Organlar ve vücut yüzeyindeki noktalar arasında bir bağlantı olduğu ilkesi üzerine kurulmuş bir tedavi yöntemi olan akupunkturdan bahsediyoruz. Akupunktur çok eski bir tıp sistemi olsa da ilk defa Çinliler sistematize etmişler ve M.Ö. 200’lerde bu konuda ilk kitabı yazmışlardır. Akupunktur dünyaya o zamandan bu yana yayılmış. Ama hala tıp öğrencilerinin ister Batı tıbbını, isterse geleneksel Çin tıbbını aynı üniversite çatısı altında, öğrendikleri Çin ve Uzak Doğu'da en çok uygulanıyor...
Akupunktur Uzmanı Dr. Hikmet Gülaçtı ile konuştuk ve zayıflama, migren, bel- boyun ağrılarında akupunktur tedavisi hakkında bilgiler aldık...
Akupunkturla kilo vermek mümkün mü?
Hergün değişik televizyon kanallarında gördüğümüz çeşitli branslardan doktorlar yada diyetisyenler zayıflama hakkında bilgiler vermekte sağlığı nasıl bozduğunu nasıl zayıflanacağını hangi yiyeceklerin daha sağlıklı olduğunu anlatmaktalar. Bu da bize şişmanlığın ne kadar önemli bir problem olduğunu göstermektedir. Evet gerçekten zorlu bir uğraş. Peki insanlar bu müthiş şavaştan nasıl galip çıkacaklar. Diyet listeleri internet sayfalarında, gazetelerde çarsaf çarsaf yayınlanmakta ama buna uzun vadede nasıl tahammül edilecek, uzun soluklu olması için nasıl uyum sağlanacak meçhul. Bu listeyi al git ve uygula demek kolay ama onlarin zayıflama istek ve heyecanları nasıl diri tutulacak.İşte en önemli sorun burada.
Karşılaşılacak sorunlar nelerdir?
Bir başka problemde bazı hastalıkların zayıflama hızını azaltmaları. Mesela hipotroidi, yada başka hormonal bozukluklar. Bütün bunlar düşünülerek hazırlanacak plan ve program hastanın rızası alınarak oluşturulmalı ve mutlaka davranış değişiklikleri konusu her defasında işlenerek ve de şişmanlığın ne kadar büyük bir sağlık problemi olduğu gene her defasında söylenerek deyim yerindeyse kilolu insanın beyni yıkanmalı ama aynı zamanda kızarak bağırarak rencide ederek değil, müşfik bir tutumla sevecenlikle hastaya davranılmalı ve onun bu işe dört elle sarılması temin edilmelidir. Zorla yaptırılacak iş belki kısa vadede basarılı olabilir ama uzun vadede kesinlikle şişmanlık tekrar ortaya çıkacaktır.
Sabır şart bence...
Kesinlikle... Bu iş uzun süreli olmalıdır. Öyleyse hem doktor hemde hasta için gereken sey öncelikle sabırdır. Çükü uzun ve çetrefilli olan bu yolda bazen koşarak bazen duşe kalka gidilecektir. Hastanın her sendeleyisinde her ümidinin kırılışında doktor onun sırtını sıvazlamalı ve gönlünü alarak bu işe tekrar dört elle sarılarak devam etmesini sağlamalıdır. Sen bu işi yapamayacaksın benim diğer hastalarımında şevkini kırıyorsun artık bana gelme diyerek hastayı reddetmek bir hekime yakismaz. Öyleyse öncelikle hekim bu işi gerçekten sevmeli ve kendini adamalıdır.
Ancak beslenme büyük bir problem...
Tabii, bu kadar zor bir işi yaparken bir desteğe ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü hastaların direncini artırmalı ve uzun süreli yeni beslenme planını uygulamak kolaylaştırılmalıdır. Neyse ki Akupunktur gibi kolaylaştırıcı önemli bir destek tedavisine sahibiz. Akupunktur bir yandan açlık tokluk dengesini sağlar yani yeteri kadar yenildiğinde doyma hissinin oluşmasını temin ederken, iştahi dengeleyip, mide asit salgısının aşırı salgılanmasının önüne geçerek mide kazınmalarını, ekşime ve yanmalarını ortadan kaldırır. Diğer yandan mutluluk hormonları aracılığı ile gerginliği, huzursuzluğu azaltarak her defasında yemeğe saldırma hissini törpüler. Tahammül gücünü artırarak kişiyi daha enerjik bir duruma getirir, böylece insanların günlük işlerindeki verimsizliği yok eder. Bütün bunların ışığında denilebilir ki Akupunktur önemli bir kilo verme desteğidir.
