Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Türkiye Acil Tıp Derneği, Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği katkıları ile seksen üzeri yerli ve yabancı konuşmacıya ev sahipliği yapan 12.Ulusal Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Kongresi ve 4.Avrasya Yoğun Bakım Toplantısı açılış töreni 5 Kasım Perşembe günü Ankara Swiss Otel’de gerçekleştirildi.
Onbeşi yurtdışından olmak üzere dört yüzü aşkın katılımcının ağırlandığı kongrede dört kurs, onsekiz panel, dört konferans ve dört sözel sunum oturumu yapıldı. Yüzü aşkın bildiriden seksen dokuzu kabul edildi. Yirmi üç sözlü sunum altmış altı poster sunumu yapıldı. Kongre sonunda, en iyi üç sözel bildiriye ve Derneğin bilimsel dergisi olan Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Dergisine kabul edilmiş bir araştırma makalesine en iyi araştırma ödülü verildi.
“Türk Yoğun Bakım Araştırma Ağı Kuracağız”
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Sungur, açılış konuşmasında şunları kaydetti:
“Derneğimizin en büyük başarılarından birinin, yoğun bakım alanının bir uzmanlık alanı olarak tanımlanmasını sağlamak olduğunu düşünüyorum. Derneğimiz elbette tek başına bunu gerçekleştirmedi, fakat bu alanda kurucu olduk. Bugün artık, yoğun bakım Türkiye’de uzmanlık alanıdır. Özellikle Anadolu’da periferide yoğun bakım kalitesini gözlemleme şansı olanlar, bunun Türkiye için hastalar için ne kadar kıymetli olduğunu görebilirler. Önümüzdeki süreçte Türk yoğun bakım araştırma ağı kuracağız, konuyla ilgili kararımızı birkaç ay önce yönetim kurulumuzda aldık. İlgili gruplardan araştırma ağı oluşturacağız, onlardan öneriler bekleyeceğiz ve çalışma kapsamında Derneğimiz her türlü desteği sunacak.”
“Yoğun Bakım Eğitimine Katkı Sağlamayı Hedefliyoruz”
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneğinin temel amaçlarından birinin yoğun bakım biliminin kurumsal yapısını geliştirmek ve güçlendirmek olduğunu belirten Kongre Başkanı Prof. Dr. Gülbin Aygencel ise temel misyonlarının yoğun bakım çalışanlarının eğitimlerine katkı sağlamak, yoğun baskım hastalarına verilen izlem ve tedavi kalitesini arttırmak olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Aygencel şöyle devam etti:
“Özellikle yoğunbakım çalışanlarının eğitim ve deneyimlerine katkı sağlamak bağlamında bölgesel kurslar, bilimsel toplantılar, 2004’ten beri ulusal 2012’den beri de uluslararası toplantılar yapıyoruz. Bir avuç bilim insanının kurduğu Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneğinin, bu işe gönül veren farklı anabilim dallarındaki insanların katkılarıyla daha da gelişeceğini ümit ediyorum.”
Branşımızda İşbirliğinin Artmasını Hedefliyoruz
Avrasya Toplantısı Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli açılış konuşmasında, Türkiye’de göreceli yeni bir dal olan yoğun bakımda kısa sürede önemli gelişmeler sağlandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Birikimlerimizi hem ulusal hem uluslararası düzeyde paylaşmak amacıyla Derneğimiz 4 yıldır ulusal kongre ile eş zamanlı olarak Avrasya Yoğun Bakım Toplantıları yapıyor. Bu yıl Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının desteği ile Pakistan, Azerbaycan, Romanya, İran ve Libya’dan da katılımcılarımız var. Amacımız sadece ülkemizde değil, komşu ülkeler başta olmak üzere bölgesel ve küresel düzeyde yoğun bakım alanında işbirliğinin artması ve yoğun bakım biliminin gelişmesine katkıda bulunmaktır. Meslektaşlarımızla yoğun bakımda güncel konuları, konusunda uzman ulusal ve uluslararası konuşmacılar ile tartışmak yanında, bilimsel araştırmalarımızı ve sorunlarımızı da paylaşabileceğimiz bir ortam oluşacağını umuyorum.”
Açılış konuşmaları ardından Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarından üç öğretim üyesinin hazırladığı müzik dinletisi gerçekleştirildi.
Katılımcılar Cihaz Başında Eğitim Aldı
Kongre programı, ilk etapta kurslarla başladı. Hekimlerin yanı sıra yoğun bakım hemşirelerinin de ilgi gösterdiği kurslarda, katılımcılar cihaz başında eğitim aldılar. Dört ayrı salonda hem pratiğe yönelik hem de teorik eğitimlerin verildiği kurslar; "Yoğun Bakımda İleri Ultrasonografi ve Ekokardiyografi”, “Yoğun Bakım Hemşireliğinde Kardiyovasküler Sistem ve Elektrokardiyografi” “İleri Mekanik Ventilasyon” ve “Sürekli Renal Replasman Tedavisi” konularında düzenlendi.
