• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Ankara 2 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Bursa 5 °C
  • Antalya 11 °C
  • İzmir 9 °C

2009'a Girerken Özel Sağlık Kurumları'nın Durumu

Dr. Feza Şen

“2008 özel sağlık kurumlarına neler getirdi ?” diye düşünürken, doğru tanımın neler götürdüğü olduğu görülür.

2008’e girerken özel sağlık kurumlarında mevcut olan sorunlar şiddeti artarak devam ediyor.
Normal işleyişte değişim ve dönüşümlerin başlangıcı sıkıntılıdır, çalışma ilerledikçe sorunlar ve tıkanıklıklar azalır. 2003 yılında uygulamaya başlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ilk günlerinde özel kurumlar açısından yaşanmayan sorunlar, neden üstünden 4 yıl geçtikten sonra yaşanmaya başladı diye bakmamız gerekiyor. 
Yılın başında yapılacak yeni gelişim sağlayacak  uygulamalar planlanır.
Oysa biz özel sağlık işletmeleri olarak geleceğe planlama yapabilmek yerine 2009’da başımıza neler gelebilir diye düşünüyoruz ???
 
Sağlıkta Dönüşüm Programı Kamu Yararı Adına Önemli ve Uluslar arası Bir Örnektir.
 
Sağlık planlaması yapmanın zor olduğunu, dünya örneklerinin de çok olmadığını biliyoruz. Rejimlerin yeni kurulduğu zamanlar dışında, ülke sağlık politikalarında köklü değişimler yapmak zordur. Cumhuriyetin kurulmasından sonra sağlıkta kendi dönemlerinde çığır açan Behçet Uz ve Refik Saydam dönemleri vardır. Bu dönemlerden sonraki en önemli uygulama Sosyalizasyon kanunudur. Sosyalizasyon, ülkemizde 1960 ihtilali sonrası Anayasa’ya dayanılarak yapılmıştır. 1982 Anayasası ile de sağlık sisteminde köklü değişim olan GSS yazılmış ama yaklaşık 26 sene yani çeyrek asır uygulanmamıştır.
1982 Anayasası’na dayalı çıkan sağlık yasaları da Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hayata geçirilmektedir. Sağlık tarihimizde sağlık sisteminde köklü değişim yapmayı göze alarak icra eden Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ ve çalışma arkadaşlarına ülke vatandaşı olarak teşekkür borçluyuz. Bu ülke insanları Genel Sağlık Sigortası’na kavuşmuştur. Sağlık hizmeti alırken insan yerine konmaktadır. Hekim ve sağlık kurumunu seçebilmektedir. Artık bir Aile Hekimi vardır. Katkı payı sınırlaması halk için bir finansal korumadır.
 
Özel Sağlık Kurumları Kimin ???
 
Köklü değişimler zordur. Ortak paydayı oluşturan tarafların mutluluğu sağlanmadığı sürece işleyişte yaşanan sıkıntılar, içeriği çok güzel olan programlara gölge düşürmemelidir.
Sağlıkta Dönüşüm’ün odağında hasta ve amacında ise hizmetin niteliğinde artışlar yapılması var. Programın birinci maddesi; kapsayan, planlayan ve denetleyen Sağlık Bakanlığı tanımıdır. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı uygulama kararını veren otorite, bu karar ile birlikte ülkede yer alan kamu ve özel sağlık sunucuları için aynı uzaklıkta demektir. Diğer elementler olan sağlıkta tek çatı, akredite sağlık hizmeti, bilgi sistemleri kurulması, ulusal ilaç kurumu,  Aile Hekimliği ve GSS uygulamalarının maksimum faydaya erişmesinin yolu ise üretilen çıktının hangi uygulama da girdi olarak kullanılmasının doğru belirlenmesidir. Süreçte kullanılan girdi eksik gelirse üretilen ürünün kalitesi düşer.
 
