2011 yılını geride bırakmaya başlarken, son yıllarda sağlık sektöründe yaşanan değişim ve gelişmeler ekseninde bir dönem değerlendirmesi yapmak istedik. Hükümet, tüm alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetimi sıkılaştırır ve topyekun bir “yeniden düzenleme” anlayışını sergilerken, muhalif çevreler bu yaygın düzenlemeler karşısında hangi konuya el atacağını kestirmekte zorlanır hale geldi. Sağlık alanında yürürlüğe giren son kararnamelerle hekimlerin hastanelerdeki karar alma mekanizmalarındaki rolünü bir kez daha tartışmakta yarar görünüyor. Bilindiği gibi “Sağlıkta Dönüşüm Programı” son yıllarda sağlık kamuoyunu oldukça meşgul eden konuların başında geliyor. Bu program çerçevesinde yapılan her uygulama kimi çevrelerce oldukça fazla eleştiriliyor, kimi çevrelerce de beğeni topluyor. Ama bilinen şu ki “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde yürürlüğe konan ve konacak her gelişme ve değişim hastaneleri, hekimleri ve sağlık politikalarını uygulayanları karşı karşıya getiriyor.
2011 yılını geride bırakmaya başlarken, son yıllarda sağlık sektöründe yaşanan değişim ve gelişmeler ekseninde bir dönem değerlendirmesi yapmak istedik. Hükümet, tüm alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetimi sıkılaştırır ve topyekun bir “yeniden düzenleme” anlayışını sergilerken, muhalif çevreler bu yaygın düzenlemeler karşısında hangi konuya el atacağını kestirmekte zorlanır hale geldi. Sağlık alanında yürürlüğe giren son kararnamelerle hekimlerin hastanelerdeki karar alma mekanizmalarındaki rolünü bir kez daha tartışmakta yarar görünüyor.
Bilindiği gibi “Sağlıkta Dönüşüm Programı” son yıllarda sağlık kamuoyunu oldukça meşgul eden konuların başında geliyor. Bu program çerçevesinde yapılan her uygulama kimi çevrelerce oldukça fazla eleştiriliyor, kimi çevrelerce de beğeni topluyor. Ama bilinen şu ki “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde yürürlüğe konan ve konacak her gelişme ve değişim hastaneleri, hekimleri ve sağlık politikalarını uygulayanları karşı karşıya getiriyor.
Sağlık Bakanlığı’nın 4 Kasım 2011 tarihinde basına ulaştırdığı ve büyük ölçüde dosya konumuzun kapsamını da içeren “Sağlık Bakanlığını Yeniden Yapılandırdık” başlıklı dönem değerlendirmesi niteliğindeki açıklama şöyle:
“Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı küresel gelişmeleri gözeten, ülkemizin sosyo-ekonomik gerçeklerine uygun, yapısal, planlı ve sürdürülebilir bir Türkiye modeli olarak hazırladık. Programı, bütün vatandaşların eşit haklara sahip kişiler olarak sağlık hizmetlerine hakkaniyet içinde erişmelerini amaç edinen ahlâki anlayış üzerine inşaa ettik. Vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran adımları cesaretle ve kararlılıkla attık. Bu kadar yaygın ve etkili bir dönüşüm programının uygulanması yapacaklarımızın da habercisi niteliğinde oldu. Yürütmekte olduğumuz ‘Dönüşüm Programı’nın bileşenlerinden biri Sağlık Bakanlığı’nın planlama, yönetme ve denetleme kapasitesini güçlendirmekti. Bu amaçla Bakanlık Teşkilatını yeniden yapılandırdık. Attığımız her adımda olduğu gibi bu yapılandırmada da insanı merkeze koyduk, vatandaşımızın ve sağlık sektörünün beklentilerini dikkate aldık. Bu çalışmada diğer ülke örneklerinin teorisini ve pratiğini inceledik. Yeniden yapılandırdığımız kurumların çağdaş normlarda verimli, etkili, saydam ve hesap verebilir olmalarını hedefledik.”
Bilindiği gibi hekimler sağlık hizmetlerinin temel yapı taşı. Gerektiğinde bir sağlık kuruluşu olmadan da asgari ölçülerde bile olsa bir hekim tek başına sağlık hizmeti verebiliyor. Ama eğer bir sağlık kuruluşunda hekim ve mesleğinde yetkin hekimler bulunmuyorsa sağlık kuruluşunda sağlıklı bir teşhis ve tedavi sürecinin yönetilmesi mümkün olamaz. Ayrıca o sağlık kuruluşunda hekimler gerek tıbbi gerekse bir takım idari süreçlerde karar almada pasif davranıyor ya da davranmak zorunda kalıyorlarsa bu da sağlıklı bir teşhis ve tedavi sürecini engelleyen etkenler arasında yer alabiliyor. Peki kamu sağlık kuruluşları ve özel hastanelerde karar alma mekanizmalarında yetkili olan ya da olması gereken yönetici hekimler hangi konularda yetkilidirler ya da yetkili olmalıdırlar? Uzun yıllar bir üniversite hastanesinde yöneticilik yapmış ve son birkaç yıldır Medicana International Ankara Hastanesi’nde Medikal Direktör olarak yöneticilik görevini sürdüren Prof. Dr. H. Barış Diren kamu ya da özel sektörde görevli bir hekim yöneticinin hangi konularda yetkili olduğunu şöyle aktarıyor:
“Hekim yöneticiler, hastane tıbbi kadrolarının seçimi ve yönetiminde, hastane tıbbi donanım ve sarf malzemelerinin seçimi ve alım süreçlerinin yönetiminde, hastanenin yapacağı kurumsal anlaşmalarda, kamu ve özel tüm tıbbi kurumlarla ilişkilerde, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde ve hastanede görevli tüm çalışanların özlük haklarının belirlenmesinde, terfi ve atamalarında yetkilidirler.”