"Fatura İnceleme İtiraz Komisyonları ve Yapılan Haksız Kesintiler Hakkında" dilekçe Tüsider adına tarafımca SGK Başkanlığı'na gönderilmiştir.
T.C Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na
ANKARA
Kurum Başkanı Sayın Fatih Acar Dikkatine ;
Konu : Fatura İnceleme İtiraz Komisyonları ve Yapılan Haksız Kesintiler Hakkında.
Açıklamalar :
Bilindiği üzere 05/06/2007 tarihinde , 01/07/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yayımlanan 2007 Sağlık Uygulama Tebliğ’i (SUT) ile SGK , Özel Sağlık Kurum ve Kuruluşları ile Hizmet Alım Sözleşmesi imzalamış , SGK ; hak sahipleri için sözleşmeli özel sağlık kurum ve kuruluşlarından sağlık hizmeti satın almaya başlamıştır. Sağlıkta bir dönüm noktası yaşanmış, vatandaşlarımız hak ettikleri sağlığa ulaşım ve istediği yerde tedavi olabilme hakkını elde etmişlerdir. Bunun getirisini de siyasi iktidar ilk genel seçimlerde (2007) almıştır.
Yeni sisteme alışabilmek için SGK yoğun çalışma içinde olmuş , tüm aksiliklere rağmen özel sağlık sektörü de , ülkemiz insanlarına yapılan iyi şeylere katkı adına tüm özveriyi göstermiştir.
İyisi kötüsü ,yanlışı doğrusu, bugünlere kadar beraberce gelinmiştir. Ancak , son 6 aydır sektörün tamamında yaşanılan sıkıntılar , sorunun tolere edilebilmesini imkansız hale getirmiş, tüm özel sağlık işletmelerinin boğuştuğu problemleri dayanılmaz hale getirmiştir.
Mevcut Olan Sorunların En Önemlileri Aşağıda Bilginize Sunulmuştur ;
1-Bölgelerde Özel Sağlık İşletmelerinin faturalarının incelendiği birimlerdeki problemler ve peşinden yapılan kesintiler hemen hemen aynı zamanlarda ve aynı oranlarda olmaya başlamıştır. Bu kesinti oranları incelendiğinde ise her bölgede farklı rakamlar gözlenmiştir.
Örneğin İzmir bölgesi ortalama % 3 , Ankara bölgesi ortalama % 27 civarı kesinti uygulamaktadır.
Bölgeler arası kesintide oluşan bu aşırı farklı oranları anlamak mümkün olamamaktadır. İşletmeler mi bilgisiz ve hatalı işlem yapmaktadır veya yapmamaktadır ?, inceleyenler mi çok sıkı incelemekte veya incelememektedir ?. Buradan anlaşılan incelemede bir standart olmadığı ve bir inceleme eğitim birliğinin oluşturulamadığıdır.
2- Fatura inceleme itiraz komisyonlarının teşkilindeki adaletsizlik , getirilmek istenilen şeffaflık sistemini başından sabote etmektedir. Komisyondaki SGK yetkilisi sayısı bahsedilen tarihten itibaren (6 aydır) üçe çıkarılmıştır. Özel İşletme yetkilisi ise bir kişi olarak komisyona kabul edilmektedir. Olası anlaşmazlıkta “biz böyle düşünüyoruz” diyerek işletmenin itiraz hakkının kabulünü otomatikman ortadan kaldırmaktadır.
Kurum yetkilileri olarak katılanlardan bir tanesi eğer işletme lehine düşünecek olsa bile komisyon başkanı ve diğer kurum adına katılan üyeler ile sürekli mesai arkadaşı oldukları için ısrarcı olamamakta ve komisyon işlerliğini işin başından yitirmektedir.
3-Çoğu zaman tek tük istisnai üye arkadaşlar hariç , çoğunluk işletme yetkililerinin şikayetçi oldukları konu ise ; kesintilerin miktarı v.b konulardan ziyade , komisyonlarda uğradıkları nezakete uymayan davranışlar ve bilime yapılan taciz olmaktadır.
Meslektaşlarımızı orada yine meslektaşlarından gördükleri aşağılayıcı, itici,” lanet olsun” dedirtici muamele , mesleklerinden soğutmakta , nerdeyse mevcut işletmelerini kapatacak hale getirmektedir. “Nerden bu işe girdim ,bu muameleyi göreceğime evimde otursaydım daha iyiydi” şeklinde düşüncelere sokmakta , meslek şevkini kaybetme aşamasına getirmektedir. Eğitim sürecinde öğretilen , ağabey-abla –kardeş –usta-çırak ilişkisinin yerlerde süründüğünü görmek tüm tıp camiasına zarar vermektedir.
Derhal bu konuya mutlaka keskin bir şekilde müdahale edilmesi gerektiği kaçınılmazdır.
