Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve gelişmesini müzakere edecekseniz, 3 temel boyut olan hizmetin kalitesi, hizmete erişim ve hizmetin maliyeti ana parametrelerini irdelemeniz gereklidir. Hizmetin kalite, erişim ve maliyeti parametreleri dengeli olmak ve dengeli büyümek zorundadır. Kalite ve erişimin artması maliyetin artması demektir. Fakat maliyeti azaltmak isterseniz erişimi azaltalım yada sağlık hizmetlerinde kaliteyi düşürelim deme şansınız da yoktur.
İdeal olan ekonomik denge hali, bireylerin erişimlerini kısıtlamadan kaliteli sağlık hizmetini aldığı ama maliyetlerin sistemi finanse edenler tarafından kabul edilebilir şartlarda olduğu durumdur.
Sağlık hizmeti sunumunda kabul edilebilir maliyetler ise sağlık yatırımlarının geri dönüşünün olduğu ve hizmeti ödeyen tarafından ödenen maliyetin rahatsızlık vermediği durumdur. Mevcut sistemin sürdürebilir olması ekonomik olmasına bağımlıdır.
Gelelim hali hazırdaki duruma:
A. SAĞLIK BÜTÇELERİ AÇISINDAN DURUM:
SAGEM Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırma Genel Müdürlüğü verilerine göre 2011 yılında sağlık harcamaları 75 milyar TL düzeyinde.. Sağlık Bakanlığı harcamaları ise 50 milyar TL'yi buluyor. Ve Sağlık Bakanlığı sadece 20 milyar TL civarında bir miktarı genel bütçeden alıyor.
2013 yılı ülke bütçemiz ise gelirler 410 milyar TL, giderler ise 444 milyar TL.
Açık ise 34 milyar TL'dir.
Oysa Özel Sağlık Kuruluşlarına SGK'dan ödenen 7,5 milyar TL civarında ve toplam sağlık hizmetinin 1/3'ünü özel sağlık kurumları üretiyor. Bütçeler açısından özel sağlık hizmetlerinin kamuya göre ekonomik olduğu unutulmamalı ve önemsenmelidir.
Genel bütçeden Sağlık Bakanlığı'na aktarılan yaklaşık 20 milyar TL direk Sağlık Bakanlığı yerine SGK'na aktarılmalıdır. Ve bu zaten kamu bütçesinden çıkan 20 milyar TL ile SUT fiyatlarında iyileştirme yapmak mümkün olur. Ve kamu adaleti de özel sektör açısından yerini bulur.
B. HİZMETİN ÜRETİMİ AÇISINDAN DURUM:
Sağlık hizmetlerinin yaklaşık 1/3 'ü özel sağlık kurumları tarafından üretiliyor. Oysa toplam yatak sayısının % 60'ı kamuya ait. Kamu tarafından üretilen sağlık hizmetlerinde devir hızı %53, özel sağlık hizmetlerinde ise %91.
Özel Sağlık Hizmetlerinin ekonomik olmalarının sebebi maliyet odaklı olmalarına bağlıdır..
Bu çerçeveden baktığınızda Özel Sağlık Yatırımlarının ülke ekonomisine katkısı tartışılmazdır... Fakat Özel Sağlık yatırımları çok zor dönemden geçiyor.. Sorunları çözüm bekliyor. Yaşamak için ülkenin sağlık politikalarına uygun olarak konum almak zorundalar..
Hal böyleyken sorunları neler ??
1. 10 YILDA 3,5 KAT ARTAN İNSAN KAYNAĞI MALİYETLERİ ÖZEL SAĞLIK SEKTÖRÜNÜ ZORLUYOR:
Sağlıkta Dönüşüm Programının yürürlüğe girdiği yıl asgari ücretle çalışanın işverene maliyeti 337,00 TL iken 2013 de asgari ücretlinin işverene maliyeti 1140 TL olmaktadır. Artış oranı yaklaşık 3,5 kat oldu. Sağlık hizmetleri emek yoğun bir hizmet olup özel sağlık kuruluşunun gelirlerinin yaklaşık % 55-60'ı insan kaynaklarına gitmektedir. Bu pencereden bakarsanız özel sağlık kuruluşlarının ana gider kalemi 10 yılda 3,5 kat artış göstermiştir. Halen hizmet sunan özel sağlık kuruluşları yatırımcıları tarafından finanse edilmekte olup ciddi kredi yükü altına, geleceğe umutla baktıkları, kanun yapıcılara güvendikleri için girmişlerdir.
Özel Sağlık Kuruluşlarının ayakta kalabilmesi ve nakit akışlarını sağlıklı götürebilmesi için istihdam konusunda teşvik kapsamında olmalı ve stopaj maliyetleri düşürülmelidir.
