Fevzi ÇAKIR
Yargıtay, işyerinde uygulanan mobbing konusunda önemli kriterler belirledi. Bir bankada yapılan performans anketi sonrası şube müdürünce ağır sözlerle eleştirilen ve istifa iması yapılan kadın memura hastane tarafından "anksiyete bozukluğu" (kaygı hastalığı) teşhisi konuldu. Banka, iş sözleşmesindeki sağlık hükümleri uyarınca kadın memurun işine son verdi. Kadın memur, işe iade davası açtı. Ancak yerel mahkeme davayı reddetti. Mahkemenin ret kararında, davacı kadının davalı işyerinde sürekli ve sistematik bir biçimde kötü muameleye ve mobbinge maruz kaldığına dair 'şüpheden uzak' bir tespit bulunmadığına yer verildi.
"İŞE İADE EDİLMELİ"
Yargıtay bu kararı bozarak, "Davacının hastalanmakta ve rapor kullanmakta kusuru yok. Davacı kadın çalışanın işe iadesine karar verilmeli" dedi. Yargıtay kararında mobbing konusunda önemli tespitlere de yer verildi. İşte o tespitler:
* Mobbingin varlığı için şüpheden uzak kesin delil aranmaz.
* Davacı çalışanın kendisine işyerinde mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguları ileri sürmesi yeterlidir. Yüzde 100'lük bir ispat aranmaz.
* Şüpheden uzak delil arama ceza yargılamasında olur. Özel hukuk ve iş hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispat yeterlidir.
*Taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi halinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerekir. Mobbing gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispat aranmaz.