İlaç Ödemelerinin Geleceği
Türkiye’ de ilaç ödemelerinin çıkmaza doğru sürüklenmekte olduğu ve ödemelerin sürdürülebilirliğinin giderek daha zor hale geldiği gözlenmektedir.
Bilindiği gibi, Türkiye ilaçlarla ilgili ödemelerde, Avrupa’dan seçilen ve alt düzeyden ödeme yapan beş referans ülkenin ortalamasından da, bildiğimiz kadarıyla % 30 daha az ödeme yapmaktadır.
Kutu bazında bakıldığı zaman, gerçekten ilaç fiyatları hem de büyük oranda ucuzlamış durumdadır. Ancak, toplamda bakıldığı takdirde, ilaç giderleri ciddi oranda artmış bulunmaktadır.
Yani bir antibiyotiğin kutu fiyatı daha önce 24 TL iken, bugün 10 TL’ ye düşürülmüştür. Ancak, toplam ilaç giderleri 10 yıl önce 5 milyar TL civarında iken, bugün bu miktar 16 milyar TL’ ye yükselmiştir.
İlaçların kutu fiyatlarında indirim yaptırılmasına rağmen, toplam ilaç giderlerindeki artış önlenememiştir.
Toplamdaki giderleri azaltmak için de, ilaç üreticilerinden, depolardan ve eczacılardan sürekli olarak yeni indirimler istenilmiştir.
İlaç üreticilerinin sözcülerinden ve bazı ilaç firmaları’ nın Türkiye’ den çekilme kararlarından anladığımız kadarıyla, ilaçlardaki indirim artık maliyet sınırlarına dayanmış görünmektedir. Bazı ilaçlar, piyasadan çekilmektedir.
İlaç fiyatlarında daha fazla indirim zor görünmektedir. Bu yolu zorlamak, kısır döngüyü zorlamak sonucunu doğuracak gibi görünmektedir.
İlaçta Çözüm Ne Olabilir ?
Başka çözüm yollarını geliştirmek daha akılcı olabilir.
Öncelikle, tedavi için zorunlu ve olmazsa olmaz sayılacak ilaç kalemleri belirlenmelidir. Zorunluluk taşıyan ilaçların bulunduğu gruptaki ilaçlara, maliyete uygun ödeme yapılmalıdır.
SGK’ nın ödeme yapacağı ilaç kapsamı bir hayli daralacağı için, toplam giderlerde de bir azalma sağlanacaktır. Ancak bu kapsamdaki ilaçlara maliyete uygun gerçek bedelleri ödeneceği için, firmaların yakınmaları da azalacak ve ilaçların teminindeki problemler giderilecektir.
Tedavi için mutlak zorunluluk taşımayan ve alternatifleri de olan ilaçlar ise, ödeme kapsamından çıkarılmalıdır. Ya da bu grup ikiye ayrılabilir. Belirli oranda gereklilik taşıyan gruba, % 50 ödeme uygulanabilir. Diğerlerine ise ödeme yapılmaz. Kalan ilaçlar, hastaların kendi istek ve iradesiyle, katkı payları ödenerek ya da tamamlayıcı sigortalar yoluyla karşılanabilir.
LABORATUVAR TESTLERİNDE DURUM NEDİR ?
Burada da sorunlar, ilaç ile benzerlik taşımaktadır.
Son altı yıldan beri, laboratuvar testleriyle ilgili yeni testler eklenmemesine karşın, SUT laboratuvar ödeme listesinde yer alan testlerin sayısı ve kapsamı oldukça geniştir.
Ayrıca, altı yıl kadar önce tasarruf amacıyla, laboratuvar testlerinde % 80 civarında dramatik bir düşürme yapılmıştır.
Bu düşürme ile, laboratuvar testlerinin önemli bir kısmı gerçek maliyetlerin altına indirilmiş bulunmaktadır.
Son altı yıl içinde, laboratuvar teknolojisinde önemli gelişmeler olmuş ve yeni testler kullanım alanına girmiş bulunmaktadır. SGK ile görüşmelerde, yeni testlerin SUT listesine eklenmesinin –Tasarruf nedeniyle- güç olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, laboratuvar testleriyle ilgili birim fiyat iyileştirilmesinin de yine tasarruf kararı nedeniyle güç olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, bir de madalyonun diğer yüzü vardır. Laboratuvar testlerinin önemli bir bölümü, gerçek maliyetlerin altında fiyatlandırılmıştır ve bu şekilde sürdürülebilmeleri olanaksızdır. Şu anda, kamu hastaneleri birçok testi ya yapmayarak, ya da subvanse ederek sürdürmektedirler. Ya testlerin olabildiğince istenilmesinden ve yapılmasından kaçınılmakta, ya da hastalardan fark alınarak testlerin yapılması sürdürülmektedir.
