Batı toplumunun belirgin özelliklerinden biri haline gelen yalnızlığın insan sağlığı için hareketsizlik ve şişmanlıktan daha tehlikeli, en az sigara kadar zararlı olduğu tespit edildi. Buna göre iyi bir akraba ve dost çevresi olan insanın hayatta kalma şansı yüzde 50 daha fazla. Almanya'da çocukların beşte biri baba veya annesiz büyüyor.
Yapılan bir araştırma, boşanmaların tavan yaptığı Batı toplumunun en büyük sorunlarından birine dönüşen yalnızlığın en az sigara kadar sağlığa zararlı olduğunu ortaya koydu. 300 bin insan üzerinde yapılmış toplam 84 araştırmayı analiz eden uzmanlar uyardı: Yalnızlık, hareketsizlik ve şişmanlıktan daha tehlikeli, en az sigara kadar riskli. Bilim adamları araştırmayla, sosyal bağ ve ilişkilerin insan için ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha tespit etti. Günümüzde insanların daha uzun yaşamak için beslenmeden spora kadar birçok açıdan çaba harcadığını hatırlatan bilim adamları, uzun bir yaşam için bunları yapmanın ve sigara içmekten sakınmanın yeterli olmadığını kaydediyor. Araştırmaların analizini Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Utah kentinde bulunan Brigham Young Üniversitesi'ndeki bilim adamları yaptı. Analize göre, iyi bir dost, arkadaş ve tanıdık çevresi olan insanların hayatta kalma şansı yüzde 50 daha fazla. Araştırmada yaş ortalamaları 64 olan 300 bin insanın durumu 7,5 yıl boyunca izlenerek, sahip oldukları sosyal çevreye göre karşılaştırıldı. Uzmanlar, dost, akraba ve sosyal çevre sahibi olmamanın insan üzerindeki olumsuz etkisinin sigaranın olumsuz etkisine denk olduğunu tespit etti. Bu etki, yine sağlığa zararlı olan hareketsizlik ve obeziteden çok daha fazla.
ALMANYA'DA BEŞ AİLEDEN BİRİ BABA VEYA ANNESİZ
Aile kurumunun sürekli yıprandığı Batı toplumunda insanların yalnızlaşması gün geçtikçe artıyor. Doğum oranlarında Avrupa sonuncusu olan Almanya'da tek başına çocuk yetiştiren anne veya baba sayısının 90'lı yıllardan sonra hızla arttığı, artık her beş aileden birinin ya babasız veya annesiz olduğu bildirildi. Bu durumun, başta çocuklar olmak üzere aile bireyleri üzerindeki sosyal ve psikolojik etkilerinin yanı sıra ekonomiye de büyük zarar verdiği belirtiliyor. Rakamlara göre, Almanya'da yalnız başına çocuk büyüten annelerin yüzde 30'u devletin verdiği sosyal yardımla geçiniyor. Almanya Federal İstatistik Dairesi'nin "Mikrozensus 2009" raporu kapsamında verdiği bilgilere göre, 2009 yılında Almanya'da küçük çocuk sahibi olan ailelerin yüzde 19'u, babasız veya annesiz bir aileden oluşuyor. Yani Almanya'da, aile ortamında büyüyen küçük çocukların beşte biri yetim veya öksüz büyüyor. 1996'da bu rakam toplam ailelerin yüzde 14'ü, yani yedide birine tekabül ediyordu. 1996'da 1,3 milyon olan tek başına çocuk büyüten anne veya baba sayısı 2009'da 1,6 milyona ulaştı. Diğer yandan ülkede reşit olmayan çocuk sahibi aile sayısı da hızla azalıyor. 2006'da 9,4 milyon olan çocuk sahibi aile sayısı 2009'da 8,2 milyona düştü.
Bilim adamları sosyal yaralar bir yana, tek başına çocuk büyüten ailelerin diğer ailelere göre daha fazla yoksulluk riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor. 2009 yılı rakamlarına göre Almanya'da yalnız başına çocuk büyüten annelerin yüzde 31'i aylık 1.100 Euro'nun altında bir gelirle çocuklarını geçindirmeye çalışıyor. Bunların neredeyse tamamı bu geliri, devletin karşılıksız olarak verdiği Hartz IV sosyal yardımı ile temin ediyor. Bu durumda olan annelerin çoğu üç yaşından küçük çocuk sahibi. Tek başına çocuk büyütenlerin yüzde 62'si ise aylık 1.100 ile 2.600 Euro arasında bir gelire sahip.
ABD'deki araştırmaya katkı sunan Kanadalı bilim adamları, insanın yalnızlığının öncelikle negatif psikolojik etkileri olduğunun altını çiziyor. Kanadalı araştırmacılar, kendini yalnız hisseden bir insanın daha hızlı donmaya başladığını, bir odanın sıcaklığını diğerlerinden daha soğuk hissettiğini tespit etti. Chicago Üniversitesi bilim adamları ise kendini yalnız hissetmenin bir hastalık virüsü gibi olduğunu vurguluyor. Araştırmacılar yalnızlığın ayrıca kalp hastalıkları, savunma sisteminde zayıflık, uyku problemleri, uyuşturucu bağımlılığı gibi birçok rahatsızlığa yol açabildiğini vurguluyor.