Yeni Tam Gün Yasa Tasarısı:HEKİMİN BAĞIMSIZ ÇALIŞMASINDAN NEDEN KORKULUYOR?
Basında yer alan yazılara göre, TBMM’den geri çekilen Tam Gün Yasa Tasarısı’nda değişikliklere gidilecekmiş. Yasa, yalnızca tıp ve diş hekimliği öğretim üyeleri için geçerli olacak ve mühendis ile hukukçu gibi diğer kesimler yasa kapsamı dışında tutulacakmış. İsteyen profesör ve doçentler, özel hastaneler ve vakıf üniversite hastanelerinde saat 14:00’ten sonra çalışabileceklermiş.
Esnek Çalışma Formülü Yanlış Değil
Düzenlemenin esnek çalışma ile ilgili bölümüne itirazımız yok. Zaten olması gereken de, hekimlerle ilgili uygulanan katı çalışma kısıtlamalarının esnek hale getirilmesiydi. Bu durum, mevcut hekim potansiyelinin çok yönlü kullanımına olanak sağladığı için, ülkemiz için gerekli ve yararlıdır. Hekimlerin daha motive ve daha uzun süreli hizmet üretmelerini sağlayacaktır.
Bütün Formüller Serbest, Bağımsız Çalışma Yasak
Ancak dikkati çeken bir durum gözleniyor. Hekimin çalışma biçiminde bütün formüllere izin veriliyor, ancak bağımsız çalışmasına izin verilmiyor. Hekimin, saat 14:00’ ten sonra özel hastanelerde ya da vakıf üniversitelerinde çalışmasına izin veriliyor. Yani deniliyor ki, “Ya devletin işçisi olacaksın, ya da uluslararası hastane zincirlerinin” Çünkü belli başlı özel hastane zincirleri şimdiden yabancıların eline geçmiş durumdadır. “Kendi başına ve kendi adına çalışamazsın” deniliyor.
Gerçekten bu mantığı anlamak güç. Haklı bir izah tarzı bulmak da çok güç.
Acaba bu durum, yabancı hastane zincirlerinin talebi midir?
Yine Hukuka Aykırı Bir Durum Söz Konusudur
Avukat, mühendis, işletmeci, muhasebeci, bilgisayarcı gibi tüm diğer meslek mensupları üniversitelerde görev yapabilecekler, aynı zamanda kendi bürolarında da çalışabilecekler. Zaten çalışabilmektedirler.
Bu durumda bir gariplik yok. Bilgi ve hizmet üreten her meslek mensubunun emeği değerlidir. Bunu nerede ürettiği önemli değildir. Bu bilgisini ve emeğini üniversiteler gibi kuruluşlarda eğitimin hizmetine sunması da çok değerli ve akılcı bir uygulamadır.
Garip olan durum, hekimlerin bu uygulama dışında tutulmasıdır.
Çalışkan ve yetenekli bir kısım hekimler de değerli bilgiler üretmektedirler. Onların da bilgilerinden ve becerilerinden yararlanmak gereklidir. Ancak, bu durumdaki hekimler neden yalnızca başka bir patron kuruluşa ve yabancı sermaye zincirlerine hizmet etmeye zorunlu bırakılsınlar ki?
Kamu hizmetinden sonra, neden kendi adlarına bağımsız hizmet sunamasınlar?
Burada, açık bir hukuk ihlali söz konusudur. Hekimler, diğer meslek mensuplarından hukuk dışı bir anlayışıyla, negatif yönde ayrıştırılmaktadırlar. Bu durumun ne adaletli bir hukuk anlayışla, ne insan haklarıyla, ne de akıl ve mantıkla bağdaşır bir yönü yoktur.
Böyle bir yasa çıkarılırsa da, büyük olasılıkla yargıdan dönecektir.
Bağımsız Çalışma, Hekime Erişimi Kolaylaştırır
Şu andaki sağlık sisteminin en önemli problemlerinden birisi, hekime erişimin zorluğudur. Sağlık hizmetlerine erişim kolay görünmektedir. Ancak, istenilen doğru hekime erişim çok güç hale gelmiştir. Halbuki, sağlık olayı güven olayıdır. Ve doğru hekime, güven duyulan hekime kolaylıkla ulaşılabilmesi gereklidir. Hekimlerin kendilerine ait bir adreslerinin ve bürolarının olması, istenilen hekime doğrudan erişimi kolaylaştıracaktır. Bu durum da, sağlık hizmetine kalite ve halka memnuniyet getirecektir.
Bu nedenle, yasada düşünülenin aksine, hekimlerin bağımsız çalışmasının desteklenmesi gereklidir.
Doğru Motivasyon İçin De Bağımsız Çalışmaya İzin Vermek Gereklidir
Hekim emeği üzerinde bir uzlaşmaya varmak gerekir. Belirli süre için kamuya hizmet sunsunlar. Burada hizmet süresi, günlük 6 saat olarak öngörülmüş. Nöbetler vb. gibi durumlarla, bu saatler ortalama yine 8- 10 saati bulacaktır. Bu saatten sonra da, kendi adlarına çalışabilsinler. En büyük motivasyon, kendi adlarına çalışabildikleri takdirde ortaya çıkacaktır. Enerji ve yaratıcılıklarını toplumun hizmetine daha büyük şevkle sunacaklardır.
Eğer onları devletin işçisi olmaktan, başka bir yabancı hastane zincirinin işçisi olmaya mahkum ederseniz, bu durum onlara cazip gelmeyecektir. Heyecan da vermeyecektir.
Kamuya hizmet etsinler. Bırakın belirli saatten sonra da, kendi kendilerinin patronu olsunlar ve kendi adlarına yaratıcılıklarını sergilesinler.
Bundan neden korkuluyor? Bunda bir acayiplik mi var? Yoksa bizim bilemediğimiz esrarlı nedenler mi var?
Yanlıştan Dönmekten Korkulmamalıdır
Bir önceki Sağlık Bakanı patentli birçok uygulama birer birer çöküyor. Çünkü yapay ve zorlama bir sağlık sistemi, inanılmaz baskılarla kuruldu. Ne maddi koşulları, ne de adaletli ve mantıksal temeli olmadığı için, birer birer çöküyor. Bunların hiçbiri sürpriz değildir.
Örneğin fark olayı, %20- % 30 farklarla özel sağlık kesiminin maliyetlerini karşılayamayacağı binlerce kez söylendi, ancak dinlenilmedi. Şimdi % 200 fark çıkarıldı.
Tam Gün Yasası da aynı durumdadır. Defalarca yargıdan döndü. Daha önce, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri 2 kez denediler, tekrar kaldırdılar. Çünkü Türkiye’nin ihtiyaçları ve gerçekleriyle bağdaşmıyordu, halen de bağdaşmıyor. Bu defa da bu yasadan dönülüyor. Dönülmesi de gerekiyor. Ancak, adaletli ve doğru biçimde dönülmelidir. Çarpık-çurpuk ve adaletsiz hasarlar bırakarak değil.
Özeleştiriden korkulmamalıdır. Yanlıştan dönmek erdemdir. Bir önceki Sağlık Bakanı’nın kurduğu sistemin tahribatlarını onarmak kolay değildir. Derin hasarlar oluşmuştur. Bunu onarmanın ağır bedelleri de olacaktır. Kadrolar ve kuruluşlar ağır bedeller ödemişler ve ödemektedirler. Halk da ağır bedeller ödeyecektir. Ülke ağır ekonomik bedeller ödemektedir.
Oluşturulan bu yapay sağlık sisteminin sürdürülebilirliği yoktur. Bu nedenle, birçok uygulamadan dönüş olacaktır. Hatalı uygulamalarla ilgili özeleştiri gerekecektir. Yöneticiler, özeleştiri yapmaktan korkmamalıdır. Yanlışta ısrar edilmemelidir.
Bu nedenle de, hekimlerin bağımsız çalışmasından korkulmamalı ve hekimler aleyhine hukuk dışı negatif ayrımcılık gibi bir uygulama kesinlikle getirilmemelidir.
Prof. Dr. Paşa Göktaş
[email protected]