Sağlığı Halk Finanse Eder, Kamu Sadece Fonları Yönetir.
 
Sağlık planlaması aynı zamanda aktüeryal dengeleri de içerir. Alınacak kararlar neticesi, hizmet nitelik olarak değil nicelik olarak büyüyebilir. Örneğin kamuda uygulanan performans uygulamasında başvuru arttı. Sağlıkta talebi hekim yaratır. Sağlık giderlerini arttırabilir. Tedavi basamağı ve kanıta dayalı tıp uygulamaları doğru algoritma ile belirlenmez ise kötü sonuçlu tedaviler artar. Beraberinde ilaç giderleri dünya ortalamalarının üstünde olur. Ve ödenen tüm maliyet kamunun yani bizim yani halkın cebinden çıkandır. Çünkü sağlığı halk finanse eder, kamu sadece fonları yönetir. Vatandaş ya prim öder, ya vergi öder ya da sağlık harcamalarını cebinden yapar. Doğru sağlık planlamasının sonuçlarını gelecek nesiller görür ve dünyadan göçtüğümüzde bıraktığımız en güzel eser olarak anılır. 
 
Mutsuz paydaşlar ile mutlu sistem olabilir mi ???
  • 2008’e girerken özel sağlık sunucuları SUT fiyatlarını % 20 artırımla alıyordu. Oda kaldırıldı. SUT işlem fiyatları da % 20 civarında azaltıldı. Dolayısıyla Özel sağlık sunucuları basit hesapla 2008 yılında % 40 civarında gelir olarak geriledi. Diğer uygulamalardan kaynaklı ciro düşmeleri bu oranın dışındadır. 
  • 10 YTL katkı payı uygulaması tüm sağlık kurumlarında eşit uygulanmadı. 2.basamakta yer alan özel sağlık kurumuna başvurularda 10 YTL alınırken, 3.basamak olan üniversite hastanelerinde 6 YTL, kamu hizmet hastanelerinde 3 YTL alınmaktadır. Özel sektörün ceza olarak algıladığı bu uygulama, özel sağlık kurumlarında da 4-5 YTL olarak uygulanmalıdır. Görüşmelerimize rağmen çözülememiştir. 
  • Hastadan alınan fark ücretinde % 30 sınırlamasının özel kurumları işlemez hale getirdiğini, sürdürülebilirliğin sağlanması için özel işletmelerin kuralsızlığa itilerek değil, alınacak fark oranının reel hale getirilmesi gerçeğinin hastalara ve vatandaşlarımıza sorumluluğumuz olduğu unutulmamalıdır. Fark uygulaması, özel sağlık kurumlarının batışı olmamalıdır. 
  • Sağlıkta Planlama uygulaması ile tıp dalı eklenmesi ve hekim alınamaması sıkıntılıdır. Konu ile ilgili yargı kararları da mevcuttur. Uygulama ne zaman olacaktır? 
  • Son 3 yılda özel sağlık kurumlarına başvuran kamu güvencesindeki hasta sayısı artış sonuçları analiz edilmelidir. Vatandaşın özel sektöre gitmesinin önü açıldığı için mi daha çok özel kurumlara gitmiştir yoksa hastalığının derinliği artıkça toplumda tedavi için özel hekime daha fazlamı güveniliyor? İstatistiklere baktığımızda orta ve büyük ölçekli ameliyatlarda özel sektör sayıları poliklinik ortalamalarından yüksektir. Bu bir hasta teveccühü ve hekim seçme hakkıdır. Başvuruyu önleyemiyorsak, özel kurumların yaşamasını zorlaştırarak mı çözeceğiz? 
  • Kamudan hekimlerin ayrılarak özel sağlık kurumlarına geçmesinde sebep olarak görülmekten rahatsızız. Hekimlerin özel sektöre kaymasının maddi olanaklardan kaynaklandığı bilinmekle beraber ülkemizde yıllardır hekimlerin coğrafi dağılımdaki eşitsizliği sürmektedir. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bu eşitsizlik en az düzeye indirilmiştir. Özel sağlık kurumlarının sisteme alınması ile doğu illerinin birçoğunda tıp merkezleri ve hastaneler açılarak hastaların özel sağlık hizmeti ile tanışması sağlanmıştır. En son olarak da Nusaybin’de 01.12.2008 de Özel Tıp Merkezi açılmıştır. 
Özel Sağlık İşletmeleri Önünü Görüyor mu ???
Bugün hizmet kalitesini artıran kamu sağlık kurumlarımız varsa, bunun bir sebebi de kendilerini kıyaslayacakları gelişmiş özel sağlık sunucularının sistemde olmasıdır. Özel sağlık işletmeleri mutsuzdur.
Dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun, sağlık sektöründe düzenleme yapılacaksa özel ve kamu sektörü beraber düşünülmelidir. Özel sağlık sunucularının olmadığı sağlık sistemleri de olabilir, bu bir ülkeyi yöneten otoritenin demokratik anlayışıdır.
Bizde mevcut olan sıkıntı,  özel kurumların önünü görememesidir !!!.
Bir özel sağlık işletmesi kaç liraya mal olmaktadır ???
Bir özel sağlık kurumu kaç kişiyi istihdam etmektedir ???
Kamu maliyesine yük olmadan milyon dolarlık tesisleri kuran, fabrika gibi bünyesinde üçyüz, beşyüz, bin kişiyi istihdam eden bir üretim argümanının gereksiz olduğunu hangi ekonomist söyler ???
 
