Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Daire Başkanı Mehmet Zafer Kalaycı, Türkiye'nin, geleneksel ve tamamlayıcı tıpta "dünya mutfağı" olması i çin çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Kalaycı, fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın sürdürülmesinde kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütününe "geleneksel ve tamamlayıcı tıp" adı verildiğini söyledi.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın, Türkiye ile dünyada yeni bir uygulama alanı olduğunu anlatan Kalaycı, Türkiye'nin bu alanda dünyadan biraz daha ileride bulunduğunu bildirdi.
Dünyada bulunmayan derli toplu ve geniş çerçeveli bir yönetmeliğin şu anda Türkiye'de uygulamada olduğunu dile getiren Kalaycı, refleksoloji, müzik terapi, osteopati, proloterapi, apiterapi, mezoterapi, homeopati, fitoterapi ve akupunktur ile larva, hi̇pnoz, sülük, kupa ve ozon uygulamaları alanlarında eğitim standartlarının yayınlandığını ifade etti.
Kalaycı, bu standartları uygulayacak 32 üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde geleneksel ve tamamlayıcı tıp merkezleri (GETAT) açıldığını kaydetti.
"EĞİTİM MERKEZLERİNDE SIRA VAR"
GETAT'lardan 14'ünde aktif eğitimler verildiğini belirten Kalaycı, şöyle devam etti: "Yönetmelik 2014'te yayınlandı ancak onun devamı olan uygulamaları esas alan eğitim standartlarını 2016'da yayınlayabildik. Bu alanlarda şu an kadar 2 bin 500 sertifika verildi. Hekim arkadaşların yoğun talebi var. İşin içerisine giren ve dünya örneklerini de görenler talebi artırıyor. Eğitim merkezlerinde sıra var. Şu an Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum, Kayseri'de eğitimler veriliyor. Sağlık Bakanlığının Sağlık Bilimleri Üniversitesi var, ona bağlı eğitim araştırma hastaneleri var, buralarda da eğitimlere başlandı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi bu konuda yüksek lisans programı planlıyor."
Bu alanda uluslararası bağlantılarının da bulunduğuna dikkati çeken Kalaycı, " Dünya Sağlık Örgütü ile birebir çalışmalar yapıyoruz. Yine ABD'de bazı üniversitelerle, Güney Kore ve Çin ile ortak çalışmalarımız var. Türkiye, bu konunun dünyaya bir örneği. Türkiye, mutfak oluşturacağı, eğitim verebileceği bir yapı oluşturmaya başladı. Daha çok ön plana çıkıyoruz" dedi.
BİR DOLARA SATIP 45-50 DOLARA GERİ ALIYORUZ
Kalaycı, Türkiye'nin endemik bitki bakımından da büyük zenginliğe sahip olduğunu vurguladı. Ülkenin 4 bin 750 endemik bitkisi bulunduğuna işaret eden Kalaycı, "Tüm Avrupa'daki endemik bitkileri topladığınızda bile Türkiye'deki sayıya ulaşılamıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık ile Orman ve Su İşleri bakanlıklarıyla çalışmalar yürütüyoruz. Oradaki akademisyenlerin çalışmalarıyla, akıllı tarımla bitki sayısı 12 bin gibi bir sayıya ulaşıyor. Bunu dünyayla paylaştığımız zaman ciddi manada farkındalık oluşturuyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bitkisel ürünlerinin çok önemli olduğunu dile getiren Kalaycı, "81 ilimizin 81'ine öz endemik bitkiler var. Bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Bu durum dünyanın da ilgisini çekiyor. Bazı ürünler bizden 1 dolara alınıyor ama o ürün Türkiye'ye 45-50 dolara giriş yapıyor" ifadelerini kullandı.
Kalaycı, şunları kaydetti: "Türkiye geleneksel ve tamamlayıcı tıpta dünya mutfağı olacak. Hedefimiz o, ona uğraşıyoruz. Eğitim anlamında, akademik, klinik ve laboratuvar çalışmalarıyla birlikte bilimsel anlamda Türkiye'yi bir mutfak yapma gibi bir hedefimiz var. Sağlık Bakanlığı olarak güzel çalışmalar yürütüyoruz. Sağlık Bakanlığı bünyesinde Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı adı altına başkanlığımız var. Orada 6 enstitümüz var. Onlardan biri de geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları enstitüsü. Yani her adımda gayet güzel, 4 ayağı da sağlam yere basar vaziyette ilerliyoruz."