Farklar Nereden Kaynaklanıyor?
Sosyal Güvenlik Kurumu ( SGK) , verilen sağlık hizmetleri karşılığında kuruluşlara işlem başına bir bedel ödemektedir. Bu bedeller, SGK’nın Sağlık Uygulama Tebliği ( SUT) denilen listesinde yer almaktadır.
Gerçekte SGK- SUT tarifeleri, kamu kuruluşlarında verilen hizmetler için hazırlanmıştır. Özellikle de devlet hastaneleri esas alınmıştır. Bu nedenle de, gerçek maliyetleri yansıtmamakta ve maliyetlerin altında bedeller ödenmektedir.
SGK- SUT bedelleri, genelde devlet hastaneleri için bile yetersiz durumdadır. Özel kuruluşlar için ise tümüyle yetersizdir.
Çünkü, devlet hastaneleri personel maaşını maliyeden almakta, kira ödememekte, çeşitli vergi avantajları ve devlet subvansiyonlardan yararlanmaktadırlar. SGK’ dan yapılan SUT ödemesi, gelirlerinin yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır.
Kabaca örnek vermek gerekirse, Sağlık Bakanlığı’nın toplamda SGK’dan aldığı miktar 2012 yılı için 14 milyar TL civarındadır. Genel bütçeden aldığı ise 17 milyar TL civarındadır. Yani toplamda oluşan 31 milyar TL civarındaki gelir bütçesinin % 45’ i SGK- SUT geliri olarak, % 55’ i de genel bütçe geliri olarak oluşmaktadır. Başka bir deyişle, genel bütçeden aldığı gelir, SGK- SUT miktarına göre % 121 daha fazladır. Bir anlamda, SGK- SUT bedeline göre genel bütçeden % 121 daha fazla fark almaktadır. Bu fark, kira ödememe, vergi ayrıcalıkları ve diğer desteklerle % 150’ nin üzerine çıkmaktadır.
Özel Kuruluşlarda Durum Nedir?
Özel kuruluşlar, yalnızca SGK’dan SUT bedelini alabilmektedirler. Eğer hastadan fark almazlarsa, bu bedelle aynı zamanda personel giderleri, kira, vergi ve tüm diğer bedelleri karşılamak zorundadırlar.
Bu ise olanaksızdır. Bu durumda, devlet hastanelerinin yalnızca % 45 geliri kadar gelirle, tüm ihtiyaçlarını karşılamak ve faaliyetlerini sürdürmek durumunda kalırlar ve yarışamazlar. Doğal olarak da iflasa sürüklenirler ve kapanırlar. Zaten bir kısmı bu şekilde faaliyetine son vermiş durumdadır.
Farkların Hikayesi Nasıl Gelişti?
Durum böyle iken, bir önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ, nedendir bilinmez özel kuruluşların fark almaması konusunda diretti. Bu durum, özel kuruluşların ortadan kalkması anlamına geliyordu. Sonuçta, lütfedildi ve % 20 fark alabilmeleri kabul edildi. Sonraları, bu oran yoğun şikayetlerle % 30’ a çıktı. Şikayetler doğal olarak dinmedi, tıp merkezleri için % 30’ da kaldı, özel hastanelerde ise gruplanarak % 30- % 90 arasında kabul edildi.
Şikayetler yine dinmiyor. Çünkü, özel kuruluşlarla devlet hastaneleri arasında hala büyük bir gelir açığı var. Özel kuruluşların, devlet hastanelerinin gelir düzeyine erişebilmesi için, en az % 121- % 150 civarında fark almaları gerekiyor. Geçmesi için demiyoruz, yalnızca bu düzeye gelebilmeleri için. Daha iyi olabilmeleri için ise, daha fazla fark almaları gerekiyor. % 200 ve daha fazlası gibi. Kalitede yarışan bazılarına, % 200 fark da yeterli değildir.
Şimdi Yapılan Nedir?
Basından öğrendiğimize göre, özel sektörün alabileceği farklar % 200’ e çıkarılacak deniliyor.
Gayet doğal. Olması gereken de bu zaten. İşletmecilik olarak sürdürülmesi olanaksız bir durum daha düzeltilmiş oluyor. Giden Bakan’ın diyalogsuz ve diktatoryal, akıl dışı uygulamalarından birisi daha sona ermiş oluyor.
Daha İyisi İçin Uyarılar ve Öneriler
1. Aslında farklar konusu ne SGK’ nın, ne de Sağlık Bakanlığı’ nın konusudur. Bu bir işletmecilik konusudur. Her kuruluş, kendi maliyetlerini kendisi düzenler. Kalite düzeyine göre de maliyetler oluşur. Bu durum, yasalarla veya yönetmelikle düzenlenemez. Bu nedenle, farklara sınır koymak anlamsızdır. Farklar serbest bırakılmalıdır. Her kuruluş da kendi kalitesine göre fark politikası izlemelidir.
SGK’ nın vereceği miktar bellidir. Vatandaş da, fark durumuna göre, gönüllü olarak kendi tercihini yapmalıdır. Demokrasi denilen şey de budur.
2. Özel kuruluşların maliyetleri temelde benzerdir. Bu nedenle, tıp merkezlerine % 30, özel hastanelerde % 30- % 90 gibi farklılıklar koymak da anlamsızdır. Bu fark oranlarının, maliyetlerle ve işletmecilikle de ilgisi yoktur. Bu nedenle de adaletsizdir. Tamamiyle bir lobi faaliyeti çerçevesinde farklar belirlenmiştir.
Bu nedenle, farkların serbest bırakılmasının yanında, tüm özel kuruluşlar için eşit uygulanmalıdır. Ayrımcılık yapılmamalıdır. Sadece kaliteye ödül niteliğinde bir fark ödenebilir. Örneğin, akredite kuruluşa % 10 fazla fark ödenmesi gibi. Böylelikle, kuruluşlar kalitede yarışırlar.
3. SGK, ayırım yapmadan muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlarla da sözleşme yapmalı ve aynı fark koşulları orada da geçerli olmalıdır.
4. Tüm bunlar, SGK- SUT fiyatlarının yetersiz olduğu gerçeğini değiştirmez. SGK- SUT birim fiyatları da, gerçekçi maliyet analizi çalışmalarıyla yeniden düzenlenmelidir.
Ancak bu şekilde eşitlik ve adalet zemininde halk için kaliteli hizmet ve memnuniyet sağlanabilecektir.
TIPLAB
Tıp Laboratuvarları Derneği
[email protected]