Hemen her kesimden ilgilinin sık sık dile getirdiği "Türkiye genç bir nüfusa sahip" ifadesinin aslında doğruları yansıtmadığı, Türkiye’deki 70 milyon kişiden 10 milyonunun yaşlı, bunlardan 1 milyondan fazlasının bakıma muhtaç olduğu, 2050 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona, yaşlı nüfusunun 30 milyona ulaşacağı bildirildi.
"3. Türk Alman Geriatri-Gerontoloji Yaz Okulu" Akdeniz Üniversitesi Olbia Kültür Merkezi’nde başladı. Türk ve Alman bilim insanlarının katıldığı toplantının açılış oturumunda "Türkiye’de Gerontoloji’nin Dünü Bugünü ve Yarını" başlıklı sunum gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suzan Yazıcı, önemli olanın uzayan yaşama yıllar katmak değil, uzayan yıllara yaşam katmak olduğunu vurguladı. İnsanların ortalama yaşam sürelerinin uzadığına değinen Suzan Yazıcı, gerontolojinin hedefinin, yaşamı uzatmak değil, yaşamın uzayan kısmına renk ve iyilik katmak olduğunu söyledi.
Yaşlılığın başlama yaşının olmadığına da değinen Yazıcı, 70 yaşında buzdolabı satın almaya karar veren, 15 yıl para biriktirip buzdolabını satın alan, buzdolabı için adadığı adak için de üç yıl para biriktirip, adağını yerine getiren ve 103 yaşında ölen bir kadının öyküsünü anlattı.
Türkiye’deki insanların çoğu ülkeye göre daha hızlı yaşlandığına da işaret eden Yrd. Doç. Dr. Yazıcı, şu bilgileri verdi.
"Türkiye hızla yaşlanıyor, ama buna hazır değil. Türkiye’deki 10 milyon yaşlıdan 1 milyonu bakıma muhtaç. 2050 yılında Türkiye’de 100 milyon nüfusun 30 milyonu yaşlı, 14 milyonu bakıma muhtaç olacak. Çoğu da 80 yaşın üzerinde. Bu yaşlılara genellikle aileleri bakıyor. Bakıma muhtaç yaşlıların yüzde 36’sı kronik hasta. Yarın hepimiz bakıcı olacağız, hepimiz bir büyüğümüze bakacağız, ama sorun tıbbi değil, toplumsal."
Gerontolojinin amacının yaşlıların problemini çözmek, ailelerin yükünü hafifletmek ve yaşlılara yönelik hizmet kalitesini yükseltmek olduğunu anlatan Yazıcı, yaşlılığın büyük de bir istihdam yarattığını kaydetti. Yaşlılara bakan insanların yanı sıra yaşlılara yönelik tıbbi ve teknolojik cihaz üretiminin de istihdam yarattığını ifade eden Yazıcı, Türkiye’de engelli bireyler ve bakıma muhtaç yaşlıların sayısının 3 milyona ulaştığına dikkati çekti.
Gerentolojinin, yaşlanmanın olumlu yönlerinden kazançlı çıkmayı sağlamayı da amaçladığının altını çizen Yazıcı, yaşlılara saygıyı yeniden tanımlamak ve insanları yaşlanma sürecinin kaçınılmaz sonuçlarına hazırlamak gerektiğini sözlerine ekledi.
REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. DEMİRCAN
Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abit Demircan da istatistiklerin Türkiye’deki yaşlı nüfusun giderek arttığını gösterdiğini, dolayısıyla yakın gelecekte yaşlılığın önemli bir sorun olacağını belirtti. Prof. Dr. Demircan, "Önlem almaz, düzenlemeler yapılmazsa sınıfta kalmış oluruz. İleri toplumlarda nasıl çocuk bakımı, çocuk yetiştirmesi önemliyse, yaşlı bakımı yaşlı tedavisi de o kadar önemli" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaman da geriatri ve gerontoloji bilimlerinin Türkiye’nin demografik yapısının değişmesiyle giderek önem kazandığını söyledi.
Prof. Dr. Yaman, Türkiye’de yaşlıların sayısının artmasıyla birlikte, yaşlı tedavi ve bakımı alanında çalışan, hekim, hemşire, sağlık teknisyeni, fizyoterapist, psikolog, yaşlı bakım teknikeri gibi alanlarda istihdam açığı oluştuğunu kaydetti. Prof. Dr. Yaman, "Yaşlıların üçüncü ve dördüncü baharı olarak adlandırdığımız ileri yaşlarda insanlarımızın hak ettikleri sağlık ve bakım hizmetlerine kavuşmalarını arzu ediyoruz" diye konuştu.
PROF. DR. THIESSEN
Almanya’nın başkenti Berlin’deki Chartie Hastanesinin hekimlerinden Prof. Dr. Elisabeth Steinhagen Thiessen de Almanya’daki yaşlılara yönelik sağlık ve bakım hizmetleri hakkında bilgi aktardı.
Almanya’da da bakıma muhtaç yaşlı sayısının giderek arttığına işaret eden Prof. Dr.Thiessen, yaşlılara verilen sağlık hizmetlerinin de pahalılaştığını ifade etti.
Almanya’da da yaşlı bakımına yönelik yetişmiş insan kaynağının son derece kıt olduğunu, yaşlı bakımına yönelik eğitilmiş hemşire ve terapistlerin sayısının çok az olduğunu anlatan Thiessen, yaşlılara yönelik hizmet sunan çok sayıda merkez olmasına rağmen, bu merkezler arasında koordinasyon sağlanamadığına değindi. Prof. Dr. Thiessen, "Alman sağlık sistemi iyi olarak adlandırılsa da özellikle yaşlı insanlara yönelik bakım hizmetleri yetersiz. Yaşlı insanlar boşluğa düşebiliyor. Sosyal bir sorun da ailedeki dayanışma. Yaşlılar ya çocuksuz ya da bir veya iki çocuklu. Yaşlıların evlatları da iş nedeniyle başka şehirlere taşınmak zorunda kalabiliyor. Dolayısıyla sosyal problemler ortaya çıkıyor" dedi.