflasa doğru gidiyorlar. Gelir ve gider dengelerinde sürekli açık veriyorlar. Örneğin en gözde üniversite hastanesi durumundaki Hacettepe Üniversitesi Hastanesi, 2 yıl önce verilen malların bedelini bile hala ödeyememiş durumda. Diğerleri de bundan çok farklı değiller. Biraz daha iyi, biraz daha kötü. Ama tümü açık vermekteler.
Çıkmazın Nedeni Nedir ?
Finansal çıkmazın nedeni, sağlık sistemindeki son yıllarda getirilen uygulamalardır. Bu uygulamalarla, üniversite hastaneleri ile kasaba hastaneleri neredeyse aynı konuma getirildiler. Ürettikleri hizmete karşılık, SGK’ dan neredeyse aynı bedeli almaktalar. Küçük hastanelere ve devlet hastanelerine yapılan başvurular genelde basit yakınmalar, reçete yazdırmalar gibi zaman alıcı olmayan ve gideri düşük işlemler olurken, üniversite hastanelerine daha karışık, içinden çıkılamayan, araştırma ve masraf gerektiren hastalar başvurmaktadırlar. Ancak bunların bedeli, SGK tarafından neredeyse aynı kefeye konularak ödenmektedir.
Ayrıca, üniversite hastanelerinin hastadan ek fark alması da yasaklanmış durumdadır. Halbuki, üniversite hastaneleri daha önceleri, yaptıkları karışık, masraflı ve ileri düzeyde bilgi-beceri gerektiren işlemler için fark alabilmekte ve kendi ücret politikalarını oluşturabilmekteydiler. Bu durum da, onların bütçelerini dengelemelerini sağlıyordu. Stalinvari katı ve kısıtlayıcı yaklaşımlarla bu durum yasaklanınca, üniversite hastaneleri hızla finansal krize sürüklendiler. Daha da kötü duruma gidiyorlar.
Üniversite Hastaneleri Nasıl Kurtulurlar ?
Şu anki mevcut yapıyla kurtulmaları olanaksızdır. Daha da batağa sürüklenmeleri ve iflasları kaçınılmazdır.
Üniversite hastanelerinin kurtuluşunun tek yolu, kendi serbest fiyat politikalarını oluşturabilmelerine olanak tanınmasıdır. Madem farklı ve daha fazla bilgi-beceri gerektiren iş yapıyorlar, daha ileri teknoloji kullanıyorlar, bu niteliklerine uygun fiyat politikalarını kendileri saptayabilmeliler.
Onları kasaba hastaneleriyle aynı kategoride görmek, katı sınırlamalarla ellerini ayaklarını bağlamak son derecede yanlıştır. Madem onları tercih eden insanlar var, ve bu tercihi gönüllü olarak yapmaktalar, bırakın farklarını ödeyerek daha ileri düzeyde bilgi, beceri ve teknolojiyle donanmış hizmet alabilsinler. Bu yaklaşım, vatandaşın tercih hakkına da saygı anlamına gelecektir. Aynı zamanda, kalitenin geliştirilmesini de sağlayacaktır.
Anlamsız kısıtlayıcı ve baskıcı önlemlerin hiçbir yararının olmadığı, kurumları içinden çıkılmaz sorunlara sürüklediği ve gerilettiği, önümüzdeki dönemde daha iyi anlaşılacaktır.
Yanlışlardan bir an önce dönmek, zaman kaybını ve daha fazla hasarlar oluşmasını da önleyecektir.
29-06-2010
Doç. Dr. Paşa Göktaş
Tel/Fax : 0216-348 26 12
GSM : 532 243 84 74
e-mail : [email protected]
web : www.tiplab.org