Özel Sağlık İşletmeleri olarak önümüzü görmek ve geleceğimizi planlamak için;
  • 2008 yılında yaklaşık ilk 10 ayda kamu sağlık kurumları 2. basamakta yaklaşık 200 milyon hasta bakmakta iken, özel sağlık kurumları 80 milyona ulaştı. Bu rakamların hangi kayıtlardan alındığı önemlidir. Acaba Sağlık Bakanlığı kayıtlarındaki kamu hastanelerinde bakılan hasta sayısı ile kamu hastanelerinde işlem yapıldığı kesinleşen ve evrakları SGK’na teslim edilen hasta sayısı aynımıdır? Bu önemlidir. Kamu sağlık kurumları baktıkları tüm hastaların faturalarını tam olarak SGK’na teslim edemiyorlar. SGK kayıtlarında kamu sağlık kurumlarında bakılan hasta sayısının daha düşük olduğunu biliyoruz. Bu sayılar toplam popülâsyonu etkilemekte ve SGK kayıtlarında daha az kamuda işlem gören hasta varsa özel sağlık işletmelerine başvuru oranı daha yüksek çıkmaktadır. Dolayısıyla da artan sağlık giderlerinin nedeni olarak özel sektör görülmektedir. Oysa birim hasta maliyetlerinde özel sağlık kurumları daha ucuza kamuya hizmet üretmektedir. 
  • Hekimler için öncelik geçim koşullarıdır. Tam gün uygulaması başladığında da nitelikli hizmet üretebilen hekimler daha çok kazanacağı için özel sağlık kurumlarını seçecektir.  
  • 5510 sayılı kanun gereği kamu sağlık sunucularından global bütçe ile sağlık hizmeti alınması ile sağlık giderlerinin çok azalmayacağı hatırlanmalıdır.  
  • Kamu hastaneleri uygulamalarında, temizlik, yemek, güvenlik, karşılama elemanları, veri hazırlama elemanları, araç kiralama hizmeti, görüntüleme hizmet alımı, laboratuar hizmet alımı, ameliyathane tıbbi destek hizmet alımı, otelcilik hizmeti, acil müdahale ve bakım hizmeti vs olmak üzere maaşları genel bütçeden ödenen insan kaynakları hariç tüm gereksinimler ücret karşılığı özel sektörden karşılamaktadır. Ayrıca kamu hastanelerinin bağış kabul ettiği unutulmamalıdır. Kamu yararı amaç ise, kamu adına hizmet alan SGK daha kaliteli hizmeti daha ekonomik almayı hedeflemelidir.  
  • Paket mantığı ile hizmet üretmeye karşı değiliz ama BUT/SUT fiyatlarının enflasyon değişimleri oranında revize edilmesini arz ediyoruz. 2002 yılında 22 YTL olan kan sayım ücreti bugün 3 YTL dir. Giderlerin azaltılması bütünsel bir reforma bağlıdır. Gerçekçi teminat paketi, gerçekçi maliyet ilişkisi önemlidir.
Hiçbir düzeltme yapamasak ta malzemelerin ithal olduğu düşünülürse döviz kurlarında olan değişiklik oranlarında mevcut fiyatların revize edilmesi daha olumlu olacaktır.
 