Ne zaman diyet yapılmalıdır?
Bu arada zayıflayacak şahıslara şunu söylemek isterim lütfen, tam anlamıyla kilo vermek istediğiniz zaman bu işe başlayin. Yoksa vermeniz gereken kilonun dörtte birini verip “neyse azıcık ta olsa zayıfladım” diyerek tekrar eski düzeninize dönerseniz her defasında daha fazla kilo alarak ağırlığınızın daha yukarı çıkmasina sebep olacaksınız ve kendinize sağlığınıza yazık edeceksiniz. Sonra da bir seyleri suçlayacaksınız. “Akupunkturdan sonra çok kilo alınır” gibi. Sözler söyleceksiniz. Sanki her yarım yamalak zayıfladıktan sonra kilo alan kişilerin hepsi akupunktur yaptırmış gibi.
Demek istiyorum ki nasıl kilo verirseniz verin, yani akupunktur yaptırmadan zayıflamış olsanız da, eğer bu işi sonuna kadar götürmezseniz, mutlaka tekrar kilo alirsiniz. Öyleyse “akupunkturdan sonra kilo alınıyormuş” söylemi, kilo vermek işini yarım bırakmış insanların, kabahati başkasına yıkma anlayışlarının ürünü olan bir şehir efsanesidir.
Kısa vadede kilo vermek doğru mu?
Bir hekim olarak bu işin uzun ve sürdürülebilir olması gerektiğini bilmeli ve planlarımızı bunun üzerine kurmalıyız. Kilo kaybetmek işini yapacak olan kişi olarakta, kısa vadede çok kilo vermek yerine uzun vadede belki daha yavaş fakat kalıcı kilo vermeyi hedeflemeliyiz ve bilmeliyiz ki şişmanlık neredeyse tüm hastalıkları doğurabilecek bir tablodur. Bu vesile ile söyleyebilirim ki akupunkturla kilo verme, akupunkturla şişmanlık tedavisi çok önemli bir tedavidir
Akupunkturla zayıflama dışında başka tedaviler de yapılıyor değil mi? Mesela migren...
Migren nasıl bir hastalıktır?
Yarım başağrısı anlamına gelen migren ataklar halinde gelen ve tekrarlayıcı olan bir başağrısıdır. Genellikle tek taraflıdır ama bazen de çift taraflı olabilir. Orta veya kuvvetli olabilen, hareketle şiddeti artan zonklayıcı ağrı tarzıdır. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir.
Bazı kimselerde birkaç gün aralıklarla gelen nöbet, bazılarında yılda birkaç kez olabilir. Vakaların üçte birinde nöbetin başlayacağını bildiren belirtiler oluşur. Buna aura dönemi denir. Bu dönemde;
-bulantı, kusma
-görmede kısmi azalma (örneğin sağ yada sol yanın geçici körlüğü gibi
-ışık çakmaları
-durgunlaşma
-endişe ve dikkat dağınıklığı vb.belirtiler olur.
Migren ağrısı başladığında ışıktan ve sesten rahatsızlık oluşur. Ağrı nöbeti herhangi bir uyaran olmadan başlayabildiği gibi ruhsal stres, hormonal değişimler (adet dönemi, gebelik, menapoz vb.) açlık kan şekerinin düşmesi (oruç tutma, kahvaltının gecikmesi vb.) özellikle rutubetli havada rüzgara maruz kalınması (bugün lodos var diye tarif ederler). Sigara içimi, alkol alımı, kafeinli ve teinli içecekler, peynir, şarap, çikolata gibi besinler, yapay tatlandırıcılar, doğum kontrol hapları da ağrıyı başlatabilir.
Migren nöbeti bittiğinde şahısta yorgunluk ve sersemlik hali oluşur ve uykuya meyil artar.
Migren depresyona veya moral çöküntüsüne sebep olabilir. Hastanın ailesi üzerinde de olumsuz etkilere yol açar. Çünkü aile ortamında devamlı huzursuz ve mutsuz bir insan profili vardır. Bu ev halkına olumsuz yansımaktadır. Toplumun en küçük birimi aile, yaşam enerjisini kaybetmiştir. Hem kendisinin, hem de aile fertlerinin ruhsal yapılarının olumlu hale gelmesi ve yaşam sevincinin yeniden oluşturulması için mutlaka tedaviye ihtiyaç vardır.