Sağlık sistemi yeni baştan revize edilirken neredeyse bundan etkilenmeyen kimse kalmadı. Bu geçiş sürecinde sağlık çalışanları olarak hakikaten hepimiz çok çalışmakla kalmadık yeni uygulamalar nedeniyle sıkıntılı ve zor zamanlar geçirdik.Bu durum hala devam ediyor ve duracağa benzemiyor….
Bu değişimin duracağını söylemek hakikaten saflık olur. Zira hafta sonu Başbakan’ın açıklamaları gelecekte neler olabileceği hakkında bazı ipuçları vermeye yetti bile… Anadolu yakasında bir özel hastane kompleksinin hizmete girdiği İstanbul’da, daha önce Sağlık Bakanlığı tarafından da dillendirilen üniversite hastanelerinde öğretim görevlisi fazlalığının yeni yetişecek hekimler için değerlendirilmesi gündeme oturdu. Burada Başbakanın yapmış olduğu açıklamalar hakikaten ciddi değişimlerin ön habercisi niteliğinde…
Bakanlığın yapmış olduğu araştırmaya göre ülkemizdeki üniversite hastanelerinde bulunan öğretim görevlisi sayısının fazlalığı dikkat çekici… Almanya’da bir öğretim görevlisine 26 öğrenci düşerken, Türkiye’de 3,8 öğrenci düşüyor… Almanya’nın dünya tıbbındaki yeri ile bizim yerimiz ortada… Bizler beyin göçüne maruz kalmış ve gelişmiş teknolojiyi daha henüz milletinin hizmetine yeni kazandırmaya başlamış bir ülke olarak öğretim üyeleri sayısındaki böylesine yüksek bir lükse layık mıyız? Bu soruya vicdan sahibi hiçbir kimse evet diye cevap veremez. Hükümetin sağlıkta yapmayı sürdürdüğü her reforma hayır diyerek bağnazca bir yaklaşım içinde bulunanlar elbette bu uygulama içinde karşı çıkmaya devam edeceklerdir. Objektif ve aydın insanlar olarak yapmamız gereken aslında olumlu fikir ve uygulamaları desteklerken yanlış uygulamaları eleştirmek olmalıdır. Her yapılana tü kaka denilirse o zaman kim olursanız olun inandırıcılığınızı kaybedersiniz…
Üniversite ve eğitim hastanelerinde doktor yetiştirmek; öğretim görevlisi sayısındaki fazlalığı dengeli olarak ülke genelindeki hastanelere yayarak zahmetsiz ve daha çok hekim kazanmak fikri hiçte yabana atılacak bir fikir değildir. Buna karşı çıkarken mantıklı ve makul olunması gerekmektedir. Madem fazlalığımız var o zaman bunu en iyi şekilde değerlendirerek ülkede bulunan hekim açığını gidermeye çalışmak en mantıklı yaklaşım olmalıdır. Almanya’ya göre bu kadar çok öğretim görevlisine sahipken hekim açığı çekiyor olmamız bu öğretim görevlisi hocalarımızın YÖK’ ün de katkısıyla görevlerini yeteri kadar yapmadıklarını ortaya çıkarmıyor mu?
Öğretim görevlisi hocalarımızın hepsine elbette saygımız vardır. Onlar sayesinde ve onların özverili çalışmaları neticesinde bu ülkede binlerce hekim yetişmiştir. Fakat durumumuz herkesin malumu olduğu üzere hekim sayıları ve oranları itibarıyla Avrupa ve dünya standartlarının çok altında kalmıştır. Hükümetlerin görevi ülkede yaşanan sorunları ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Bakanlığın ve bizzat Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın soruna çözüm arayışlarını saygıyla karşılamak zorundayız. Bu sorun öyle veya böyle bir şekilde çözülmek zorundadır.
Öğretim görevlisi hocalarımızın kendilerini ülkeleri için en verimli şekilde değerlendirdiklerini söyleyebilmeleri ne oranda mümkündür? Her insanın işini yaparken bu şekilde düşünmesi gerekmektedir. Ben bu ülkede yaşarken hakikaten üzerime düşen görevleri tam manasıyla yerine getirebiliyor muyum? Ülkeme, milletime yeteri kadar katkıda bulunuyor muyum? Diyerek kendi kendisini sorgulamalıdır.
Seçkincilik artık bitmiştir… Kendimizi halktan apayrı bir yerde göremeyiz. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve hepimiz görevlerimiz ve sorumluluklarımızı bize verilen yetkiler ölçüsünde en güzel şekliyle yapmak zorundayız. YÖK ülkemizde geçmiş dönemlerde görevini layıkıyla yapmış olsaydı hekim eksikliği bu kadar yoğun bir şekilde yaşanıyor olmazdı… YÖK görevini yapmaktan ziyade siyasi iktidarlarla kavga etmeyi tercih etmiştir. Birileriyle kavga etmekten nemalananların şimdi durumdan vazife çıkaranları eleştirmeye hakları olmadıklarını bilmeliler… Acı ama ülkemizin içinde bulunduğu gerçek budur…
Bazen bizlere verilen görevler fazla ve ağır gelebilir. O zaman insanın yapması gereken en doğru davranış ben bu görevi kaldıramıyorum diyerek istifa edip ayrılmaktır. Ayrılmayıp sürekli her yapılan değişikliği eleştirmek kolaycılığına kapıldığınızda önyargılı bir bağnaz olduğunuzu kimseden saklayamazsınız….Böylelikle Sağlık Bakanlığı’nın her yaptığını eleştiren meslek örgütlerinin düştüğü hataya düşmüş olursunuz….
Dr. Recai Yahyaoğlu
www.tamtip.com