Neyin haber olacağının ve neyin haber olamayacağının bir standardı olmalı. Herkes istediği gibi istediği bilgiyi haber diyerek ortalığa saçıp savurmamalıdır. Bu konuda ülkemizde ne yazık ki ciddi bir kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Politik çekişmelerin abartılmasında, hukuki süreçlerin zarar görmesinde, kadınlara yapılan saldırılarda, hırsızlık olaylarında, trafik kazalarının veriliş biçiminde, sağlıktaki şiddette ve daha sayılabilecek pek çok alanda yapılacak haberlerin bir düzene sokulması şart görünmektedir.
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan bazen kızdığında haklı olarak ‘herkes kendi işine baksın’ demektedir. Habercilerde kuşkusuz işlerine baksınlar ve haber yapsınlar. Fakat toplumsal algımızı bozacak, genç kuşakların ahlakını etkileyecek, yapay kısır çekişmelere neden olacak, ülkemizin geleceğini ilgilendiren olumlu süreçleri provoke edecek haberlerden kaçınmalı, daha pozitif ve geniş kitlelerin zihnini karıştırmayacak şekilde haberler yapmalıdırlar…
Bugün öğlen saatlerinde bir haber dikkatimi çekti. Dikkatimi çeken haber ülkemizde kısmen tanınmış bir arkadaşımız ile ilgiliydi… Haber bu şarkıcı arkadaşın Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'in cenaze töreninden Türkiye’ye döndüğü bilgisini veriyordu. Allah aşkına bunun neresi haberdir… Her gün ajanslardan buna benzer pek çok gereksiz ve şiddet içeren haberler yayınlanmaktadır. Bunların haber olarak ajanslardan verilmesi anlamsızdır. Haber konusu olmak amacına yönelik bireysel davranışlara hiçbir haber ajansının pirim verip alet olmaması gerekir…
Son araştırmalar doktorlara karşı yapılan saldırılarda bu yanlış ve gereksiz haberlerin büyük oranda etkili olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu sonucu tahmin etmek zor değildir. İleri Sosyal Psikoloji derslerinde geçer… Reklam ve propagandanın insanları ne kadar etkilediği hakkında yapılmış pek çok akademik çalışma bulunmaktadır… Yapılan haberlerin bulaşıcı bir yönü vardır. İntihar haberleri intihar oranlarını arttırır… Kitleler maalesef verilen haberlerdeki mesajın bilinçaltındaki yorumunu olumsuz yönde algılamaya daha çok eğilimlidirler…
Reformcu Ak Parti Hükümetinin nelerin haber olduğu ya da olmadığı hakkında bazı yasal düzenlemelerde bulunması gereklidir. Geçmişte kendisi de pek çok asılsız dezonformasyon haberleriyle kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Kara propaganda mağduru yapılmak istenilen bir partinin Sağlık Bakanı kendi meslektaşları ve personeli konumundaki hekimler hakkında yapılan olumsuz haber ve kara propagandaya dur demelidir…
Bazıları Basın Hürriyeti kavramını ortaya atabilirler. Bu durum basın hürriyetiyle çelişmez. Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu hekimlere yönelik şiddet olaylarından sonra ortaya çıkan bu yanlış algı konusunda basın yayın organlarıyla geniş kapsamlı bir çalışma programı yürütmelidir. Kabul edelim insanlarımız fazlaca duygusaldırlar. Böyle olunca duydukları, gördükleri ve yaşadıklarından fazlaca etkilenmektedirler. Bu olumsuz etkilenmenin birinci sorumlusu hekimler ya da vatandaşlarımız değil basındır…
Dr.Recai Yahyaoğlu
https://twitter.com/dryahyaoglu