Bu nedenle laboratuvar alanı giderek değersizleşmiş, bir yük olarak görülmeye başlanmıştır. Birçok laboratuvar firması iflas etmiştir. Tıp laboratuvarlarının 10 yıllık dönemde % 90’ dan fazlası kapanmıştır. Uzmanlar değersizleşmiş ve demoralize duruma düşmüşlerdir. Laboratuvar testlerinin tanıdaki yeri unutulmuş, maliyet oluşturmama gerekçesiyle test isteminden kaçınılması genel yaklaşım haline gelmiştir.
Tüm bu gelişmeler, öncelikle hastalar için, ayrıca tıp alanı ve etik değerler için bir tehlike oluşturmaktadır.
Düşündürücü olan, bu tehlikenin yönetici kurumlarca fark edilmemesi ya da görmezden gelinmesidir.
Çözüm Ne Olabilir ?
Kapsam daraltmadan başka çözüm görünmemektedir.
SGK, mevcut kapsamda bulunan laboratuvar testlerini genişletme eğiliminde olmadığı gibi, mevcut kapsamdaki testlerin de bedellerini gerçekçi fiyatlara yükseltme eğiliminde değildir.
Laboratuvar testlerinin önemli bir bölümü de, mevcut SUT fiyatlarıyla yapılabilir ve sürdürülebilir durumda değildir. Çünkü 1.5 TL’ ye boğaz kültürü, 2.5 TL’ ye idrar kültürü, 2.9 TL’ ye HBsAg, 1 TL’ ye ürik asit yapılamaz. Eğer yapabilen varsa, lütfen hangi maliyetlerle yapılabildiğini açıklasın da biz de öğrenelim.
Bu durumda, SGK madem laboratuvar testlerinin birim maliyetlerini artırma gücünden yoksun durumdadır, yapabileceği tek şey ödeme kapsamındaki testlerin sayısını azaltmaktır. Ödeme kapsamında, tanı ve tedavi takibi için, vazgeçilmez durumdaki ve mutlaka zorunlu olan testler bırakılmalıdır. Birinci derecede zorunluluk taşımayan ve tanıya yardımcı durumda bulunan testler ise, ödeme kapsamından çıkarılmalıdır. Bu testler istenildiği takdirde, ya tamamlayıcı sigorta tarafından, ya da vatandaşın kendisi tarafından ödenmelidir.
SGK’ nın ödeme kapsamında kalan zorunlu testlerin ise, gerçek maliyetlere uygun bedelleri verilmelidir. Yani genel felsefe, “Daha az laboratuvar testi ödeme kapsamında, ama gerçekçi fiyatlarla” şeklinde olmalıdır.
Bu kapsam dışında kalacak laboratuvar testleri ya tamamıyla ödeme kapsamı dışında kalırlar, ya da % 50 SGK ödemeli gibi bir ara kategori yaratılır ve sınırlı bir kısmı bu kapsamda olurlar. Ancak, önemli bir kısmı ödeme kapsamı dışında kalmalıdırlar. Yoksa SGK, geniş kapsamlı bir listenin -üstelik de gerçekçi fiyatlarla– altından kalkamaz.
Ödeme kapsamı dışında kalacak testlerin finansmanı ise, ya özel ve tamamlayıcı sigortalar tarafından, ya da hastaların bizzat kendileri tarafından karşılanacaktır.
Tabii ki bunun için de, Tamamlayıcı Sigorta çalışmalarının hızlandırılması ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
Uygulamaya Engel: Popülist Yaklaşımlar
Bu uygulamaya başta Sayın Sağlık Bakanı olmak üzere, bazı popülist karşı yaklaşımlar geleceğini biliyoruz. Sayın Sağlık Bakanı, maalesef ekonomiyi hiç bilmiyor ya da kaygı duymuyor. Ancak uygulamaları, SGK’ yı ve Türkiye bütçesini çıkmaza sürüklüyor. Acaba bu durumların farkında mıdır ? Ya da bir kaygı duyuyor mu ?
SGK'nın ise, kimseyi dinleyecek durumda olmadığını ve öncelikle, kendi dengelerini kurma çabasında olduğunu biliyoruz. Doğru da yapıyor. SGK, popülizm illetiyle mücadele etmeden, kendi dengelerini kuramaz ve darboğazdan çıkamaz. Bu nedenle, cesur ve kendi dengelerine göre hareket etmek durumundadır.
Yukarıda belirttiğimiz yaklaşımların, sorun çözücü olacağını ve sektörlerin önünü açacağını düşünmekteyiz. Bu yönde hazırlık çalışmalarını ve önerilerimizi iletmeye devam edeceğiz.
Umarız, önerilerimiz dikkate alınır.
22.05.2012
Doç. Dr. Paşa Göktaş