• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Ankara 2 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Bursa 5 °C
  • Antalya 11 °C
  • İzmir 9 °C

Veremin Türkiye'deki görülme oranı azaldı

Veremin Türkiye'deki görülme oranı azaldı
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Babalık, "Son 10 yıldır ülke genelinde verimin görülme insidansı azalma eğilimindedir." dedi.


Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aylin Babalık, Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında "ince hastalık", tıp dilinde "tüberküloz" denilen hastalığı, "bakterilerin ince uzun çomak biçimindeki türü olan basille meydana gelen ciddi bir sağlık sorunu" şeklinde tanımladı.

Tedavisi mümkün olan ancak yarım bırakılması ya da ilaçların uygun şekilde kullanılmaması durumunda ilaca dirençli hale gelen tüberkülozun, ölüme yol açabileceğini vurgulayan Babalık, şöyle devam etti:

"Tüberküloz, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Dünya nüfusunun üçte biri verem basilini vücuduna almıştır. Tüberküloz basilini vücuduna alan kişilerin yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde verem hastası olma ihtimali vardır. Dünya nüfusunun üçte biri verem basilini vücuduna almıştır. Sağlık Bakanlığının 2016 raporlarına göre, 2015'te ülkemizde toplam olgu sayısı 12 bin 772'dir. Son 10 yıldır ülke genelinde hastalığın görülme insidansı azalma eğilimindedir."

"İki haftadan uzun süren öksürük gibi yakınmaları olanlar sağlık merkezine başvurmalı"

Doç. Dr. Babalık, tüberküloz mikrobunun güneş görmeyen ve iyi havalanmayan ortamlarda saatlerce havada kalabileceğine dikkati çekerek, "Hastalık, hastaların aksırma, öksürme ve hapşırmaları sırasında etrafa yayılan tüberküloz mikroplarının sağlıklı kişiler tarafından solunmasıyla bulaşır. Tüberküloz hastalığına yakalanma olasılığı, tedavi görmeyen tüberküloz hastasıyla birlikte aynı evde yaşayan kişilerde ve kalabalık, havalanması iyi olmayan ortamlarda artar." değerlendirmesinde bulundu.

Bulasma açısından en riskli kisilerin hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadasları olduğunu belirten Babalık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Uygun ve düzenli tedaviye başlandıktan 2-3 gün sonra basil sayısı hızla azalır ve 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Bu nedenle hastalara hızlı tanı koyup tedaviye başlamak toplumu hastalıktan korumanın en etkili yoludur. Özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kisilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları hem kendisi, hem de toplum sağlığı açısından çok önemlidir. Yoksulluk, kötü beslenme, HIV/AIDS hastalığı, şeker hastalığı, vücut direncini azaltan hastalıklar, sigara içmek, ilaç ve alkol bağımlılığı hastalık riskini artırır."

Babalık, en sık görülen şikayetleri, "2-3 haftadan uzun süren öksürük, balgam çıkarma, kanlı balgam, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı" şeklinde sıraladı.

 

Hatice ŞENSES
AA

Bu haber toplam 2615 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim