Son yıllarda Ülkemiz de, Avrupa Birliği ve Dünya’da İnsan Hakları kavramı ön plana çıkmış ve buna paralel olarak da özürlü vatandaş ve çocuklarımıza ayrı bir önem verilerek bu konuda çok yoğun çalışmalar yapılmaktadır, ülkemiz bakımından alınan kararlar doğrultusunda verimli çabalar olsa dahi, uygulama ne yazık ki tam olarak oturmamıştır.
İyi niyetli çabaların somut ürünlerini görmek isteyen özürlü vatandaş ve çocuklarımız, normal vatandaş gibi, -ki olması gereken -alışverişe çıkamamakta, cadde ve sokaklarda dilediği gibi hareket edememekte, minik yavrularımız ise diğer arkadaşları gibi bir çok olanaktan yararlanamamaktadır...
Ancak yukarıdaki açıklamalar, sadece ülkemize özgü bir durum olmayıp ne yazık ki tüm dünyada hemen hemen aynıdır. Çıkarılan kanunlar, imzalanan sözleşmeler, yapılan toplantılar, alınan kararlar hep iyi niyetlidir. Ancak özürlü vatandaşın istediği gibi olamamaktadır. İnsanın insan olmasından kaynaklı bir çok hakkı olduğu gibi özürlü vatandaşlarımızı “Farklıymış” gibi düşünerek yapılan uygulamalardaki zihniyeti de anlamak mümkün değildir.
Ancak yukarıdaki açıklamalar, sadece ülkemize özgü bir durum olmayıp ne yazık ki tüm dünyada hemen hemen aynıdır. Çıkarılan kanunlar, imzalanan sözleşmeler, yapılan toplantılar, alınan kararlar hep iyi niyetlidir. Ancak özürlü vatandaşın istediği gibi olamamaktadır. İnsanın insan olmasından kaynaklı bir çok hakkı olduğu gibi özürlü vatandaşlarımızı “Farklıymış” gibi düşünerek yapılan uygulamalardaki zihniyeti de anlamak mümkün değildir.
İnsan hakları, her insanın doğuştan kişiliğine bağlı vazgeçilmez ve devredilmez haklardır. Her insan, insan olma bakımından eşit değere sahiptir. İnsanın çocuk olması, kadın olması, farklı renk ya da etnik kökenden olması ya da özürlü olması onun insan olma değerinde bir farklılık oluşturmaz. Dolayısıyla özürlü olmak, insanca yaşama hakkına sahip olmak açısından bir farklı uygulamayı haklı kılmaz.
Avrupa Birliği son yirmi yıldır özürlülüğü farklı bir biçimde anlamlandırmaya başlamıştır. Bu yeni yaklaşımda özürlüler pasif ve yardıma muhtaç bireyler olarak değil, toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahip ve bu haklar doğrultusunda toplumla bütünleşmek için mücadele eden bir topluluk olarak görülmektedir. Bu yaklaşımın dayandığı en belirgin temel, insanlığa özgü farklılıklara verilebilecek en önemli değerin toplumsal ve ekonomik süreçlerin tüm insanları içine alacak şekilde yapılandırılması ile mümkün olacağı düşüncesidir. Avrupa Birliğinin özürlülere yönelik yeni yaklaşımı fırsat eşitliği ilkesinden yola çıkan “haklar” temeline dayanmaktadır. Bu yaklaşım kendini özürlülerin haklarını tanıma ve koruma biçiminde gerçekleşmektedir.
AVRUPA BİRLİĞİ KONSEYİ VE KONSEY BÜNYESİNDE TOPLANAN ÜYE ÜLKELER HÜKÜMETLERİNİN TEMSİLCİLERİ
20 Aralık 1996 tarihinde KONSEY BÜNYESİNDE yaptıkları toplantıda Komisyon’un “Özürlü Kişilere Tanınması Gereken Fırsat Eşitliği –Avrupa Topluluğu’nun Özürlülük ile İlgili Yeni Stratejisi” başlıklı bir genelge yayımlanmıştır;
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Kasım 1959'da kabul ettiği Çocuk Hakları Bildirisi'nin 5. maddesinde şöyle denilmektedir: "Bedenen, zihnen ve sosyal özürlü olan çocuklara, durumlarının gereğine uygun özel muamele yapılmalı, özel eğitim ve bakım sağlanmalıdır."
Diğer bir karar 31 Mayıs 1990 tarihinde Avrupa Konseyi ve Eğitim Bakanlarının aldıkları “Özürlü Çocuklar ve Gençlerin Genel Eğitim Sistemine Katılmaları ile İlgili Kararı’dır”
Bu kararın önemli maddelerini belirtmekte fayda vardır;
Madde -1. Üye ülkeler, kendi öğrenim politikalarının çerçevesi içerisinde ve yine kendi eğitim sistemlerini dikkate alarak uygun olan her durumda özürlü öğrencilerin genel öğrenim sistemine katılmaları veya katılım teşviki ile ilgili çabalarını gerektiğinde güçlendirmeyi kabul etmişlerdir.
Madde -3. Özürlü çocuk ve gençlere mahsus özel okul ve merkezlerin faaliyetleri, genel öğretim sistemi işlevinin tamamlayışı olarak kabul edilmelidir. Bu faaliyetler, çocuk ve gençler ile oların ana-babalarının bireysel ihtiyaçlarını olduğu kadar, mevcut seçeneklere ilişkin eksiksiz bilgilere dayanarak öğrenim konusunda yapılacak seçimleri de dikkate almalıdır.
Madde-8. Komisyon, öğretim komitesi ve özürlü çocuk ve gençlerin genel öğretim sistemine katılmaları ile ilgili çalışma grubu ile işbirliği yaparak, öğretimi, eğitimi, gençlik politikasını, yetişkinliğe geçişi ve çalışma hayatını destekleyen faaliyet ve programların, bütün bunlara katılmak isteyen özürlü kişilerin özel ihtiyaçlarını da dikkate almalarını sağlayacaktır.
Ayrıca Avrupa Komisyonu özürlülere yönelik hizmet veren sivil toplum örgütlerinin aktif katılımına önem vermektedir. Bu nedenle Avrupa Birliği düzeyinde özürlülerin çıkarları için mücadele eden tüm üye ülkelerden özürlülere yönelik hizmet veren sivil toplum örgütlerin biraraya geldiği Avrupa Özürlüler Forumunu da teşvik etmektedir.
Alınan bir çok karar ve sözleşmeler mevcuttur ve yürürlüktedir , Ülkemizde de gün geçtikçe alınan kararların faydaları görülmektedir.Bu uygulamaların tüm özürlü vatandaş ve minik yavrularımıza bir an önce mutlu ve sağlıklı birey olarak yansıması umuduyla , sağlıklı ve mutlu ömür dilerim .
Av.Bülent Özer