Kasım ayı 'Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, Türk Toraks Derneği, İmmüno-Onkoloji Derneği ve Türk Akciğer Kanseri Derneği biraraya gelerek; en ölümcül kanser olan akciğer kanserinin önlenmesi, akciğer kanserinden korunma, erken tanı ve etkili tedavi konusunda bilinç oluşturmak amacıyla, “Akciğerini Koru, Akciğer Kanseri Olma!” sloganıyla, ünlü oyuncuların da desteğiyle Akciğer Kanseri Farkındalık Kampanyası başlattı.
“HER YIL 30.000 YENİ TANI KONULUYOR”
Akciğer kanseri tüm dünyada en sık görülen ve kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kanser türü. Akciğer kanseri ülkemizde de en sık görülen ve ölüme neden olan kanserler arasında. Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanlığı’nın 2012 yılı verilerine göre erkeklerde en sık; kadınlarda ise beşinci sıklıkta görülen kanser türü ve her yıl yaklaşık 30,000 yeni akciğer kanseri tanısı konulduğu tahmin ediliyor. Erkeklerde tüm kanserlerin %21.8’ini, kadınlarda ise %4.9’unu oluşturuyor. Türkiye’de akciğer kanserine bağlı mortalite verileri değerlendirildiğinde, kanser, kardiyovasküler sistem hastalıklarının ardından en sık ikinci ölüm nedenini oluşturduğu görülüyor.
"HASTALARIMIZIN YÜZDE 80'İ İLERİ EVREDE GELİYOR"
Güncel tedavi yöntemlerinden bahseden Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, “Akciğer kanseri, hücrelerimizde toksit maddeleri olunca genlerimizde değişiklikler oluyor ve hücreler kontrolsüz şekilde çoğalıyor. Eğer bu genler tamir edilirse problem yok. Bu nedenle kanser oluşmuyor. Ya da kanser hücresi oluştu, bağışıklık sistemimiz bunu fark etti ve bunu yok etti. Bunda da problem yok. Hastamız karşımıza tümör ya da kitle ile geliyorsa demek ki bu iki mekanizma işe yaramamış. Bu durumda hastanın evresine bakıyoruz. Erken evre ise tümörü oradan çıkarmak ya da ışın tedavi ile tümörü oradan yok etmek ilk tercihimiz. Cerrahi ve radyoterapi kullanıyoruz. Hastalarımızın yüzde 80'i ileri evrede geliyorlar. Bu noktada mutlaka ilaçlı tedaviler gerekiyor. Aklımıza ilk gelen kemoterapiler. Kemoterapiler çoğalan kanser hücrelerini yok ediyor. Bu yılladır kullandığımız tedavi" diye konuştu.
Sigaranın çeşitli mutasyonlara neden olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Uluç, "Son yıllarda mutasyonların ne olduğunu tespit ettik. Artık direkt tümörleşmeye sebep olan gen değişikliğini hedefleyen ilaçlarımız var. Buna akıllı ilaçlar diyoruz. Tümör hücresine saldırıyor ve normal hücrelere hiç saldırmıyorlar. Hastada mutasyon varsa bunları kullanıyoruz. Diğer tedavi yöntemi, son 5 yılda gündemimize giren İmmünoterapiler. Bu tedavide bağışıklı sistemi aktifleştirip, tümöre saldırmasını sağlıyoruz" dedi.
"ÇALIŞTIĞINIZ KURUMUN HAVA KALİTESİNİ DÜZELTİLMESİ KONUSUNDA ELİNİZDEN GELENİ YAPIN"
Akciğer kanserinden koruma konusunda sigara içilmemesi gerektiğini vurgulayan Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. A. Fuat Kalyoncu, "Lütfen sigara içmeyin. İçenlerden olabildiğince uzak durun. Kanserden korunmanın en önemli noktası; tütün ürünlerinden temasınızı kesmenizdir. Buna nargile de dahildir. Olabildiğince kendinizde ve çevrenizde hava kirliği hakkında farkındalık oluşturun. Bazı mesleklerin ortamı kanser açısından riskli. Çalıştığınız kurumun hava kalitesini düzeltilmesi konusunda elinizden geleni yapın. Erken tanı için yılda bir kez doktor kontrolünden geçmenin yararı var. Sigara içiyorsanız, yıllarca içiyorsanız, orta yaş civarındaysanız bu kontrolü biraz daha sık yaptırın" diye konuştu.
“AKCİĞER KANSERİ KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIMIZIN ESERİDİR”
Türk Akciğer Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rıza Çetingöz de, akciğer kanseri ile ilgili şu rakamları verdi:
“Akciğer kanseri dünya yaklaşık 2 milyon insanın yaşantısına, tüm dünya genelinde her 30 saniyede bir insanın ölümüne, ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin insanın akciğer kanserinin olumsuz sonuçlarına maruz kalıyor. Ülkemizde sigaraya başlama alışkanlığının 19 yaşından önce yüzde 90 olarak görüyoruz. 19 yaşından sonra bu tiryakilerin yüzde 10'u sigaraya başlıyorlar. 13 yaşından önce bu oran yüzde 15-30 oranında. O yüzden gençlerimizin bilgilendirilmesi, ebeveynlerin bu konuda onlara örnek olması ve eğitmesi gerekiyor. Akciğer kanserine yakalanmamanın da mümkün olduğunu bildiğimiz için erken tanıdan önce, halkın bu konuda bilinçlenmesi çok önemli. Akciğer kanseri bir kader değil, bizim kötü alışkanlıklarımızın bir eseridir. İçenlerin bir an önce bırakması, hiç içmeyenlerin de alışkanlıklarını devam ettirmesi son derece önemli" diye konuştu.