  • Tıp ve Dal Merkezi açılırken uzman hekim bulunması zorunludur. Bu kurumlarda yapılan ameliyatlara sınır getirerek, buralarda bulunan mevcut uzman hekimler atıl hale gelmektedir. Tıp ve Dal Merkezleri ulaşılabilir merkezlerde kurulu olan, basit ve orta ameliyatları daha ekonomik üreten işletmelerdir. Fayda zarar maksimizasyonu ile sağlık kurumları sınıflanmalı ve kim ucuz üretiyorsa ondan hizmet alınmalıdır. Bugün özel hastanelerimiz neden hastane ile afiliye olmuş dal veya tıp merkezi açamamaktadır ??? Bunun kamu sağlık sistemindeki örneği kamu hastanelerinin açtıkları semt poliklinikleridir. 
  • SGK ile anlaşmalı özel sağlık kurumlarında hastaların istekleri doğrultusunda ücretli tedavi edilebilmesine olanak sağlanmalıdır. Her ne kadar bu konuda kısıtlayıcı düzenleme yok gibi görünse de, Genel Sağlık Sigortası sonrasında hasta tarafından SGK’na yapılacak başvurularda izlenecek yol net olarak tanımlanmalıdır. 
  • Acil hizmet paketleri yeniden değerlendirilmelidir. 21 YTL ile 30 YTL civarında bir bedelle acil hizmet sunulması sürdürülebilirlik açısından sıkıntılar doğurabilir. Acil hizmetler esnasında gözden kaçacak vakalar daha maliyetli şekilde karşımıza çıkabilir. 
  • Cerrahi birim ruhsatlı Tıp ve Dal Merkezlerinde uygulanan operasyon listeleri, kadrolu bulunan cerrahların etkin verimli olması için BUT/SUT da olan C,D,E grubu tüm müdahaleleri yapabilecek tarzda genişletilmelidir. Bu merkezlerin sağlıkta kartelleşmeyi önleyecek yegâne yapılardır. 
  • Bir hastanın muayene ve tetkikleri için paket mantıkla SGK bir poliklinik işlemi için ortalama özel hastaneye 27 YTL, Tıp Merkezine 23 YTL ödeme yapmaktadır. Hastadan da özel kuruma başvurduğu için 10 YTL katkı payı almaktadır. Katkı payı sonrası kamu tarafından ödenen rakam 17 YTL’ye düşmektedir. 27 YTL üzerinden özel sağlık kurumu istihdam ettiği personel için SSK primi, ayrıca Stopaj ve kurumlar vergisi ödemektedir. Bu ödentilerin muhasebe mevzuatlarına göre özel kuruma yansıması yaklaşık % 25-30 gibidir. Buna göre de SGK’dan tahsil ettiği 27 YTL üzerinden 8 YTL tekrar kamuya ödemektedir. Bu ödeme sonrasında kamunun bir hasta için özel kuruma ödediği poliklinik ücreti özel hastanede 9 YTL’ye, özel dal-tıp merkezinde 6YTL’ye düşmektedir. Ayrıca özel sağlık kurumları eleman istihdam etme yoluyla devletine katma değer yaratmaktadır. 
  • Özel sağlık kurumlarında yaklaşık 20 bini hekim olmak üzere, toplam 200 bin kişi çalışmaktadır. Özel sağlık kurumlarının kamu sağlık sigortasına tabi hastalara bakması ile sektör tamamıyla kayıt altına girmiştir. Çalışan bordrolu personel üzerinden değerlendirildiğinde yıl genelinde kurumlar vergisi ödemeleri hariç SSK primi ve stopaj olarak 1,8 milyar YTL (1,8 katrilyon TL ) değeri kamuya ödemektedir.  
