Sürpriz midir ?
Hiç de sürpriz değildir. Büyük açıkları olan SGK, Türkiye’ nin ulusal gelirine, bütçe açığına, cari açığına, borçlanmayla ve dışarıdan para girişine dayalı kırılgan ekonomisinin bir sonucu olarak, açıklarını kısmen azaltmak için katılım paylarını artırmaktadır.
Bilindiği gibi, ilaçta her kutu başına 3 TL, ayrıca muayenelerde artan katılım payları uygulaması getirilmiştir.
Daha önceleri de belirttiğimiz üzere, sağlık sisteminin finansal ayağı en zayıf yönüydü ve sürdürülemez nitelikteydi. Beklendiği üzere, bu ayak gedikler vermeye başlamıştır. Bu nedenle, katılım paylarının artırılması sürpriz değildir.
Haksız mıdır ?
Olaya SGK cephesinden bakarsanız, hiç de haksız değildir. SGK, akıl dışı boyutlara ulaşan açıklarını azaltabilmek için, can havliyle bir yerlerden kısıntıya gitmeye çalışmaktadır. Kendi cephesinden son derecede haklıdır.
Genel bütçe açısından da durum haklılık arz etmektedir. Çünkü, SGK’ nın açıkları, doğrudan genel bütçeden karşılanmaktadır.
Popülizmin Sonu Hüsrandır
Popülizm politikalarını uygulayanların, bu durumdan ders çıkarmaları gerekmektedir.
Sağlığı yönetenler, uyguladıkları aşırı popülist ve harcamaya dayalı hesapsız, savurgan politikalarıyla Türkiye’ nin geleceğine büyük zarar vermişlerdir.
Şimdi, ekonomik zorunluluklarla, verme dönemi sona ermekte, alma dönemi, yani bedel ödeme dönemi başlamaktadır. Verme dönemi güzeldir, herkes mutludur. Alma dönemi acıdır, herkes şikayet etmeye başlar. Ancak, bu son kaçınılmazdır.
Burada, şu anda emekli olan eski bir Başbakan’ ın, emeklilik yaşını birkaç defa indirerek, Türkiye’ ye ve SGK’ ya verdiği zararları hatırlatmakta yarar vardır. Şu anda SGK, bu kadar büyük sıkıntıda ve çıkmazda ise, birinci sorumlu, merhum Özal’ ın attığı doğru adımları geri çevirerek, insanları 36 yaşlarında emekliye sevk eden popülizm zihniyetidir.
Bugün, bu hatalı uygulamaların bedelini hep birlikte ödüyoruz.
Sosyal Devlet. Nereye Kadar ?
Sosyal devlet anlayışı sınırsız değildir. Ülkenin ekonomik olanakları ve dengeleriyle sınırlıdır. Kaynaksız sosyal uygulama olmaz. 1000 TL kazanan bir aile, 2000 TL harcayamaz. Devletler ve toplumlar da böyledir. Her ülke, geliri kadar harcayabilir. Geliri kadar sosyal olabilir. Daha fazlasını harcarsa borçlanır ve çıkmaza girer.
Sağlık alanında sosyal devletin sınırları, Türkiye için zorunlu ve temel sağlık hizmetlerinin herkes için ücretsiz olmasıdır. Bu, temel düzeyde bir hizmettir. Daha fazlası, zorunlu olmayanı, daha konforlusu, daha lüksü vb. katılım payına ve ek ücrete tabi olmak zorundadır.
Herkese evde bakım hizmeti sürdürülemez. Herkese ücretsiz ambulans sürdürülemez. Herkesin ilacı evine ulaştırılamaz. Herkese uçak ambulans hizmeti verilemez. Eğer veriyorsanız, kaynağını da bulmak zorundasınız. Türkiye’ yi bu nedenle borca sürükleyemezsiniz.
Önümüzdeki Dönem Neler Getirecektir ?
Popülist uygulamaların bedelleri ödenmeye devam edilecektir.
Katılım payları daha da artırılmak zorunda kalınacaktır. Çok sayıda ilaç ve tıbbi işlem, ödeme sisteminden çıkarılacaktır. Halk, sağlık giderlerini daha fazla paylaşmak zorunda kalacaktır.
Bu gelişmeler de sürpriz olmayacaktır. Haksız da olmayacaktır.
Çünkü, hiçbir uygulama hamasi nutuklarla yürütülemez. Ekonomi, kendi kurallarını uygular. Bu kuralların dışına çıkarsanız da bedelini ödersiniz. Türkiye’ nin sağlıkta içinde bulunduğu durum da bundan ibarettir.
12.12.2011
Dr. P. Göktaş