2. ARTAN DÖVİZ MALİYETLERİ NETİCESİ ÖZEL SAĞLIK YATIRIMLARININ BORÇLARI BÜYÜYOR:
Özel sağlık sunucularında kullanılan girdiler döviz cinsindendir. 2006 yılı Ocak ayında 1,60 TL olan Euro bugün 2,40 TL'dir. Yaklaşık % 50 artış olduğuna göre özel sağlık kuruluşlarının laboratuar, radyoloji, tıbbi malzeme girdileri de yarı yarıya artmıştır. Özel Sağlık Kuruluşları ayakta kalmak için ciddi banka kredileri kullanır hale gelmiştir.
3. KAMU TARAFINDAN ÖDENEN SUT HİZMET FİYATLARI DEĞİŞMEMİŞ, HATTA DÜŞMÜŞTÜR:
2003 yılından bu yana kamuya hizmet sunan özel sağlık kuruluşlarına ödenen hizmet fiyatları ise artmamış ve hatta bazı kalemlerde azalmıştır. 2003 yılında tam idrar tahlili 5 TL iken bugün 1 TL, kan sayımı 20 TL iken bugün 5 TL, göz de Fako ameliyatı 740 TL iken bugün 400 TL'dir. Özel Sağlık Kurumlarına uygulanan Sağlık Uygulama Tebliği fiyatları ekonomik koşullar, asgari ücret artışları vb açısından realize hale getirilmelidir. Yoksa yarın özel sağlık kuruluşları kamu hastalarına hizmet veremez hale gelecektir.
4. SAĞLIK BAKANLIĞI YURT DIŞI HASTALARA UYGULADIĞI FİYATLAR İLE SUT FİYATLARININ DÜŞÜK OLDUĞUNU KABUL ETMEKTEDİR:
Buna en iyi örnek Sağlık Bakanlığının Sağlık Turizmi kapsamında hizmet sunan kendi kuruluşlarında SUT fiyatlarını 4,2 katsayı ile çarparak uygulamaktadır. Yani bir Türk vatandaşına yapılan tıbbi işlemin maliyeti bir Alman vatandaşına yapılınca nasıl artıyor?
Sağlık Bakanlığı yurt dışı hastalar için SUT fiyatlarını neye göre düşük buluyor?
Cevap maliyetler ise Özel Sağlık Yatırımcıları son 10 yıldır çaresizce bu fiyatlar ile çalışıyor.. Özel Sağlık Sektörü uygulanan SUT fiyatlarının realize edilmesinde destek bekliyor...
Duyduklarımıza göre 2013 yılı SUT fiyatları artmayacak hatta bazı kalemlerde düşecekmiş...
5. KAMU YATIRIMLARININ DENGESİZ BÜYÜMESİ İRDELENMELİDİR:
Kamu yatırımları özel sektöre uygulanan kaynakların planlaması ilkelerine tabi olmadan dengesiz oranda büyüyor. Gelinen noktada özel sektör küçülmeye ve yok olmaya doğru gidiyor. Kamunun orantısız büyümesinde hekim sahipli, grup ve zincir olmayan özel sağlık kuruluşlarının yaşamaları zor.. çünkü isteseler de yatırım yapmaları ve büyümeleri planlama iznine bağlı.. Kamu özel Ortaklığı, Şehir Hastaneleri derken elimizde var olan Özel Sağlık Yatırımlarının kaybolduğunun farkında mıyız acaba..
6. ÖZEL SAĞLIK SEKTÖRÜNE ÇOK SERT UYGULANAN KAYNAKLARIN PLANLANMASI İLKELERİ:
2008 Şubat ayında başlayan planlama uygulaması ile özel sağlık sektörü kurumlarına hekim alamaz oldu. Üst uzmanlık yapan kişilerin aynı sağlık kuruluşunda üst uzmanlığını bile yapmasına izin verilmedi. Örneğin Medikal Onkoloji uzmanları faaliyet izin belgesinde Medikal Onkoloji hizmeti olmayan hastanelerde Dahiliye uzmanı olarak çalışabiliyorlar. Hastanenize bir KVC kadrosu veriyorlar, yanına parantez içinde sadece damar cerrahisi içindir yazıyorlar ve siz o hekime kalp cerrahisi yaptıramıyorsunuz.. Üstelik kadro hakkı hastane tüzel kişiliğinin ve bu kadroda çalışan hekimin 1219 sayılı yasaya göre mesleğini yapabilmesinin kısıtlanması hukuka aykırı bir durum değil mi sizlerce???
7. SGK TARAFINDAN UYGULANAN KATI CEZA UYGULAMALARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR.
Hastalardan alınan fark ücretlerine hiçbir hesaba dayanmadan getirilen % 90'lık fark kısıtlaması ile özel sağlık kuruluşları vatandaş ile uygulanacak cezalar arasında sıkışmıştır. İtibar kaybetmektedir.
