-Türkiye son birkaç yıl içinde kurulan yeni özel, vakıf ve devlet üniversiteleriyle göz dolduruyor. ABD, Avrupa ve dünyanın pek çok farklı ülkesinde bilimsel çalışmalar ve öğretim üyelikleri yapan Türkler Türkiye’ye dönüyorlar. Tersine beyin göçünde dünyada ilk beş ülke içine girmiş bulunuyoruz. Çok yakın gelecekte üniversite sayısının daha da artması ve 2023 yılına kadar 250 üniversiteye ulaşması ön görülüyor. Yani Türkiye üniversite okuma oranında dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine birkaç on yıl içinde hızla yaklaşacak…
-Özel hastanelerin özel üniversite açmaları son derece yerinde bir karar. Devletin teşvik etmesinin ve bazı kolaylıklar sağlamasının bunda payı kuşkusuz var. Pek çok özel hastane ve holding sahibinin üniversite gibi oldukça zor ve karmaşık bir işe girişmeleri her türlü takdiri hak ediyor. Bu hastaneler komşu ülkelerden ve Avrupa’dan muayene olmak ve hastalığına çözüm bulmak isteyen turistlerin uğrak yeri olmaya başladılar. Ülkemize yeni açılan üniversitelere hem yurt dışından gelecek öğrenciler ve hem de diğer turistler önemli gelir kaynağı haline geliyorlar…
-Ankara ve Anadolu’da sağlık üsleri oluşturuluyor ve buralarda sadece Türkiye için değil geniş bir coğrafyaya hitap edecek her türlü sağlık hizmetinin sunulduğu büyük sağlık alanları inşaa ediliyor. Farklı bir mantıkla bu projelerin gerçekleşmesi tıpkı otoyol ve köprü inşaatları gibi devlete yük getirmeksizin yapılıyor. Yani ülkemiz sağlık alanında göstermiş olduğu başarılı ivmeyi daha ileri seviyelere doğru taşımakta kararlı görünüyor. Nitekim Başbakanımız Sağlık Bakanını değiştirmeyerek gelişmenin devam etmesi yönündeki kararını ortaya koydu.
-Son yapılan muayenehane fiziki şartlarındaki değişiklikler gibi konularda hekimler Sağlık Bakanlığını şiddetle eleştirmekte iseler de bu konuda bazı esnek uygulamaların yapılacağı mesajının Bakanlık tarafından verilmesi son derece güzel ve yerinde bir karar oldu. Hekimler kendilerine Bakanlık tarafından negatif bir ayrımcılık yapıldığı algısına kapılmışlar ve fena halde morallerini bozmuş durumdalar. Sağlık Bakanlığı hekime vatandaşın karşısında pozitif olmasa bile kesinlikle negatif bir ayrımcılık uygulamamalı…
-Son birkaç yıldır hekimlere uygulanan şiddetin Bakanlığın hekimlere yönelik sert uygulamalarından kaynaklandığı düşüncesi her geçen gün doktorlar arasında daha fazla taraftar bulmaya başlamış durumda. Bakanlığın bu konuda bazı projeler geliştirerek hekimlere yönelik bu azgın tavrın kökeni hakkında bilimsel araştırmalar yapması gerekmektedir. Geçmişte vatandaşlarımız hekimlere saygılı iken şimdi ne oldu da bu tavır böyle bir duruma dönüştü. Bunda Bakanlığın payı var mı ve varsa eğer ne oranda? Bakanlık bunu engellemek için ne yapabilir?
-Hekimler Türkiye’nin en önemli entelektüel kaynağıdır. Bu kaynağı bazı uygulamalarla olumlu yönde motive etmek Bakanlığın bir görevi olmalıdır. İyi yönetimler kendi personel ve çalışanının yanında olduğunu onu her zaman ve koşulda destekleyerek gösteren yönetimlerdir. Hekimler son zamanlarda yapılan saldırılar konusunda Bakanlığın hekimlerin yanında olduğunu göstermesini bekliyorlar. Açıklama ve demeçlerle, sempozyum ve etkinliklerle… Hepsinden önemlisi yapılacak bilimsel araştırmalarla. Bu gidişata şimdi ve bu dönemde kesin bir çözüm bulunmalıdır…