Sağlık Bakanı’ nın Devam Edeceği Yazılıyor
Seçimden sonra, yeni kabinede görevine devam ettirilecek bakanlar arasında, Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ ın da adı geçiyor.
Daha önce de yazdığımız üzere, Sayın Akdağ’ ın işi oldukça zor olacak. Hatta, yürüttüğü çizgi itibariyle, bu göreve getirilecek yeni bir Bakandan da zor olacaktır.
Seçim Öncesindeki Dönemin Sağlık Politikası
Sağlık politikası, son dönemde halk üzerinde oldukça destek sağlayan, SGK’ nın ve devletin genel bütçesinin kaynaklarının yüksek oranda kullanıldığı, ileri popülist bir politikaydı. Bu politika, halk üzerinde oldukça olumlu etki yaptı. Seçimlerde de iktidar partisine büyük katkı yaptı. Sayın Bakan’ ı da “Çok başarılı bir Bakan” konumuna taşıdı.
Bu politika, Sayın Bakan’ ın düşünceleri ve felsefesi ile uyum gösteriyordu. Genel yaklaşımlarından ve söylemlerinden çıkardığımız kadarıyla, Sayın Recep Akdağ sağlıkta tüm harcamaları devletin yapmasını istiyor. Fark alınmasına ve katkı payına karşı görünüyor. Genel Bütçeden Sağlık Bakanlığı’ na ayrılan payı 17 milyar TL civarlarına yükseltti. SGK’ dan da global bütçe adı altında 14 milyar TL civarında bir kaynak alınmasını sağladı. Sonuçta Sağlık Bakanlığı, tek başına 31 milyar TL gibi dev bir bütçeyi kullanır hale geldi.
Doğal olarak, bu harcamaların getirisi de geniş bir destek ve memnuniyet biçiminde oluştu.
Sayın Bakan’ ın felsefesi ile, sağlığa ayrılan büyük bütçe ve destek uyum içindeydi. Bu nedenle de, sağlıkta genel bir başarılı görünüm ortaya çıktı. Tabii ki olaya halk cephesinden ve geniş kitleler yönünden baktığımız zaman.
Bu Politikanın Bedeli Nedir ?
Olaya başka bir pencereden baktığımız zaman, farklı şeyler görüyoruz.
Bu politikanın bir bedeli olacaktı ve bu bedel de bundan sonra karşımızda dikilmektedir.
Bunlar şöylece sıralanabilir:
1. 2002 yılına kadar toplamda 10 milyar TL’ yi bulmayan sağlık giderleri, şu anda 50 milyar TL gibi dev bir harcama kalemine dayanmış durumdadır. Bu yük, Türkiye’ nin taşıyabileceği bir yük değildir.
2. Bu harcamalar, Türkiye’ nin bütçe açığına, SGK açığına ve cari açığına olumsuz yönde katkı yapan en önemli kalem haline gelmiştir.
3. İzlenen politika, üniversite hastanelerini iflas noktasına getirmiş, tıkamış durumdadır.
4. Umut verilerek başta desteklenen, sonradan kıskaç altına alınan özel hastaneler birer birer teslim olarak, yabancıların eline geçmiş durumdadır.
5. Muayenehane hekimlerine karşı yürütülen haksız ve ölçüsüz kampanya, hekimleri küskün bir topluluğa dönüştürmüştür.
6. Farkların belirli oranlarda dondurulması, bütçesini denk hale getiremeyen özel hastaneleri, illegal fark almaya sürüklemiş olup, yasa dışı çalışma zorunlu olarak olağan hale gelmiştir.
7. Paket fiyat yanlışı, hastaları tetkik edilemez hale getirmiştir.
8. Laboratuvar işlemleri güncellenmemekte, halk yeni teknoloji ve testlerden mahrum kalmaktadır. Laboratuvar ihmal edilmiştir. Ayrıca, maliyetlerin karşılığı olan bedeller ödenmemektedir.
9. Hastanelerde uygulanan performans sistemi, suistimal üreten, adaletsiz, hasta aleyhine bir sisteme dönüşmüştür.
10. Muayenehane, laboratuvar ve poliklinik gibi ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları, tüm dünyada sağlık sisteminin temelini oluştururken, Türkiye’ de bu kuruluşlar ihmal edilmiş, sistem dışına itilmiş, adeta cezalandırılmış ve tasfiye edilmişlerdir.