8. ANAYASA VE DİĞER KANUNLARA AYKIRI YÖNETMELİK VE DİĞER DÜZENLEMELER YAPILMAMALIDIR.
Yapılan mevzuat değişiklikleri öncesinde kural koyucu taraflar çıkardıkları yeni düzenlemenin hukuk tarafından iptal edileceğini bile bile çıkarmaktadırlar. Amaçları hukuki iptal aşamasına kadar geçecek sürede bile bir miktar özel sağlık sunucularının ortamdan ayrılması ve özel hakimiyetinin azaltılmasıdır. Oysa bizler de aynı Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarız. Mülkiyetin önemi olmamalı, sunulan hizmetin kalitesi önemsenmelidir ve hukuk tanınmalıdır. Hekimler ve özel sağlık kurumları ile barış imzalanmalıdır.
9. SAĞLIK BAKANLIĞININ ANLAŞILAMAYAN ORGANİZASYON YAPISI:
Hem standart koyucu, hem denetleyici, hem de en büyük hizmet sunucudur. Hem hakem hem oyuncudur. Tabii ki böyle olunca, objektif davranamamaktadır. Örneğin, kendi hastanelerinde bile olmayan fiziksel koşulları, vatandaşın kendi parası ve tercihiyle gönüllü olarak gittiği basit muayenehanelerden isteyebilmektedir. Özel sağlık kuruluşları, sürekli olarak Sağlık Bakanlığı’nın çifte standart uyguladığından yakınmaktadırlar. Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın çarpık yapılanmasından kaynaklanmaktadır. Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Dönüşüm Programında deklare ettiği planlayıcı ve denetleyici misyonunu önceliklendirmelidir.
10. ÖZEL SAĞLIK YATIRIMLARININ KAMU MALİYESİNE OLAN KATKISI GÖZ ARDI EDİLİYOR:
Vatandaş odaklı olan 2003 yılında uygulamaya konan Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın başarılı olmasında başlangıçta özel sağlık yatırımcılarının önemi tartışılamaz.. Bu sonucu ülkede yapılan seçimler sonrası analiz yapan siyaset bilimciler de vurgulamaktadır. Vatandaşın sağlığa erişimi artmıştır. Özel sağlık yatırımcıları ülkenin her köşesinde yatırımlar yapmışlar, işletme sayıları artmış dolayısıyla da istihdam ve kayıt altına alınan çalışmalar artmıştır. Bu gelişmeler kamu bütçesine başta Stopaj, SSK Primi ve Vergi olarak direk yansımıştır. İstihdam yapılarak ülkedeki işsizlik oranının düşürülmesine de dolaylı etki yapıldı. Ama bugün gelinen noktada ayakta durması her gün zorlaşan bir özel sağlık sektörü var.. Ve sorunlarına kanun yapıcı otoriteler gereken ciddiyeti göstermiyorlar. Ülkedeki kayıtsız çalışma oranı % 40 iken Özel Sağlık Hizmetleri tamamen kayıt altındadır.
11. SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÇÖZÜM SAĞLIK BAKANLIĞI POLİTİKALARINA BAĞLIDIR:
Mali tablolar ortada iken çözüm yatırımı sağlık yatırımlarını destekleyen ortamdan geçiyor.
Şeffaf olunmalı, kamu sağlık politikaları paydaşlar ile tartışılarak oluşturulmalı.
Mevzuat değişikliklerinin yatırımcılara etkisinin uygulamalar öncesinde öngörülebilmesi için diyalog sürekli olmalıdır.
12. EKONOMİK OLMAYAN SAĞLIK YAPILARI SÜRDÜRÜLEMEZ:
Ekonomik göstergeler ortadadır. Asgari ücretin son 10 yılda 3,5 kat arttığı, ülke bütçesinin ciddi açıklar verdiği, kayıtsız işçi çalışma oranının % 40'larda olduğu bu durumda;
Tamamen kayıtlı çalışan,
Kamudan aldığı yıllık 7,5 milyar TL'nin 1/3'ünü tekrar kamuya ödeyen,
250 bin kişiyi istihdam eden,
Yurt dışında sunduğu sağlık hizmeti ile revaçta olan,
Ülke sağlık politikalarına maddi manevi destek veren Özel Sağlık Yatırımcıları en küçüğünden en büyük zincir gruplara kadar ülkenin gelecek sağlık politikalarında desteklenmeyi bekliyorlar..
Genel bütçeden sağlık giderlerine aktarılan yaklaşık 20 milyar TL direk Sağlık Bakanlığı'na değil SGK iradesine devredilmelidir. Hizmeti alan taraf ekonomik hizmet alma şansını arttırmalıdır.
Sağlıkta yatırımı destekleyen bir ortam oluşması için mevzuat değişimlerinin yatırımlara etkisi öngörülebilmeli, politikalar şeffaf olmalı ve paydaşlar ile politika belirleyicilerin diyalogları da optimum seviyede devam etmelidir...
Mevlana'nın dediği gibi " Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir..."
Saygılarımla..
Dr. Feza Şen
Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri
0 532 277 88 27
[email protected]