Katılımcı ve eğitimciler, kursların yıl içinde birkaç kez tekrarlanmasından bölgesel düzenlenmesine, pratiğe biraz daha yer verilmesinden, kurs süresinin uzatılmasına kadar bazı önerilerde bulundular.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İrfan Uçgun, kongrenin ilk günü düzenlenen kursları değerlendirdi. Kurslarda verilen eğitimin, beş yüz sayfalık kitaba eşdeğer olduğuna dikkat çeken Uygun, “Birkaç saat içinde pratik olarak verilen bilgiler ‘hap’ gibi. Kurs hem temel bilgi anlamında, hem pratik anlamda çok faydalı oldu. Çünkü eğitici geçmiş 20-30 yıllık tecrübesini katılımcılara aktarıyor” dedi.
Prof. Dr. Uçgun şöyle devam etti:
“Bu kurslar bölgesel olarak yıl içinde de tekrarlanabilir. Böylece daha çok kişiye ulaşabilir. Şehir dışındaki bir kongreye katılmamız için izin almamız gerekiyor. Hem izinlerin kısıtlı olması hem de insanların performans kısıtlaması var. Bir hekimin böyle bir kongreye katılabilmesi için en az beş gün izin alması gerekiyor. Bölgesel kurslar olursa izin almaya da gerek kalmaz, günlük işleri de aksatmaz.”
Kurs programının yoğun bakımcıların ihtiyaçları düşünülerek hazırlanmış olduğuna dikkat çeken Uçgun, “Örneğin mekanik ventilasyon kursu hı yoğun bakımların ayrılmaz bir parçası. Aşağı yukarı iki hastadan birisi ventilatöre bağlanıyor. Ultrason da yoğun bakımlarda çok sıklıkla kullanılmaya başlandı. Acil hastaların tanı ve takibinin çabuklaştırılması açısından güzel, pratiğe dayalı bir kurs oldu. Katılım da canlıydı” dedi.
“Yoğun Bakım Artık Bir Doçentlik Alanı”
Yoğun bakım alanına ilişkin çok sayıda güncel konunun tartışıldığı Kongrede “Yoğun bakım uzmanlığı nasıl olmalı?” başlıklı yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Güven’in yaptığı oturumda yoğun bakım uzmanlığı, yan dal eğitimi, uluslar arası farklılıklarına ilişkin konular masaya yatırıldı.
Oturumda bir de yeni haber paylaşan Prof. Dr. Güven şu bilgiyi aktardı:
“Yoğun bakım artık bir doçentlik alanı... Şu anda uzman olacak arkadaşlar yoğun bakıma doçentlik için müracaat edebilirler. Mesela dahiliyenin pek çok yandalı var, dahiliyede yan daldan müracaat ediliyor ama doçentlik belgelerinde ‘iç hastalıkları doçenti’ unvanı veriliyor, oysa yoğun bakımdan müracaat edecekler ‘yoğun bakım doçenti’ olacaklar. Bunu hatırlatmak isterim.”
Yoğun Bakım Uzmanlığı Nasıl Olmalı?
Oturumda ilk sözü alan Prof. Dr. Güven, konuşmasında şunları kaydetti:
“Yoğun bakım multidisipliner bir alan, birden fazla alana yandal olarak açılmasının nedeni de buydu. Yine birden fazla alanda eğiticiler sözkonusu şu anda. Uzmanlık öğrencileri de altı alandan alınabiliyor, fakat şöyle bir tablo oluştu: Bu multidisipliner tabloyu sağlayabilmek için Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK) program protokolleri oluşturma zorunluluğu getirdi. Bu program protokolleri ile birden fazla alanın/dalın birbiriyle protokol yaparak ortak öğrenci yetiştirmesi amaçlanmıştı. Fakat uygulamada bu böyle olmuyor. Bakıyoruz; bazı program protokolleri formaliteden ibaret. Bir alanda sadece uzman var, hiç uzmanı olmayan iki alanla protokol yaparak uzmanlık öğrencileri alınıyor. Ancak alınan öğrencilerin portföyüne baktığımızda gene kendi ana dallarından öğrenci istiyorlar. Eğiten aynı daldan eğitilen aynı daldan… Böyle olunca bir multidisipliner alan ortaya çıkmıyor. Tartışılması gerekiyor. Şu anda TUK’ta tartışılan en son konu şu: Bundan sonra uzmanlık öğrencilerinin adres belirtilerek istenmemesi; kaç uzmanlık öğrenci istendiğinin toplu olarak alınması ve dağıtımının TUK tarafından yapılması gibi bir yaklaşım sözkonusu olabilir. Aksi takdirde multidisipliner hedefe ulaşamıyoruz.”
Avrupa’da Yoğun Bakım Branşı Nasıl?
Toplantıda Avrupa’daki durumdan bahseden Dr. Jozeph Kesecioğlu şu bilgileri verdi:
“Ben özellikle Hollanda’dan bahsetmek isterim. Çünkü Hollanda bu alanda uzun bir yol kat etti. 1990’lı yıllarda bu sorunlar görülüyordu. Her bilim dalı kendisini bu işin eksperi ilan etmişti o zaman, diğerlerine pek fazla mesafe vermek istemiyorlardı. Bu çözüm getirmeyince birleşik komisyon kuruldu. Komisyonda çeşitli bilim dallarından temsilciler bir araya toplandı. Verilen yetki ilk aşamada çok kısıtlıydı, anabilim dalları yoğun bakım üzerinde kendi güçlerini kullanmak istiyorlardı. Fakat yıllar geçtikten sonra yetki daha artmaya başladı. Yoğun bakım yatakları bir organizasyon çatısı altında toplanmaya başladı.
