Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Pediatri Bölüm Başkanı Uzm. Dr. Nevin Aykol: - "Küresel salgının çocuk ve ergenler üzerinde bıraktığı etkilerin göz ardı edilmemesi ve mutlaka uzmanlardan destek alınması gerekiyor" - Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yonca Aydın Akova: - "Dijital ekranların çocukların yaşamının ve eğitiminin önemli bir parçasını oluşturduğu için kullanımından kaçınmak çok mümkün değil. Bu nedenle doğru kullanım ve düzenli göz muayenelerine özen gösterilmesi gerekiyor" - Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Dr. Berna Yayla Özker: - "Duymakta güçlük çeken çocuk, derslerine karşı ilgisiz kalabiliyor. Bundan dolayı okula başlamadan önce ve okul döneminde kulak burun boğaz muayenesi büyük önem taşıyor"
Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu açıklamasına göre, salgın nedeniyle 1,5 yıla yakın evde izole bir hayat süren öğrenciler, ders zilinin çalması ile okullarına ve arkadaşlarına kavuşmanın heyecanını yaşıyor. Okula ilk kez başlayan çocuklar ise dış dünyayı tanıyacakları önemli bir yolculuğa adım atıyor.
Bu yolculukta, küresel salgının çocuk ve ergenler üzerinde bıraktığı etkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Bayındır Sağlık Grubu uzmanları, velilerin gözünden kaçabilen hastalıkların önlenmesi ve çocukların daha başarılı bir eğitim hayatı yaşayabilmesi için bazı sağlık kontrollerinin önemine de değindi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Pediatri Bölüm Başkanı Uzm. Dr. Nevin Aykol, küresel salgının çocuk ve ergenler üzerinde bıraktığı etkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, mutlaka uzmanlardan destek alınması gerektiğini ifade etti.
Yaşanan sorunları 3 başlıkta ele alan Aykol, ilk sorunun çocuğun gelişime etkisi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Her yaştaki çocuk ve ergenin bilişsel, soyal, ruhsal, fiziksel gelişimi için ev dışı ikili ve/veya grupsal ilişkilere ihtiyacı vardır. Bilişsel gelişimi defter kitap, öğretmen yolu ile anlatımın dışında çocuğun etrafından aldığı uyarılarla gördüklerini, dokunduklarını, deneyimledikleriyle de oluşur. Örneğin, doğadaki bir hayvana, bitkiye dokunarak, onunla ilgili soruyu birilerine sorarak öğrenir. Sıcağı, yağmuru, karı, buzu görüp dokunarak deneyimler, onlar hakkında sorular sorarak bilgilenir. Pandemide 1,5 yıla yakın bir dönem evde kalan 18 yaş altı çocuk ve ergenler bunlardan mahrum kaldılar. Fiziksel olarak çocuğun büyüyüp gelişmesi sadece beslenmesi değil koşup zıplamasına, ağaca tırmanmasına, yüksekten atlamasına da bağlıdır. Çocuklar aylarca evde kalarak hatta ekran karşısında oturarak, sağlıklı gelişmesinin aksaması dışında kilo alma sorunuyla karşılaştılar.
Ruhsal ve sosyal gelişim ise en çok etkilenen alan oldu. Çocuklar küçük yaşlarda hayatı önce evde anne-babalarının aracılığıyla, daha sonra da yaşıtları ve diğer çocuklarla kazandığı ilişkiler aracılığıyla öğrenir. İkili ve grup etkinlikleri ve oyunları ile dış dünyayı tanırken kendi benliğini tanımayı ve pekiştirmeyi öğrenir. Özellikle ergenlik döneminde yaşıtlarıyla bir arada olmak kimlik kazanım sürecinin olmazsa olmazıdır. Ergen, kendini arkadaşının ona bakışında, tutum ve tavrında bulur. Onun içindir ki bu dönemde arkadaş ilişkileri, anne-baba ile olan ilişkilerden daha çok önem kazanır. Spor, sanat etkinliklerinde yine bu dönemdeki kimlik oluşumunda etkilidir. İşte 1,5 sene gibi bir süre evde kalmaları bu sürece sekte vurdu. Evdeki bilgisayar, akıllı telefon, sosyal medya araç gereçleri ile ikili ilişkilere kısmen girdikleri varsayılabilir ancak bu defa bunların komplikasyonu olan ekran, dijital oyun alışkanlıkları hatta bağımlılığı sorunu ile karşı karşıya kalındı."
"Dijital ekranlara sürekli bakmak, çocuklarda birtakım göz problemlerine neden oluyor"
Uzm. Dr. Aykol, salgının sürecinin başarıya etkisi ile ilgili olarak, uzaktan eğitimin etkilerine bakıldığında ve klinik örneklerden de yola çıkarak öğrenme pratiğinin yetersiz kaldığının söyleyebileceğini kaydetti. En başta dikkat ve konsantrasyon sorunlarının arttığını, öğrenme, bilgi edinme, başarma motivasyonunun azaldığını hem çocuğun kendi bildirimi hem de ailenin gözlemlerine dayanarak söyleyebileceğini ifade eden Akyol, ayrıca özellikle ergenlerin, lise eğitiminde olanların gelecekleriyle umut ve beklentilerinin zedelendiğine de sıklıkla tanık olduklarını bildirdi.