4- Yine Ankara bölgesi için tespitimiz, yüksek oranda Acilden yapılan kesintiler için konuşulduğunda , Acil incelemelerinin hekim olmayan memur arkadaşlar tarafından yapıldığını öğrendik. Dayanaksız ve Mesnetsiz yapılan kesintiler incelendiğinde bu arkadaşlara bazı basit bilgiler ile kesintiler yapılması gerektiğinin söylendiğini arkadaşların buna göre işlem yaptıklarını kendi beyanlarından tespit ettik. ” Bize böyle söylendi “ ,diye beyan etmişlerdir.
Örneğin Akut Tonsillit , Akut Farenjit , vs, acil değildir. Sadece ateş yazması yetmez , yüksek ateş yazması lazım vb. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür.
Kim Acil’ dir ?, Hangi hastalık Acil’dir ? , bunun hiç bir literatürde yayımlanmışlığı yok iken ! Bu arkadaşların tababet eğitimi almamış olmalarına rağmen yetkilendirilmeleri durumun buralara gelmesine sebep olmaktadır.
Acil ve Aciliyet mevhumu da henüz tartışmalı iken , Acile gelen her hasta acildir , ben acilim diyen her hasta acildir ! , görüşü de TCK tarafından da kabul görmekte iken , “dış kulak yolundaki buşon (şiddetli ağrı yapar) acil değildir , keserim” cümlesi tüm Özel Sağlık camiasın da şaşkınlık uyandırmaktadır.
Bu durumda ister istemez kasıt olduğu düşünülmektedir. Özel Sağlık İşletmelerinin tamamı ; kesinti için inceleme yapan arkadaşların bu konuda talimatlandırıldıklarını , yaşadıklarını ve gördüklerini hiçbir bilimsel,etik ve deontolojik bilgi ile bağdaştıramadıkları için , bu kesintilerin mutlaka kasti yapıldığını düşünmektedirler.
5- Sözleşmede bulunan maddelerde , olası anlaşmazlıkta (sehven veya kasti husumet için) bir üst kurula başvuru ve burada inceleme yapılması bir iyi niyet ve şeffaflık adına konmuşsa da , gelinen noktada üst kurul oluşumunda da, uygulamada da bir adaletsizlik yaşanmaktadır.
İlk komisyonda anlaşılamamış olunup da üst kurula gidildiğinde , alt komisyondaki kurum yetkililerinin , yine üst komisyona üye olarak geldikleri görüldüğünde , üst kurulun bir anlamı kalmamış olmaktadır.
Zaten uzlaşı olmadığı için , üst kurula taşınmış olan konu , orada da aynı ekip olunca , çözüm ve hakkaniyet açısından ele alındığından dolayı , olumlu bir yere varmak mümkün olamamaktadır.
6- Hem alt komisyonda , hem üst kurulda Özel İşletmeler tek kişi ile temsil edilmektedirler. Hal böyle olunca temsil ve oylamada adaletsizlik başından oluşmakta , komisyon ve kurulun hiç birinin bir anlamı kalmamaktadır.
Ancak ve sadece “Yapmış olmak için yapmak” , içinse doğrudur , başarılıdır ancak sonuç da haksız uygulamaların hepsi tarafımızdan itiraz sebebidir. İşletme yetkilisi yanına , konuyu bilen branş uzmanlarını bilgi vermek için dahi alamamaktadır.(Oy hakkı olmadan) Savunma veya izahat verebilme yetersiz kalmaktadır.
01 Ekim 2008 tarihinde tarifede yapılan değişiklik ile fiyatların % 30 oranında düşürülmesi , Özel Sağlık Kurum ve Kuruluşlarına giden hastaların ödemesi gereken muayene katılım payının adaletsiz tespiti , tüm Özel Sağlık İşletmelerinin , hem cirosunda hem de hasta sayısında % 50 – 70’ lere yakın düşmeye sebep olmuştur.
Personelini çıkarmadan , kalitesinden ödün vermeden hizmet vermeye çalışan Özel Sağlık İşletmeleri , birde bu orantısız , gerekçesiz , anlamsız kesintiler yüzünden iflas aşamasına gelmiştir.
Bütün bunların neticesinde , bu konular değişik ortam ve platformlarda bizler ve diğer sivil toplum kurum ve kuruluşları tarafından , Sayın Kurumunuz yetkililerinize sözlü ve yazılı ifade edilmektedir.
Ancak görünen odur ki ; uygulamalarda en ufak bir iyileştirme ve iyi niyet göremediğimizden bu haksız ve hukuka aykırı uygulamalar aynen devam etmektedir.
Yukarıda özetle açıkladığımız konuların bu şekli ile devamında , mağdur olan işletmelerin ve işten çıkarılmak zorunda kalan değerli sağlık çalışanlarının haklarını yasal olarak arayacaklarını , zararlarının da buna sebep olan yetkililere rücu edilmesi için gerekeni hukuki yollardan yapmak zorunda kalacaklarını üzülerek bildirmek isteriz.
Av.Bülent Özer
Tel : 0312 229 20 76 – Faks : 0312 229 20 96
Adres : Toros Sokak No : 7 / 5 Sıhhiye / Ankara