Türkiye ile Hollanda arasında, özellikle planlama işinde iki fark görüyorum; sizin durumunuzda devletin yeri daha önemli… Hollanda’da devletin yerini cemiyetler alıyor. Diğer fark da şu; sizde kontrol mekanizması yok gördüğüm kadarıyla. Oysa Hollanda’da bizim eğitim alma hakkımızı veren bir organ var, Birleşik Yoğun Bakımcılar Kurulu her beş yılda bir bizleri ziyaret edip eğitim hakkımızın devam edip edemeyeceğine karar veriyorlar. Mesela benim grubumun multidisipliner olup olmadığına bakılıyor, hasta grubuna bakılıyor, ‘hasta grubuyla yoğun bakımcı eğitilir mi’ diye bakılıyor, bunun gibi daha pek çok kritere bakılıyor. İyi olmayan hususları gördükleri zaman kademe kademe uyarı sistemlerini harekete geçiriyorlar. Bu mesela ikaz olabilir, çok ağır ikaz olabiliyor hatta kesin şart olabiliyor, öyle ki eğitimine son verilebiliyor. Bunu Hollanda’da yapan komisyondur devlet değildir. Bu kontrol mekanizması olunca her şey daha kolay oluyor.
Hollanda’dan bahsederken elbette bunun çok ideal bir çözüm olduğunu söyleyemem; Almanya’ya baktığınızda orası çok daha farklı, daha keşmekeş… Anestezistler kendi işini yapıyor, dahiliyeciler ve hatta kalp cerrahi yoğun bakım kendi işini yapıyor.
Fransa’da ikiye ayrılmış ama biraz daha düzenli, daha multidisipliner. İtalya’da sırf anestezistlerin elinde, Doğu Avrupa’da da çoğunlukla böyle… İspanya’da iki grup var, birinci grup anestezistler ikinci grup yoğun bakımcı olarak eğitilenler. Bence içlerinde en düzenli olanı İsviçre… Burada yoğun bakımcı olarak sıfırdan yetiştiriliyor fakat burada anestezide veya dahiliyede veya her ikisinde anadal gibi başlıyorsun iki yıl sonra edindiğin bazal tecrübeyle yoğun bakıma yöneliyorsun. Henüz süper denilebilecek, çok iyi ayarlanmış bir durum Avrupa’da da yok. Fakat biz Hollanda’da memnunuz. Bizimki herkese imkan veren bir sistem.
Benim ekibimde yüzde kırk dahiliyeci, yüzde kırk anesteziyolog ve yüzde yirmi kardiyolog ile nörolog bulunuyor. Bu gruba ‘siz nesiniz?’ diye sorduğunuz zaman ‘ben yoğun bakımcıyım’ derler. Hiç kimse kendi anabilim dalını ifade etmez, eskiden köken söylenirdi ama artık o aşama geride kaldı.”
“Yoğun Bakım Sancılı Bir Alan”
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Dilek Özcengiz ise şunları kaydetti:
“Yoğun bakım sancılı bir alan... Artık hiç kimse çok para getirmeyen, yorucu, travmaya maruz bırakacak alanlarda çalışmak istemiyor. Ben çok şanslıyım çünkü altı yan dal asistanım var; dördü dahiliye, ikisi anesteziyoloji kökenli. Temel eğitimleri açısından birbirlerinden çok farklılıkları var. Ben bunu zenginlik ve şans olarak görüyorum.
11 ay dahili yoğun bakım, 11 ay anesteziyoloji yoğun bakım şeklinde rotasyonumuz var. Aynı zamanda nöroloji ve enfeksiyon hastalıkları gibi diğer rotasyon alanlarına da yönlendiriyoruz, aslında çok uyumlu, işleyişimiz ve eğitimimiz açısından çok iyi bir durum.
Yoğun bakımda belki bizim psikolog, psikiyatristimiz olmalı, ileri tetkikler için kullanılacak laboratuvarımızın olması bu eğitimlerin alınması bizi daha ileri taşır diye düşünüyorum, bunu sorgulamalıyız bence.
Yoğun bakım bitirme sınavı benim de aklıma takılan bir konu… Gündeme gelmesi gereken bir konu. Ana dalda tez olmayabilir, orada bir acemilik söz konusu ama burada yetişmiş uzman olmuş donanımlı uzmanlar var bu insanların ortaya bir şey koyması lazım. Tez olmasa ortaya bir şey koyamaz mı, koyabilir ama üniversitenin kaynaklarını daha etkin kullanma- bunu zorlama anlamında tez iyi bir alan olabilir.
Sanırım biraz daha birbirimize karışmamız, biraz daha fazla yoğun bakımcı olmamız gerekli.”