  • Ülke genelinde özel sağlık kurumlarına ait 4 milyon m2 kapalı alan, kira bedelleri özel sağlık işleticileri tarafından ödenerek kamu sağlık hizmetine sunulmuştur. 
  • %30 fark ücreti sınırlamasının başarılı olabilmesi için tıp merkezlerinin stratejik konumu vardır. Gelişmiş ülkeler ayaktan tedaviye önem vermektedir. Çünkü hastaların %85’inin ayakta tedavi ile sorunları çözülebilmektedir.  Tıp ve Dal Merkezlerini sistem dışına itecek kararlar alınması özel sağlık sektöründe kartelleşmeyi getirecektir. Kartelleşmede hastalık insidenslerinin artışını getirir ki en iyi örnek diyaliz uygulamalarıdır.  
  • Devletimiz aynı tedaviye aynı fiyatı ödemelidir. Aynı tedaviye farklı bedel ödememelidir. Sağlık kurumlarının sınıflandırılması neticesi Devletimiz neden aynı hizmete daha fazla para vermek zorundadır? Güce göre değil, hakkaniyete göre karar verilmelidir. Verilen hizmetin tıbbi kalitesinde hekimin çalıştığı kurumun Dal Merkezi ya da Hastane olması o hekimin teşhis ve tedavisine etki eden uygulama olamaz.
  • Ameliyat olacak hastanın tanısı konmuştur. Ayakta Vaka Başı gelen bir hastanın tanısı konacaktır. Takdir edersiniz ki, teşhis esnasında eksik yapılacak tanı öncesi laboratuar/radyolojik inceleme işlemleri sonucunda daha maliyetli tedavi gideri oluşturacaktır. Günümüz teknolojisinde kanıta dayalı tıp gerçeği ve TCK baskısı da unutulmamalıdır. Daha da önemlisi geri dönüşü mümkün olmayan kaybedilen insan canıdır. Bu gerçeklerle ameliyat paketleri hizmet bedelleri ile Vaka Başı Başvuru hizmet bedelleri ve farkları ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Ayaktan Vaka Başı hizmet bedelleri bugünkü üzerinden % 100 artırılmalıdır. Hasar prim oranları gibi sigortacılık mantığı ile ücretlendirme yapılmalıdır. 
  • Sağlık sistemi kanıta dayalı tıp uygulamalarından uzaklaşmamalıdır. 
  • Sistemde yer alan özel sağlık kurumları niyet açısından da net analiz edilmeli ve suiistimallere sebebiyet veren kurumlar tespit yapılarak cezalandırılmalıdır.
 

Ömer Hayyam’ın dediği gibi “ Adalet evrenin ruhundadır”   sözünü ilke edindiğimiz nice yıllar dilerim.

Dr. Feza Şen
Sağlık Yönetim MBA
Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri
Sağlık İşletmecisi
0 532 2778827-- [email protected]
Sağlık Aktuel /   www.saglikaktuel.com
Sağlığın Ritmi Programı / www.linetvr.com
NOT: Görüşlerinizi ve iletişim bilgilerinizi mail atmanızı rica ederim.
Bu yazı toplam 3514 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim