Son dönemde büyük gelişmelere sahne olan yapay zekâ teknolojisinin en önemli kullanım alanlarından biri de tıp dünyası. Yapay zekânın kalp ameliyatlarında işlem riskini azalttığını belirten Medicana Sağlık Grubu Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, "Kalp cerrahisi pratiğinde yapay zekâ, hastalıkların teşhisinde sağladığı kolaylık ve çabukluğun yanı sıra ameliyat risklerinin önceden belirlenmesini ve tedavi biçimleri arasından en uygun olanı seçmemizi sağlar" dedi.
Yapay zekâ; bilgi işlemcilerin veri toplama ve kaydetme özelliklerine ek olarak insan beyni gibi öğrenebilme ve bilgi akışı sırasında bağlantı kurabilme yeteneğini kazanmasını sağlayan bir teknolojidir. Yapay zekânın kalp cerrahisine önemli katkılar sağladığını belirten Medicana Bahçelievler Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, şu bilgileri verdi:
"Kalp cerrahisi pratiğinde yapay zekâ, hastalıkların teşhisinde sağladığı kolaylık ve çabukluğun yanı sıra hastaların ameliyat risklerinin önceden belirlenmesini ve tedavi biçimleri arasından en uygun olanı seçmemizi sağlar. Örneğin, iskemik kalp hastalığı olarak bilinen kalp damar hastalığının tanısında koroner anjiyografi yapılır. Koroner anjiyografi sonrası uygun tedavinin seçilmesi bazen kolay olmaz. "Stent mi yoksa cerrahi tedavi mi?" sorusunu yapay zekâ ile cevaplamak, hastaların objektif bir şekilde değerlendirilmesine imkân verip işlem riskini azaltarak, uzun dönemde en iyi sonuçları verecek tedavinin seçilmesine imkan sağlar."
"Robotik cerrahide dokunma duyusunun gelişmesi sağlanabilir"
Prof. Dr. Arbatlı, yapay zekânın henüz çok yaygın olmasa da hibrit tedaviyi yani küçük kesi ile koroner bypass ve ulaşılması güç olan koroner damarlara stent uygulaması, yani iki tedavi metodunun aynı anda kullanılması yöntemini daha da yaygınlaştırabileceğini belirterek şunları söyledi:
"Bu tedavi yöntemindeki amaç; en az riskli ve en uzun süre damar açık kalma oranını sağlamaktır. Robot yardımıyla yapılan cerrahi girişimler küçük kesi, minimal travma ve en az kan kaybı ile ameliyatların gerçekleşmesine imkân tanımaktadır. Ancak robotik cerrahideki en zayıf nokta, dokunma duyusunun olmamasıdır. Robotun uygulayacağı kuvveti ölçme şansımız henüz yoktur. Dokuya uygulayacağı kuvveti ancak görsel olarak tahmin edebilir. Kısa zaman içinde yapay zekâ sayesinde robotik kollarda bu hissi tanımlayabilecek ve dokudaki direnci ölçebilecek özelliklerin gelişmesi beklenmektedir. Bu teknolojik gelişimin kalp cerrahisine uyarlanabilmesi ve kullanılabilmesinin yanı sıra yazılım ve donanım üretebilme bakımından da ilerlemeler kaydedilmesi büyük önem taşıyor. Bu bakımdan genç Türk doktorlarına, bilgisayar yazılımcı ve mühendislerine gelecekte büyük görevler düşüyor."