• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Ankara 5 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Bursa 8 °C
  • Antalya 19 °C
  • İzmir 13 °C

Hastalıklı ve Yapay Sağlık Sistemimizin Derin Problemleri

Sizden Gelenler

 

HASTALIKLI VE YAPAY SAĞLIK SİSTEMİMİZİN DERİN PROBLEMLERİ VAR

 

Sağlık sistemimiz, özellikle bir önceki Sağlık Bakanı’nın her fırsatta dile getirdiği gibi, başarılı bir sağlık sistemi değildir. Mükemmel hiç değildir. Önemli olumlu işler yapılmakla birlikte, birçok yanlış da yapılmış durumdadır ve bu yanlışlar, sağlık sistemi içinde derin problemler oluşturmaktadır.

 

Gelin isterseniz bu problemleri özet başlıklar halinde sıralayalım.

 

SAĞLIK SİSTEMİMİZİN ANA PROBLEMLERİ

 

1. Sağlık Sistemimiz Yapaydır, Temelleri Zayıftır

 

Sağlık sistemimiz, kendi ayakları üzerinde durabilecek nitelikte olan, sağlam temellere dayalı bir sistem değildir. Yapay desteklerle ve zorlamalarla oluşturulmuş bir sistemdir. Bu nedenle, kalıcı olabilme şansı bulunmamaktadır. Sürekli çözülmeler ve değişiklikler yaşamaya adaydır.

 

2. Ekonomik Olarak Sürdürülebilirliği Olmayan, Pahalı Bir Sistemdir

Kamu sağlık harcamalarının 70 milyar TL’ye dayandığı, Türkiye’nin gelirlerinin her 100 lirasından 21 TL’sinin kamu sağlık harcamalarına gittiği bir sağlık sisteminden söz etmekteyiz. Bu, Türkiye’nin kaynaklarına göre pahalı bir sağlık sistemidir. Bütçe yanlış kullanılmaktadır. Bu harcamaların yarısıyla dahi, daha iyi bir sağlık sistemi kurulabilirdi.

Bütçe açığını, cari açığı ve SGK açıklarını büyüten bu sağlık sisteminin sürdürülmesi mümkün değildir. Revizyon kaçınılmazdır.

 

3. Performans Sistemi, Adaletsizliklerin Kaynağı Haline Gelmiştir

Devlet hastanelerinde uygulanan performans sistemi, branşlar arasındaki adaletsizliklerin kaynağı haline geldiği gibi, çeşitli masa başı hesap oyunlarıyla, halkın bütçesinin çeşitli biçimlerde yağmalandığı anlaşılmaz ve garip bir sisteme dönüşmüştür.

Bu sistem kaldırılmadan hastanelerde adalet sağlanamaz.

 

4. SGK'nın Taahhütleri, Kaldırabileceğinden Çok Fazladır

Populist yaklaşımlarla, her işlem ve harcama SGK’ nın sırtına yüklenmiştir. SGK’ nın, gerçekte tıbben zorunlu ve sınırlı bir kapsamı yürütmesi gerekirken, çok geniş kapsamları üstlenmeye mecbur bırakılmıştır. Bu yükü taşıyamamaktadır. Kapsamlarının azaltılması gerekmektedir. Giderlere halkın katılımı ve halk ile paylaşım kaçınılmazdır.

 

5. Global Bütçe: Halkın Sağlığı Götürü Usulüne Teslim Edilmiştir

Sağlık Bakanlığı’na SGK tarafından verilen “ Global Bütçe” adı altındaki 14 milyar TL civarındaki ödenek, SGK yönünden işin kolayına kaçmaktan başka bir şey değildir. Parayı ödeyen, işi de denetler. Ancak SGK parayı ödemekte, işin kalitesini ise denetlememektedir. Bu durum da, SGK tarafından götürü usulü ödeme yapılan kuruluşlarda, işin kalitesine göre değil, kar amacına yönelik yapılanmaya neden olmaktadır.

 

Halkın sağlığı, götürü usulüne ve keyfi uygulamalara terk edilmiş durumdadır.

 

Sağlık sisteminin adım adım içi boşalmaktadır.

 

6. Paket Fiyat: Götürü Usulünün Bireysel Uygulaması

Ayaktan hastalar için, SGK tarafından ödenen hasta başına 20- 40 TL civarındaki ödemeler de götürü usulünün kişisel uygulamasıdır. İki kez kamu yararına aykırı görülerek Danıştay’dan dönen bu kararlar, hukuka aykırı olarak tekrardan uygulamaya konulmuştur.

