Hepimiz biliriz ki Türkiye’deki en problemli alanlardan biri eğitim, diğeri sağlık sektörüdür. Eğitimimiz problemlidir çünkü; eğitimci de olsanız,veli de olsanız öğrenci de olsanız bir çok sorunla baş etmek zorunda kalırsınız. Sağlık alanı da problemlidir çünkü; sağlık mensubu bir çalışan da olsanız,hasta da olsanız,hasta yakını da olsanız istenmedik pek çok şeye maruz kalırsınız.
Bu iki dev ve sorunlu sektör aynı çatı altında gerçekleşmek zorunda kalırsa ne olur? Yanıtı kolay:Araştırma uygulama hastanesi olur.Özellikle Üniversite çatısı altıdaki araştırma uygulama hastaneleri daha kurulurken ve/veya isimlendirilirken hatalı bir başlangıç yapılmaktadır. Genellikle’ X üniversitesi tıp fakültesi araştırma uygulama hastanesi’ levhalı üniversite hastaneleri görürsünüz.Bu levha,söz konusu hastanenin,sadece tıp fakültesine angaje olduğunu,sadece tıp fakültesinin eğitim,araştırma ve uygulamalarına ev sahipliği yaptığını ifade etmektedir.
Oysa,doğru ifade;’X üniversitesi araştırma uygulama hastanesi’ şeklinde olmalıdır.Yani o hastane;sadece tıp fakültesine değil, üniversitede hastane ile ilintili olabilecek tüm fakülte ve yüksekokullara ev sahipliği yapacak konumda yer almalıdır.
Ülkemizde üniversitelerin araştırma uygulama hastanelerine bu açıdan baktığımızda karşılaşılan tablo;aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
-Araştırma uygulama hastaneleri dünyada en kompleks yapıya sahip işletmelerin başında gelir.Ama, işletme fakültelerinden,hastanelere staj,uygulama,araştırma amaçlı neredeyse hiç kimse gelmez.
-Araştırma uygulama hastaneleri muazzam bir teknolojiyi bünyelerinde barındırırlar,mimari ve fiziki açıdan irdelenmeye değer pek çok faktöre sahiptirler,iş analizleri yapmak için bulunmaz bir sahadırlar. Ama; elektrik-elektronik mühendisliğinin,bilgisayar mühendisliğinin, makine mühendisliğinin,inşaat mühendisliğinin,mimarlık fakültesinin,endüstri mühendisliğinin,çevre mühendisliğinin, vb. branşların hastanelere yönelimi son derece sınırlıdır.
-Araştırma uygulama hastaneleri, sürekli olarak bir etkinlik potansiyeline,bir haber kaynağı potansiyeline,iletişim ve halkla ilişkiler konusunda yoğunluk potansiyeline sahiptirler.Ama; iletişim fakültelerinin,basın-yayın bölümünün,halkla ilişkiler bölümünün vb. branşların, hastaneleri bu anlamda bir saha olarak gördükleri pek nadirdir .
-Araştırma uygulama hastaneleri,otelcilik hizmetlerinin çoğunun verildiği hasta ve refakatçilerin konaklama alanıdır aynı zamanda.Yiyecek içecek servislerinin yapıldığı,oda hizmetlerinin verildiği,çamaşırhane,ilaçlama,makro-mikro temizlik gibi destek hizmetlerin yoğunlaştığı bir sahadır çünkü hastaneler.Ama bu tür destek hizmetlerin, bir otelcilik profesyonelliği ile verilebilmesi için bu okullarla hastaneler arasıda bir bağ oluşturulduğunu pek göremezsiniz.
-Araştırma uygulama hastaneleri,yukarıda belirtilenler dışında meslek yüksekokullarının ve fen fakültelerinin çoğu bölümüne uygulama,araştırma,staj için ideal bir alana dönüşebileceği halde böyle bir etkileşim maalesef sınırlı sayıda olabilmektedir.
Peki beş maddede özetlemeye çalıştığımız, sağlık sektörü ile dolaylı ilişkili görünen branşlar dışında,doğrudan sağlık sektörüne eleman yetiştiren fakülte ve yüksekokullarla üniversite araştırma uygulama hastanelerinin etkileşimi ne durumda dersiniz?
Hemşirelik,fizik tedavi ve rehabilitasyon,beslenme ve diyetetik,sosyal hizmetler,sağlık idaresi,psikoloji,biyomedikal mühendislik gibi lisans düzeyinde,tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik,anestezi teknikerliği,tıbbi laboratuvar teknikerliği,odyometri,ortopedik protez ve ortez,tıbbi görüntüleme teknikeri,paramedik,radyoterapi,diyaliz gibi önlisans düzeyinde branşlar için de maalesef üniversite hastanelerimiz yeterli etkileşim altyapısına sahip değiller.
Üstelik bu durum o kadar kabullenilmiş,tıp fakültesi dışındaki eğitimler o kadar pratikten uzak hale getirilmiştir ki hastanede çalışanlar dahil hiç kimse bunu yadırgamaz.
Örneğin, araştırma uygulama hastanelerinin yapımı aşamasında tıp fakültesi öğretim üyeleri için ofisler planlanır,tıp fakültesi öğrencileri için derslikler,nöbet odaları vs. oluşturulur .Ancak tıp fakültesi dışındaki diğer sağlık branşları için, hastanenin böyle bir hazırlık yaptığını göremezsiniz genellikle. Yani hastaneler,daha planlanırken ve yapılırken sadece tıp fakültesi odaklı olacaklarının işaretini verirler.Ama bu duruma sebep olan faktörlerin başında tıp fakültesinin eğitim-öğretim şekli gelmektedir.
Tıp fakültesi öğretim üyeleri,asıl meslekleri olan hekimliği icra etmeye devam ederler ama aynı zamanda teorik-pratik derslerini de hem araştırma görevlileri için hem tıp fakültesi öğrencileri için gerçekleştirirler. Örneğin;hastanedeki ortopedi kliniği/polikliniği kimlerden oluşuyorsa tıp fakültesindeki ortopedi dersleri de o kişilerce veriliyor demektir.Ama ortopedi kliniğinde/polikliniğinde çalışan hemşireler hemşirelik okulundaki ortopedi odaklı dersleri veren kişiler değillerdir.Aynı branştan devam edecek olursak;ortopedi kliniğinde/polikliniğinde hizmet veren fizyoterapist de fizik tedavi-rehabilitasyon okulunda ortopedi branşı ile ilgili derslerden sorumlu değildir.Yani tıp fakültesi dışındaki sağlık branşlarında okul kadrosu başka kişilerden,saha kadrosu başka kişilerden oluşmaktadır.Tıp fakültesi eğitim kadrosu,öğrencisi ile 7 gün 24 saat etkileşim halindedir ve hastaneyi 7 gün 24 saat kullanır.Ama diğer sağlık branşları eğitimlerine baktığınızda stajlar dahil tüm eğitimlerinin gündüz mesai saatleri ile sınırlı olduğunu görürüz genellikle.
Bir tıp fakültesi öğrencisi,hocasını pansuman yaparken,poliklinikte hasta muayene ederken,vizit yaparken, ameliyatı gerçekleştirirken vs. görür,gözlemler ve etkileşime geçer.Ama sağlık alanında eğitim veren diğer mesleklerde;mesleği icra eden kişilerle mesleğin eğitimini veren kişiler farklı olduğundan bu etkileşim oluşmaz.
Tıp fakültelerinin eğitim ve branşlaşma konusundaki yapılanmasını sağlık alanında eğitim veren diğer meslekler de benimsemeli ve araştırma uygulama hastanesi içerisinde konuşlanmalıdırlar.
Tabii ki hastane idareleri de yapılanmasını gözden geçirmek durumundadır bu anlamda.Tıp dışındaki branşlar için ne derece staj-uygulama imkanı sunabildiğinin özeleştirisini yapan araştırma uygulama hastanelerinin bu konuda müsterih olabileceklerini sanmıyorum.
Bu nedenle; lisans ve önlisans düzeyinde sağlık alanında eğitim veren tüm meslek gruplarının eğitim şeklinin ve araştırma uygulama hastaneleri ile eğitim süresince entegresyonunun tıp fakülteleri modelinde olması gerekmektedir.
Bu durumun farkında olan ve lokal çabalarla çözüm arayışları oluşturan üniversite yönetimleri elbette mevcuttur. Ancak aslolan;bu konuda ezberlerin bozulduğu,silbaştan bir yapılanma ihtiyacıdır.
Uzm. Vildan Değirmenci
Gaziantep Üniversitesi
Şahinbey Araştırma Uygulama Hastanesi
Hastane Müdürü
Bu yazı toplam 3360 defa okunmuştur.