27 Şubat 2011 Pazar günü sabahında saat 10: 40 sularında eski Başbakanlardan Prof.Dr.Necmettin Erbakan’ın vefat haberi tüm televizyon ekranlarından duyuruldu. Mekanı cennet olsun. Recai Kutan hastane önünde gazetecilerin sorularına cevap verdikten sonra Erbakan’ın hekimi olduğu belli olan bir hekim arkadaşımız hastalığıyla ve o sabahki durumu hakkında açıklamalarda bulundu.
Meslektaşımız son derece üzgün ve bitkin görünümdeydi. Hatta yüz ifadesinden ağladığı belli oluyordu. Bir hekimin elbette her hastasının ölümünden sonra ağlaması mümkün değildir. Fakat ülkesine Başbakan düzeyinde önemli hizmetlerde bulunmuş ve binlerce insanın yetişmesine vesile olmuş bir devlet adamının ölümüne hekiminin kayıtsız kalması mümkün değildir…
Hekimlerin hekim olmalarının en önemli özelliklerinden birisinin de hastalarıyla ortak bir dil ve gönül bağı kurmalarından kaynaklandığı biliniyor. Bunu başaramayan hekimler ne yazık ki geniş halk kitlelerinin sevdiği hekimler olamıyorlar. Hekimlik aslında hastasını sevebildiği ve ona gönül yakınlığı hissedebildiği oranda hekimliktir. Bu bağlamda Aile Hekimliği uygulaması çok yerinde ve güzel bir uygulamadır.
Hastaların şifaya kavuşmalarını sağlayan hekimlerin bu işten elde edecekleri kazancın sadece para olması mümkün değildir. Hekimlik para kazanmaya endekslenecek bir meslek olamaz. Hatta meslek olmanın ötesinde önemli bir sanat olduğuna dair görüşler son yıllarda daha fazla kabul görmeye başlamıştır. Bu yüzden hekimlik aslında hem çok kolay hem de oldukça zordur…
Günümüzde hekimliğin saygınlığının azalmasına yönelik pek çok gelişme yaşanmaktadır. Bilgi ve bilimsel gerçekliğin insan sağlığı için yapılması gerekenleri ortaya koyma sürecinde yürekten ve ruhtan kaynaklanan duygular ihmal edilmemelidir. Hekimler duygusuz robotlar değildir. Hekimlerin arasından sanatçı ruhlu olanların çıkması diğer mesleklere göre her zaman daha fazla olmuştur…
Hastaları için ağlayan hekim iyi hekimdir. Hastalarının ölümünden sonra duygularını gizleyemeyecek kadar üzülen hekim ruhu gelişmiş ve rafineleşmiştir… Ruhsuz ve duygusuz hekimlik hastanın sağlığına katkıda bulunsa bile insanların gönül dünyalarında bir karşılık bulamaz. Hekimliğin gündelik sorunlarında olduğu gibi bu anlayışın güçlenmesi yönünde çalışmanın gereği açıkça ortadadır…
Konuyla alakalı yaşadığım bir olayı kısaca anlatayım. Bir örnek olması açısından faydalı olur sanıyorum. Bundan üç dört yıl kadar önceydi. Şu anki İstanbul İl Sağlık Müdürümüz Prof.Dr.Ali İhsan Dokucu o zamanlar Şişli Etfal Hastanesi Başhekimi ve Çocuk Cerrahisi klinik şefiydi. Operasyon yapılması gereken bir hastam olduğunu ve bunu hastaneye gönderdiğimi kendisine cep telefonuyla ulaşarak ifade ettim.
Kendilerini aynı semtte yetişmiş olmam ve ilk gençlik yıllarından gelen samimiyete güvenmem nedeniyle önemli bazı olaylarda arayabilmekteydim. O sırada kendileri şehir dışında tatildeydi. Buna rağmen sağ olsun hastayla yakından ilgilendi. Hastaneyi aradı ve hastayla ilgilenilmesi talimatını verdi. Buna rağmen hasta ameliyata alınamadan vefat etti…
Hastanın ailesini ve akraba çevresini yakından tanıyordum. Onlarla uzun yıllardan beri çok samimi bir diyalogum vardı. Batman’lı kalabalık bir aileydi. Dolayısıyla bu ölüm haberi beni çok ciddi etkiledi. Onu sevk etmem, yakından takibini yapmam, direkt hastane başhekimini aramam ve tüm bunların ardından ölüm haberini almam beni sarsmıştı. Bu haberden sonra masamda istisnasız yarım saate varan süreyle gözyaşı döküp hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. Ve bu olayı hiç unutmadım.
Hekimler işlerine duyguları katmak zorundadırlar. Onlar duygunun merkezi insanla ilgilenirken asla duygudan bağımsız davranamazlar. Hekimlik büyük sanattır. Halkı bilgilendirme anlamında hekimliğin olumlu imaj kazanması yönünde tabip odaları, Türk Tabipler Birliği çaba göstermelidir. Hükümetler tarafından alınan kararlara muhalif davranmak kadar hekimliğin diğer mesleklerden ayrılan yanlarını topluma anlatma görevleri vardır…
Tuzu kurular olmadığımızı, bıçak parasını dayatmadığımızı ve para hırsı gözlerini bürümüş insanlar olmadığımızı işimize duygu katabildiğimiz oranda gösterebiliriz. Ne yaparsak yapalım birileri bizi yanlış anlamaya devam edeceklerdir. Olsun… Öncelikle kendi içimizde kendi kendimize vereceğimiz olumlu telkinlerle başlamalıyız. Kendimize biz çeki düzen vermezsek halkımız tarafından yanlış anlaşılmaya devam eder ve politikacıların hizaya soktuğu bir meslek!olmanın ötesine geçemeyiz…
Bir ölüm haberinden nereye geldim. Lütfen işimize duygu katalım. Biliyorum ruhsuz robotluk kolay olandır. İnsanlık ise zor… Her hekim ve her sağlıkçı inanıyorum ki iyi insandır. Bu yüzden olsa gerek meslektaşlarımı ve sağlıkçıları seviyorum…
Dr.Recai Yahyaoğlu