 

Hastalar, kendileri için gerekli tetkik ve inceleme yapılabilmesi hakkından mahrum hale getirilmişlerdir.

 

Bir reçeteye erişebilme kolaylaşmıştır. Ancak halkın aldığı reçetenin içi boşalmıştır. İç kalite bozulmaktadır. Halk bunun farkında değildir.

 

7. Kamu Hastane Birlikleri ve CEO’ lar : Hedef Kar mı Yoksa Hastaya Doğru Hizmet  mi?

Yeniden oluşturulan Kamu Hastane Birlikleri’nin Genel Yönetmenleri ve Hastane Yöneticilerinin, elde edilen gelir/ kar esasına göre başarılı bulunarak görevlerine devam edecekleri ya da etmeyecekleri kuralı getirilmiştir.

 

Bu durum da, tüm hekimleri ve devlet hastanelerini, “ Hastaya doğru hizmet”yerine, “ Kar eden yöneticiye hizmet”hedefine doğru baskı altına sokmuştur.

 

Sağlık Sistemi, hastaya hizmet hedefinden uzaklaşmaya ve ana amacından sapmaya başlamıştır.

 

8. Yönetsel Demokrasi İkinci Plana İtilmiştir

Özellikle bir önceki Sağlık Bakanı’nın tavrından kaynaklanan; tepeden inme, emredici ve tabanın görüşlerini hiçe sayan, demokrasiden uzak yönetim tarzı, Sağlık Bakanlığı’ nın tüm kademelerinde egemen olmuştur. Tabanın görüşleri hiçe sayılmaktadır. Değişik alanlarda çalışan hekimlere söz hakkı tanınmamaktadır. Öneriler dinlenilmemektedir.

 

9. Yönetim İstikrarı Kaybolmuştur

Sağlık Bakanlığı, saygın ve istikrarlı çizgisinden uzaklaşmıştır. Aynı konuda, 2 yılda 18- 20 kez değişen yönetmeliklerle hekimler ve kuruluşlar şaşkına dönmektedir. Her sabah yeni bir değişiklik beklenmektedir. Mantık dışı ve keyfi düzenlemeler yapılmaktadır.

 

10. Hukuksal Normlar Kaybolmuştur

Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi yargı kuruluşlarının kararları uygulanmamakta, küçük değişikliklerle tekrardan yürürlüğe konulmaktadır.

 

Hukuka ve hekimlere gerekli saygı gösterilmemektedir. Sağlık Bakanlığı, uygulamaları en çok yargıdan dönen kuruluşların başlarında gelmektedir.

 

11.  Sağlık Sistemi Yanlış Temellerde Değiştirilmiştir

Tüm ülkelerde sağlık sisteminin temelini, daha ekonomik olan ayaktan sağlık kuruluşları (muayenehaneler, poliklinikler, tıp merkezleri, laboratuvarlar) alırken, ilginç biçimde Türkiye’ de bunun tam tersi yapılmıştır. Daha pahalı bir sistem olan hastanecilik teşvik edilmiş, SGK bunlarla sözleşme yapmıştır. Muayenehaneler, poliklinikler ve tıp merkezlerine ise akıl almaz zorluklar getirilmiş ve tasfiye edilmeye çalışılmışlardır.

 

Bunun  sonucu olarak da, kamu sağlık giderleri önlenemez şekilde yükselmiş, daha pahalı bir sistem haline gelmiştir.

 

12.  Akıl Almaz Fiziki Koşullar

Muayenehanelere, poliklinik ve tıp merkezlerine akıl almaz fiziki koşullar getirilmiştir. Yargı kuruluşlarının kararları da hiçe sayılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’ndaki bazı bürokratlar, devlet memuru kültüründen son derecede uzak biçimde, sanki orada 100 yıl kalacakmışcasına keyfi ve pervasızca hareket etmektedirler.

 

Hatalar karşılığını bulamamaktadır.

 

13. Taksi Plakası Gibi Doktor Kadroları Alınıp Satılmaktadır

Gereksiz biçimde kadrolar kısıtlanmıştır. Bu durum da, gereksiz rantlar yaratmıştır. Gülünç durumlar ortaya çıkmakta, doktor kadroları taksi plakası gibi alınıp satılmaktadır.

 

14. Doktorların Çalışma Özgürlüğü Kısıtlanmıştır

Doktorların çalışmalarına türlü çeşitli kısıtlamalar getirilmiştir. Doktorlar, istediği çalışma biçimlerini seçmekte özgür değildirler. Anlamsız ve antidemokratik kısıtlamalar altındadırlar.