Sonuçta sağlık alanının, daha burada sayamadığımız pek çok sorunu yığılmış durumdadır ve çözüm beklemektedir.
Bu Sorunları Sayın Akdağ Çözebilir Mi ?
Çözebileceğini sanmıyoruz.
Çünkü öncelikle, Sayın Akdağ’ ın bugüne kadarki felsefesi ve uygulamaları ile, bu sorunların çözüm yolları taban tabana zıttır. Zaten bu sorunlar, Sayın Akdağ’ ın katı, diyaloga kapalı, eleştiri ve önerileri dikkate almayan çizgisi sonucunda oluşmuştur.
Sayın Bakan’ ın felsefesi ve çizgisinde taban tabana aykırı bir değişiklik beklemek, eşyanın tabiatına aykırıdır.Kendisini de inkar anlamına gelir. Hiç de kolay değildir.
Sayın Akdağ’ ın çizgisi, bizce görevini ve misyonunu tamamlamıştır. İktidara da seçim kazandırmış ve en büyük katkıyı yapmıştır.
Artık Yeni Sorunlarla Karşı Karşıyayız
Türkiye, ekonomik anlamda yeni sorunlarla karşı karşıyadır.
Cari açık tehlikeli boyutlara tırmanıyor. Krediler kontrol dışına kayıyor. Ekonomi ısınıyor. Önlemler gerekiyor.
Ekonomi yönetimi (Sayın Babacan), yeni tedbirlerin geleceğini belirtiyor. Cari açığı azaltmak için, ithalatı azaltıcı tedbirler devreye koyulacak. Bu durum da, vergi gelirlerini azaltacak. Krediler azaltılacak. Kamu harcamaları kısılacak.
Tüm bu önlemler, sağlık bütçesini de etkileyecektir.
SGK ve Maliye ile, Sağlık Bakanlığı’ nın Kavgası Kaçınılmazdır
Önümüzdeki dönemde, SGK açıklarını kapatmaya çalışacaktır. Haklıdır da. Maliye de aynı eğilimde olacaktır.
Bu nedenle, hastalardan alınan katkı payları artırılacaktır. Karşılığı ödenmeyen kapsam dışı işlemlerin artışına tanık olacağız.
Tüm bunlar, Sağlık Bakanlığı’ nın gelirlerini azaltacaktır. Sağlık Bakanlığı, eskisi kadar bol keseden harcayamaz hale gelecektir. Performans ödemeleri düşecek veya hiç ödenemeyecektir.
Bu uygulamalara, şu ana kadarki uygulamalarından tanıdığımız kadarıyla, eğer Bakan olursa Sayın Recep Akdağ karşı çıkacaktır. SGK ve Maliye Bakanlığı ile, daha çok harcamak isteyecek Sağlık Bakanı’ nın mücadelesine tanık olacağız.
Sonuçta kazanan, bizce parayı verenler olacaktır.
Eskisi kadar rahat bütçe kullanamayan Sayın Akdağ, yoğun eleştiri alacak ve hayal kırıklığına dönüşecektir. Hem halkın gözünde, hem de performansı azalacak personelin gözünde.
Her durumda, Sayın Akdağ bir açmazla karşı karşıyadır. “İyi adam” rolünden “Kötü adam” rolüne kayması neredeyse kaçınılmaz görünmektedir.
Eğer Sağlık Bakanı Başka Birisi Olursa
Bizce, Sağlık Bakanı Sayın Akdağ’ dan başka birisi olursa, işi daha kolay olacaktır.
Çünkü gelecek kişiyi bağlayan bir durum yoktur. Yeni bir politikayı devreye sokabilir.
Sağlıkta yeni dönemin temel çizgisi, daha çok harcamak ve harcatmaktan çok, kamuda daha fazla tasarruf ve giderlerin azaltılması yönünde olacaktır. Bunu da, bunun gereğine inanan ve tereddütsüz uygulayacak yeni bir ekip daha iyi yapabilir kanısındayız.
Ne diyelim? Allah kolaylık versin. Bekleyip göreceğiz.
14.06.2011
Doç. Dr. Paşa Göktaş
e-mail: [email protected]