Genel Sağlık Sigortası uygulanmalıdır Gelişim Tıp Laboratuvarları Genel Yönetmeni Doç. Dr. Paşa GÖKTAŞ’ın konuyla ilgili görüşleri şöyle:
Sağlık hizmetleri, doğası gereği mesleki bilgi ve yeterlilik yanında, etik değerlerin de en önde tutulması gereken hizmetlerdir. Tüm bunların yanında, iyi bir işletmecilik özelliği de gerektirir. Hekimlerin, ilk iki konuda yeterliliği tartışılmıyor. Daha çok, işletmecilik görevinde yeterli olamadıkları tartışılıyor. Bu nedenle, hekim dışı yöneticiler gündeme getiriliyor. Ancak bu yaklaşımlarda göz ardı edilen durum, sağlık hizmetlerinin öncelikle herhangi bir kar işletmesi olmadığı, önceliğin mesleki yeterlilik ve etik değerlere bağlılık olduğunun unutulmasıdır. Bu nedenle, sağlık hizmetlerinde yine en yararlı ve doğru yönetici tipinin hekimlerden çıkacağı görüşündeyim. İşletmeciliğe yatkın ve bu özelliklerini geliştiren hekimler, sağlık kuruluşlarının yöneticiliğini diğer meslek unsurlarından daha iyi yerine getirebilirler. Yapmaları gereken, bu iş için çeşitli meslek unsurlarından iyi bir ekip oluşturmak ve onları doğru biçimde yönetmektir. Diğer meslek unsurlarının birincil karar mercii olduğu yöneticiler, sağlık hizmetlerinin etik değerlerden sapmasına neden olabilirler. Kamu ve özel hastanelerde önemli konularda ve tıbbi süreçleri doğrudan ya da dolaylı etkileyen satın almalarda bazı kuruluşlarda hekimlere danışılmakta, bazılarında danışılmamaktadır. Birincil derecede sorumlu olarak, tabii ki bu tür alım kararlarında hekimlerle birlikte görüş oluşturmak ve şartnameleri onlarla birlikte yapmak, işin sonuçları yönünden gerekli ve yararlıdır. Kamu hastaneleri birliği yapılanması, sağlık kuruluşlarını kar- zarar kriterine göre yapılanmayı ve verimli işletmeciliği hedef alan işletmecilik modeli gibi görünüyor. Bu model, giderek etik değerlerden uzaklaşan bir yapıya dönüşebilme riski taşımaktadır. Bunun yanında, hekimlerin daha güvencesiz çalışacağı bir işletme modeli gibi görünmektedir. Son dönemde, üniversite hastanelerinin tıkanmaya mahkum edildiği sürecin sorumlusu, Sağlık Bakanlığı’nın ve bizzat Sayın Sağlık Bakanı’nın belirli görüş ve uygulamalardaki inat ve ısrarıdır. Üniversiteler, düz devlet hastaneleri değildirler. Eğitim veren, özellikli işlemleri yapan kurumlardır. Bu nedenle de, özellikli işlemleri konusunda serbest fiyat politikası uygulama hakkına sahip olmalıdırlar. Aynen daha önceleri olduğu gibi. Bir özellikli teste, bir özellikli ameliyata, bir özellikli girişime siz sıradan devlet hastanesi ile bir üniversite hastanesinde aynı fiyatı verirseniz, üniversiteler giderek düzleşir, devlet hastanelerine dönerler. Onları sıradanlaştırma yerine, özelliklerini daha da desteklemek, onların gelişmesini sağlayacaktır. Son dönemde yapılanlar ise, tam tersi yöndedir. Üniversiteler özelliklerini yitirmekteler. Bunun da nedeni, Sağlık Bakanlığı’nın başını çektiği ücretlendirme politikasıdır. Giderek ekonomik çıkmaza giriyorlar ve Sağlık Bakanlığı’na teslim oluyorlar. Bu, Türkiye için oldukça sakıncalı bir gidiştir. Üniversitelerin gelişim süreçleri durma noktasına gelmektedir. Performans sistemiyle ilgili pek çok olumsuz örnek, defalarca bildirilmiştir. Gerçekte, performans sisteminden öncesinde ve sonrasında hizmetin niteliğinde büyük farklar yoktur. Bu sistemle, yalnızca kağıt üzerinde verilerde farklılaşmalar vardır. Puan getiren işlemler kağıt üzerinde artmıştır. Puan getirmeyen işlemler ise olabildiğince yapılmamaya çalışılmaktadır. Doğal olarak, hastalar yönünden gerekli olan kararlar ve işlemler, puan ve performans baskısı altına girmiştir ki, bu son derecede tehlikelidir.Bu nedenle, sistem bu haliyle amacından çok uzaklaşmış ve hasta aleyhine bir sisteme dönüşmüştür. Hekimler arasında da, yapay ve haksız farklılıklar oluşturmuştur. Bu nedenle kaldırılmalıdır. Öncelikle Genel Sağlık Sigortası (GSS) tam olarak uygulanmalıdır. Her vatandaş, istediği hekimi ve sağlık kuruluşlarını seçebilmelidir. Yalnızca hastane ve tıp merkezleri değil, standarda uyan tüm sağlık kuruluşlarıyla sözleşme yapılmalıdır. Muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlar dahil olmak üzere. Fark, %30 - %70 ile sınırlandırılamaz. Kamu hastaneleri fark almamalıdır. Ancak özel kuruluşlar için, isterlerse fark almak serbest olmalıdır. Çünkü, başka şekilde maliyetlerini karşılayamazlar. Gerçekte, kamu ve özel arasındaki fark maliyeti, en az %120 - %160 arasındadır. Bunun altında bir farkla, özel işletmelerin ayakta kalmaları mümkün değildir. Şu anda uygulanan %30 - %70 fark zorunluluğu, özel hastaneleri illegal fark alan kuruluşlara çevirmiştir. Çünkü özel hastaneler, %30 - %70 farkla ayakta kalamadıkları için, tüm riskleri göz alarak bu oranların üzerinde fark almakta ve yasa dışı konuma düşmektedirler. Bunun sorumluları, yanlış hesapları yasa haline getirenlerdir. Sağlık Bakanlığı, hekimleri tek tip üniforma giyen askerlerden ibaret görmemelidir. Hekimlerle kavga yerine, uzlaşmalıdır. Hekimler, isterlerse mesaiden sonra da çalışabilmelidirler. Bu nedenle, muayenehane açabilme hakları olmalıdır. Bunun, sağlık hizmeti üretimine katkısı olacaktır. Bu katkı engellenmemelidir. Mevcut halde, kaçak çalışmaya zemin hazırlanmaktadır. Hastanelerdeki performans sistemi hem adaletsizdir, hem de amacından sapmış ve hasta aleyhine dönmüştür. Bu nedenle kaldırılmalıdır. Tüm bunların olabilmesi için, Sağlık Bakanlığı’nda ciddi bir zihniyet, gerekirse kadro değişikliği gereklidir. Hekimlerle daha barışık ve uzlaşmacı bir yönetimin gerekliliği duyulmaktadır. Çünkü, hekimlerle barışık olmayan bir sistemin sağlıklı yürümesi ve kalıcı olabilmesi oldukça zordur.