 

15. Hastaların Da İstedikleri Hekimi Seçme Özgürlükleri Yok Olmuştur

Çünkü SGK, yalnızca hastanelerle sözleşme yapmaktadır. Vatandaşlar, SGK’ ya ödediği primden yararlanarak, istediği hekime ya da sağlık kuruluşlarına başvurabilme hakkından yoksun durumdadırlar.

 

16. Doktor Azlığı Var Deniyor, Fazla Çalışma Engelleniyor

Bir taraftan doktor azlığı var denmekte (Gerçekten az), diğer taraftan da mesaiden sonra çalışmak isteyen doktorların çalışmasına izin verilmemektedir. Uygulamalar, mantıksız çelişkilerle doludur.

 

17.  Üniversitelerin İflasına Çözüm Bulunamamıştır

Üniversite hastanelerinin iflasa sürüklenmesine karşı, hükümet şu ana kadar bir çözüm geliştirememiş durumdadır. Hükümet, durumu bizler gibi izlemektedir. Tam tersine, üniversite hastanelerinin durumu giderek daha da bozulmaktadır.

 

Hükümet, bozulmanın nedenlerini çözememiştir. Getirilen çözüm önerilerini de dikkate almamış ya da anlayamamış durumdadır.

 

18. "Tamgün" Saplantısı Pahalıya Mal Olmuştur

Özellikle eski Sağlık Bakanı’nın, doktorlara karşı bir baskı aracı olarak kullanmak istediği “ Tamgün Yasası” saplantısı, Türkiye'ye pahalıya mal olmuştur ve olmaktadır. İyi incelenirse, birçok konudaki tıkanmanın nedeninin, bu anlayış ve uygulamalardan kaynaklandığı görülecektir.

 

ÇÖZÜM MÜMKÜN MÜDÜR?

 

Tabii ki mümkündür. Bunun için:

 

1. Köklü zihniyet değişikliği gereklidir. Öncelikle, populizm politikasından ve hayalci uygulamalardan vazgeçilmeli, gerçekçi ve akılcı uygulamalara dönülmelidir.

 

2. Sağlığın yöneticisi olarak Sağlık Bakanlığı, önyargılardan arınmış, tarafsız ve kompleksiz bir yönetim tarzı sergilemelidir.

 

3. Sağlık Bakanlığı, aynı zamanda kalıcı ve saygın politikalara yönelmeli,hukuksal temeli sağlam düzenlemeler yapmalı, günlük- anlık düzenlemelerden kaçınmalıdır.İstikrar gelmelidir.

 

4. Bunun için de, demokratik ve katılımcı bir anlayış egemen olmalı, hekim kuruluşlarıyla birlikte çözümler üretilmelidir.

 

5. Bu söylenenler mevcut kadrolarla olamaz. Zihniyet değişikliği, yeni bir kadro ihtiyacını da birlikte getirmektedir.Sağlıktaki bugünkü kilitlenmenin baş nedeni ve uygulayıcısı olan mevcut kadrolarla başarı sağlanması olanaksızdır. Kadro değişimi kaçınılmazdır. Yeni Sağlık Bakanı’ nın en büyük sorunu budur.

 

6. SGK da tarafsız olmalıdır. Tüm sağlık kuruluşlarına eşit yaklaşmalı, poliklinik- muayenehane- laboratuvar- tıp merkezleri de dahil olmak üzere, tüm sağlık kuruluşlarıyla sözleşme yapmalıdır. Yalnızca hastanelerle sözleşme yapma politikasından vazgeçmelidir.

 

7. Zorunlu ve temel sağlık hizmetleri, SGK'nın ödeme kapsamında ve ücretsiz olmalı, bunun dışındaki sağlık hizmetleri ya SGK'nın ödeme kapsamından çıkarılmalı, ya da yurttaşların birlikte katılımına tabi olmalıdır.

 

Daha pek çok şeyler söylenebilir. Sorulursa söyleriz. Çözüm için katkı istenirse, tabii ki destek sağlarız. Bu memleket hepimizin. Bu kaynaklar bu ülkenin kaynakları. Daha iyi, daha adil ve kalıcı bir sistem için hepimizin görev üstlenmesi gerekir.

 

Bekliyoruz bakalım, ne adımlar atılacak ?

 

ÖZGÜR  HEKİMLER  PLATFORMU

Bu yazı toplam 4939 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim