Sağlık İşletmeleri Federasyonu tarafından açılan dava sonucu; Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 7 inci maddesi son fıkrası ile Geçici 6 ıncı maddenin “Sağlık çalışanı“ ibaresinin yürütmesinin durdurulması kararının tüm sektöre hayırlı olmasını temenni ederim. Ancak keşke bu kararla her şey düzene girse ve istenenler gerçekleşseydi! Neden mi?
Öncelikle belirtmek gerekir ki; ATT ve Özel Hastaneler Yönetmeliğinin ilgili maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için açılan davalarda, şu ana kadar bazı yürütmeyi durdurma kararları çıkmıştır. Ancak bu kararların sonuçları ne olacaktır ve bu kararlar neden uygulanmamaktadır?
İlk olarak, Danıştay’ın 23 Ekim 2008 tarihli kararında, Özel Hastaneler Yönetmeliği 7 inci madde son fıkrası ve Geçici 6 ıncı fıkra’daki “sağlık çalışanı“ ibaresinin ne olduğunu görelim;
ÖZEL HASTANELER YÖNETMELİĞİ
Dal hastaneleri
Madde 7 (Son fıkra )–Bu Yönetmelikle standartları belirlenmeyen dal hastanelerinin acil üniteleri ile olması gerekiyor ise yoğun bakım üniteleri, radyoloji ve laboratuvar hizmetlerinin taşıması gereken asgari standartlar Bakanlıkça tebliğ ile düzenlenir. (Değişik 15.02.2008/26788)
Ve ;
Geçici Madde 6– (Son fıkra )
İkinci ve üçüncü fıkra gereği ön izin sahiplerinin ek 4 üncü maddenin planlama hükümlerinden istisna tutulmaları, ön izne esas proje ve belgelerle sınırlıdır. Ön İzin sahiplerinin yeni tıbbi hizmet birimi, sağlık çalışanı ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz ilavesi talepleri planlama hükümlerine tabidir. Planlama kapsamındaki konulara yönelik proje değişikliklerinde, planlamaya dair istisnalar sona erer. ((Değişik 23.07.2008/26945)
Yönetmelik 7 inci madde; Bu Yönetmelikle standartları belirlenmeyen dal hastanelerinin; v.s…standartlar Bakanlıkça tebliğ ile düzenlenir.
Geçici 6 ıncı madde ile ise; daha ortada herhangi bir planlama ya da tebliğ olmadan, sayın bakanlık asmış kesmiştir!
Danıştay ise sadece usul yönünden verdiği kararlar ile özel sağlık sektörünü şaşkına çevirmiştir. Şu an Türkiye’nin sağlık konusunda işin içinden çıkılmaz durumu herkesin malumu iken, sayın Danıştay “Hayatın Olağan Akışını” gözardı ederek, neye dayanarak, neyi düşünerek, sadece usule ilişkin kararlar vermektedir? anlamak mümkün değildir? Yani bu kararları veren sayın üyeler başka ülkede mi yaşamaktadır? Bu ülkenin gerçeklerini görmüyorlar mı?
Hukuk; hakkaniyettir! Adalettir! İnsanlığın ilerlemesine gore hukuk değişir, gelişir, ilerler! Açılan tüm davalarda hukuka açıkça aykırılık ve telafisi mümkün olmayan maddi zararlar, DEVLETİMİZ İÇİN, vatandaşlarımız için, hem de özel sağlık kuruluşları için mevcuttur! Buna rağmen İYUK 27 inci maddeye göre, şu şu maddelerin yürütmeyi durdurmasına gerek yoktur, 27 inci maddeye göre uymamıştır! Ancak şu şu maddeler ise çıkmamış tebliğe ya da yapılmamış planlamaya gore yürütmesi durdurulmuştur! demek nasıl bir hukuk anlayışıdır? Tartışmak gerekir.
Sayın Bakanlık Ekim 2008 sonuna kadar planlamayı yayınlamak zorunda! Bu planlamayı nasıl yapacak? Hangi şehirleri neye gore planlayacak? Bunu bilmiyoruz ve bekliyoruz? İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde hiç birşey yapamadığı aldığımız duyumlar içinde, ancak yine de planlamayı beklemekteyiz! Buna keza, yazı konusu danıştay kararına karşı bakanlık birde tebliğ ve planlama yayınladı mı! Bitti bu iş!
Neden? Danıştay ne demiş? Tebliğ yok, planlama yok, sen yönetmelik çıkarmışsın ama bu tebliğ ve planlamayı da yap bir an once! onlarda olsaydı tamam bişey demezdim! Ama şunları bri an once çıkar, bak benden söylemesi!
Sayın Danıştaydan daha mı iyi bileceğiz? Bunlara dikkat etmek gerek tabi!
Sizler bu durumun farkında olan kesimsiniz, gündemi, mevzuatı takip ediyor, durumu biliyorsunuz!
Sağlık ve sağlıcakla kalmanızı temenni ederek iyi çalışmalar temenni ediyorum, saygılarımla.
Av.Bülent Özer