Bu kapsamda sanatçıların da katkı verdiği bir farkındalık kampanyası oluşturduklarını dile getiren Prof. Dr. Çetingöz, "Bir anne yavrusunu nasıl sakınıyorsa kendi akciğerlerimizi o şekilde korumak, özellikle tütün ve tütün ürünlerinden uzak şekilde akciğerlerimizin işlevlerine devam etmesi en büyük isteğimiz. Sigara bu konudaki en büyük sorun. Tekrarlayan bilgilendirmelerle halkımızın bilinçlenmesini amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.
“IMMÜNO-ONKOLOJİK TEDAVİLER UMUT VERİYOR”
İmmüno-Onkoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Nalan Babacan, yeni bir tedavi modalitesi olan ve immün sistemin tümöre karşı olan toleransını önleyen immüno-onkolojik tedavi yaklaşımı ile ilgili şunları söyledi: “Bu tedavide sağkalım süresi ve yan etki profili açısından kemoterapiye üstün olduğu gösterilmiştir. Bu tedavilere yanıt veren hastalarda kemoterapilerden farklı olarak, yanıt uzun süreli olabilmektedir. İmmüno onkoloji kansere karşı kişinin kendi savunma hücreleri ile mücadele etmesi olarak özetlenebilir. Bağışıklık sistemi (immün sistem) insan vücudunu izlemekte, onu bakteriyal ve viral infeksiyonlar gibi dış tehditlerin yanı sıra normal hücrelerden türemiş, kanser gibi anormal hücrelere karşı korumaktadır. Küçük hücreli akciğer kanseri genellikle metastatik hastalık olarak tanı almaktadır. Çok erken evre hastalık ve tanı dışında, KHDAK tedavisinden farklı olarak, tedavide cerrahinin yeri yoktur. Ana tedavi yöntemi evre I-III hastalıkta kemoterapi ve radyoterapidir; evre IV’te ise sistemik kemoterapi ve gerektiğinde radyoterapidir.”
“KAMPANYAYA GÖNÜLDEN DESTEK VERDİK”
Kampanya destek veren oyuncu Aslıhan Güner, Sigara içmeyen ve etrafında içirmeyen birisi olarak, canı gönülden destek verdiğim bir kampanya. Kampanyanın amacı; insanların akciğer kanserinin önlenebileceğinin farkında olmasını sağlamak. Sigara içmiyor olabilirsiniz ancak içilen ortamlarda da bulunuyor olmamalısınız. Sigara dumanının olduğu havayı soluduğunuzda aynı etki oluyor. Akciğer kanseri, kanser türleri arasında en fazla ölüme sebebiyet veren kanserlerden. İnsanların farkına varıp sigara içmemesini sağlamak veya yanımızda içilmemesini sağlamak çok önemli. Bir şekilde farkındalık oluşturmak için buradayız. Kendi adıma çok mutluyum. Sigara bırakmanın yolları var. Sigara ve tütün olan hiçbir ürün kullanılmasın. Kendimiz ve sevdiğimiz insanları düşünüyorsak, sigara ve tütün ürünlerini bırakmamız gerekiyor'' dedi.
Kanserin farkında olunması gereken bir hastalık olduğunun altını çizen ve babasını kanserden kaybeden oyuncu Fulya Zenginer de, "İnsanlar kanser kelimesini duydukları zaman korkunç bir şey olarak algılıyorlar. Zor bir hastalık ama tedavisi mümkün. Her şey erken teşhisle başlıyor. Sigara kanser yapmaz demeye başladılar. Sigara ve tütün ürünleri kanser yapar. Uzak dursunlar. İşlenmiş gıdalardan da uzak durulması gerektiğini inanıyorum. Çok fazla tüketilmemelidir. Herşeyden önce erken teşhis aşaması çok önemli. Ben, babamı kanserden kaybettim. Erken teşhiste geç kalmıştık. Tıp bu konuda çok ilerlerdi. Annem de kanser hastalığı geçirdi. Erken tanı ile tedavisi sağlandı. Çok zorlu bir süreç olmadı. Akciğer kanserini atlattı. Bunları yaşamış biri olarak söylüyorum; kanser atlatılabilen bir hastalık. Sadece erken teşhis çok önemli" şeklinde konuştu.
Kampanya ile ilgili hazırlanan, ünlü isimlerin yer aldığı film ve diğer detaylı bilgiler www.akcigerinikoru.com adresinde yer alıyor.