Yukarıdaki görüşlerle hekim ve hastane açısından çizilen olumsuz tabloya göre ülkemizdeki sağlık sisteminin daha iyi işlemesi yönünde somut çözüm önerilerine de değinmekte yarar var. Çözüm önerilerine “performans sistemi” değerlendirmesi ekseninde sunan Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Ekonomisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Yıldırım Kaptanoğlu Performans Uygulamasında, performans sistemi ile genel sağlık sigortasını şöyle ilişkilendiriyor: “Sağlık personeline dağıtılacak toplam yüzde 50’lik döner sermaye miktarı hastanenin kalite katsayısı ile çarpılması sonucu bulunan rakam ile çarpıldıktan sonra (sağlık kurumunun kalite çarpanı 1 değil ise) azalarak dağıtılmaktadır. Burada arzu edilen hekimin işini yapması ve bunun sonucunda ise yapılan işlemlerin puanlandırılarak hekimin ücretlendirilmesidir. Genel Sağlık Sigortası yasasının yürürlüğe girmesi ile sağlık hizmetlerinde finansman sorunu büyük oranda azalacaktır.”
Doç. Dr. Yıldırım önerilerini de şöyle dile getiriyor:
“Ayrıca eğitilerek desteklenen ve ciddi olarak denetlenen güçlü birinci basamak yapılanması ile ancak hastanelerin mali yükleri azaltılabilecektir. Sağlık kurumlarının tümünde ister 1. ister 2. ve 3. olsun kronik hasta takibi, bakımı ve eğitimine daha yüksek puan verildiğinde sağlık personeli çıktı odaklı çalışmaya başlayacaklardır. Özellikle kronik hastaların takibinde diyabet, hipertansiyon vb. hastaların bir yıllık yaşam kalitesi puanları da muhakkak izlenmelidir. Eğer ‘Qaly’ adı verilen 1 yıllık yaşam kalitesi performans kriterlerine konmazsa bu hastalar çok zarar göreceği için hastalık ve hasta maliyetleri en kısa sürede artacaktır. Örneğin diyabet hastasını eğiten hemşire ayda sadece 3 puan, takip eden hekim ise herhangi bir ek ücret almamaktadır. Fakat iyi takip edilemeyen ve yönetilemeyen diyabet hastası ise diyaliz ve benzeri daha ağır hastalık tablolarına adaydır. Özellikle bölgesinde sorumlu olduğu hastaların sigara içme oranlarını düşüren ve uzun yıllar boyunca bölgesinde KOAH azaltan birinci ve ikinci basamak hekim ve sağlık personeli düzenli olarak performans almaları teşvik edildiğinde daha dikkatli davranacaklardır. Bu yapılan sağlık hizmetleri ise bilgisayar otomasyon sistemleri ile denetlenebilir. Eğer yaşam tarzından kaynaklanan hastalıklar o bölgede çok yoğun ise hastalar ve yakınları yoğun eğitim ve takip programlarına alınmalı ve sağlıklı yaşamaları özendirilmelidir.”
Bir dönem uygulamaya konması yönünde ciddi adımlar atılan ve sonrasında gündemde arka planlarda kalan GSS de Doç. Dr. Paşa Göktaş’ın gündeminde yer alıyor. Doç. Dr. Ayşegül Yıldırım’ın GSS’nin yürürlüğe girmesi ile sağlık finansmanı sorununda azalma yaşanacağı yönünde çözüm önerisine paralel olarak Doç. Dr. Paşa Göktaş da “GSS tam olarak uygulanmalıdır” diyor ve bağlantılı önerilerine şöyle devam ediyor:
“Her vatandaş, istediği hekimi ve sağlık kuruluşlarını seçebilmelidir. Yalnızca hastane ve tıp merkezleri değil, standarda uyan tüm sağlık kuruluşlarıyla sözleşme yapılmalıdır. Muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlar dahil olmak üzere. Fark, yüzde 30-yüzde 70 ile sınırlandırılamaz. Kamu hastaneleri fark almamalıdır. Ancak özel kuruluşlar için, isterlerse fark almak serbest olmalıdır. Çünkü başka şekilde maliyetlerini karşılayamazlar. Gerçekte, kamu ve özel arasındaki fark maliyeti, en az yüzde 120- yüzde 160 arasındadır. Bunun altında bir farkla, özel işletmelerin ayakta kalmaları mümkün değildir. ?u anda uygulanan yüzde 30-yüzde 70 fark zorunluluğu, özel hastaneleri illegal fark alan kuruluşlara çevirmiştir. Çünkü özel hastaneler, yüzde 30-yüzde 70 farkla ayakta kalamadıkları için, tüm riskleri göz alarak bu oranların üzerinde fark almakta ve yasa dışı konuma düşmektedirler. Bunun sorumluları, yanlış hesapları yasa haline getirenlerdir. Sağlık Bakanlığı, hekimleri tek tip üniforma giyen askerlerden ibaret görmemelidir. Hekimlerle kavga yerine, uzlaşmalıdır. Hekimler, isterlerse mesaiden sonra da çalışabilmelidirler. Bu nedenle, muayenehane açabilme hakları olmalıdır. Bunun, sağlık hizmeti üretimine katkısı olacaktır. Bu katkı engellenmemelidir. Mevcut halde, kaçak çalışmaya zemin hazırlanmaktadır. Hastanelerdeki performans sistemi hem adaletsizdir, hem de amacından sapmış ve hasta aleyhine dönmüştür. Bu nedenle kaldırılmalıdır.”
30 yıllık mesleki tecrübe, gözlemleri ve yaşadıkları çerçevesinde çözüm önerilerini sunan Prof. Dr. Barış Diren ise “hükümetlerin yatırım planlamasını gerçekçi ve somut verilere dayandırarak yapması ve denetleyici olarak etkin rol üstlenmesi” gerektiğine dikkat çekerek şu önerilerde bulunuyor:
“Sağlıkta insan gücü eğitimine önem verilmeli ve mutlaka standartları belirlenmelidir. Farklı düzeylerde eğitim alarak aynı ünvan ile hizmet veren personel olamaz. Çağdaş bilimsel uygulamaların dışına çıkan ve uzmanlık gerektirdiği halde ihtiyaçtan hareketle yetkisiz kişilere kısa süreli sözüm ona eğitimler ile sertifika verilerek yaptırılan sağlık hizmeti uygulamalarına derhal son verilmelidir. Hizmet sunumunda performans kriterleri asgari görev standartlarının belirlenmesi ile sağlanmalı, halkın sağlığı verilecek hizmetin niceliği ile kazanılacak ücrete tabi kılınmamalıdır. Sağlık hizmeti sunumunun olmazsa olmazı hekimdir. Hekimlerin, verdikleri hizmetin özelliğine uygun olarak her açıdan mesleki saygınlıkları oluşturulmalı, çağdaş standartlarda hizmet sunacakları ortam ve koşullar sağlanmalıdır.”