Akyol, salgın sürecinin ruhsal sağlığına etkisi ile ilgili olarak da şu değerlendirmeleri yaptı:
"Sıklıkla evde kalınması ve az kişi ile ilişki kısıtlanması çocukları depresif, kaygılı, hırçın ya da çekingen olmaya, özgüven yitimine bağlı başarı düşüklüğüne ittiği görülüyor. Aile içi iletişim ve ilişkilerde de bazı olumsuzlukların örneğin ebeveyn-çocuk/ergen inatlaşmaları, aşırı müdahaleler ya da ihmallerin yaşandığı gözlendi. Özellikle ergenlik döneminde bu müdahaleler kaygı ve davranış bozukluklarını tetikleyebiliyor. Yine sportif aktivitelerin örneğin takım oyunlarının durması okul çağı ve ergenlik dönemindekileri olumsuz etkiledi. Tüm bunlar sağlıklı gelişimin yanı sıra sosyalleşmeyi, sosyalleşirken çocukların hayatı öğrenmesini, ergenlerin kimlik kazanım ve dürtü kontrolü süreçlerini aksattı. Yaşadığımız pandemi dönemi çocuklarımızın gelişmelerini, ruh sağlığını beden sağlığı kadar hatta daha çok tehdit etti."
Pandeminin ruhsal etkilerinin yanı sıra fiziksel etkilerini de göz ardı etmemek önem taşıyor. Kullanımı ve yaygınlığı hızla artan dijital ekranlara sürekli bakmak, çocuklarda birtakım göz problemlerine neden oluyor.
Çocukların uzun süre dijital ekranlara bakarak vakit geçirmeleri, zararlı mavi ekran ışığına maruz kalmalarının yanı sıra, gözlerde miyopi ve astigmatizma gibi kırma kusurlarının artışını da tetikliyor.
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yonca Aydın Akova da gözlerde yorgunluk, az göz kırpma veya aşırı göz kırpma, gözü ovalama, gözde batma, yanma, kızarıklık, kuruluk hissi, odaklanma zorluğu, ışığa karşı duyarlılık ve baş ağrısı gibi şikayetlerin de ortaya çıkabildiğini belirterek, bu rahatsızlıkların çocukların görmelerini, sosyal ve zihinsel gelişmelerini olumsuz etkilediğini kaydetti.
- "Duymakta güçlük çeken çocuk, derslerine karşı ilgisiz kalabiliyor"
Basit önlemlerle çocuklarda meydana gelebilecek göz sorunlarının önüne geçebilmenin mümkün olduğunu aktaran Akova, şu değerlendirmede bulundu:
"Önlemlerin ilk sırasında, ekran başından sık sık ayrılmak geliyor. Göz yüzeyini korumak amacıyla sık göz kırpmak oldukça önemli. Çocuklar her 20 dakikada bir uzağa bakarak gözlerini en az 20 saniye dinlendirmeli. Bu kurala uymak miyopi gelişme riskini de azaltır. Dijital ekranların çocukların yaşamının ve eğitiminin önemli bir parçasını oluşturduğu için kullanımından kaçınmak çok mümkün değil. Bu nedenle doğru kullanım ve düzenli göz muayenelerine özen gösterilmesi gerekiyor. Gözde aşırı yorgunluğu azaltmak için okul öncesi çocukların dijital ekran karşısında geçirdikleri süre, 3-4 yaş aralığında günde en fazla 45 dakikayla sınırlanmalı ve bu sürenin 15 dakikalık aralıklarla olmasına dikkat edilmelidir.
Dört yaşın üstündeki çocuklarda bu süre 2 saati geçmemelidir. Ekranlarla çocukların arasında en az 30-35 cm olmalı ve ekranın göze göre konumu biraz daha aşağıda olmalıdır. Gözlük kullanan çocuklarda ise gözlük camlarının mavi filtreli camlarla değiştirilmesi veya antirefle kapmalı camların kullanılması mavi ışıktan koruyarak yansıma ve kamaşmayı önler. Göz kuruluğu ve alerji oluşmuşsa yapay gözyaşı damlalarının kullanımı gözleri rahatlatır."
Göz sağlığı kadar, kulak sağlığı da eğitim hayatında önem taşıyor. Evde izole bir ortamda korunan çocuklar, okul ile birlikte sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonlarına açık hale geliyor. En sık karşılaşılan üst solunum yolu hastalıkları nezle, grip, sinüzit, boğaz-bademcik enfeksiyonu ve orta kulak enfeksiyonu olarak ortaya çıkıyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Dr. Berna Yayla Özker ise üst solunum enfeksiyonlarının sık yaşanmasının okul devamlılığında aksamaya neden olabileceğini belirterek, "Enfeksiyon hastalıklarının tetiklediği geniz eti ve bademcik boyutlarındaki artış burun tıkanıklığı, horlama, apne, orta kulak enfeksiyonu gibi şikayetleri ortaya çıkarıyor. Uyku kalitesinin düşmesi konsantrasyon bozukluğuna neden olarak, okul başarısını düşürüyor. Orta kulak enfeksiyonları ile ortaya çıkan işitme kayıpları, konuşma ve dil açısından gecikmeye neden olabiliyor. Duymakta güçlük çeken çocuk, derslerine karşı ilgisiz kalabiliyor. Ayrıca bu sebeplerden dolayı kendini ifade edemeyen çocuk, çevresine karşı hırçın ve sinirli olabiliyor. Bundan dolayı okula başlamadan önce ve okul döneminde kulak burun boğaz muayenesi büyük önem taşıyor." ifadelerini kullandı.