Doç Dr. Kadir Savan, tüp bebek tedavisinde yakınlarının gebe kaldığı merkezi tercih eden anne baba adaylarının doğru yaptığını, merkezin donanımı, çalışanların deneyimi ve hastaya verdiği güven duygusunun yanı sıra gebelik oranlarının yüksek olmasının da önemli olduğunu söylüyor.
Anneler Günü'nde, annelik ve babalık duygusunu tadamayanlara bir umut var olduğunu hatırlatmak için Medicalpark Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Kadir Savan'la görüştük. Savan, tüp bebek tedavisinin artık toplumda normal karşılandığını ve ailelerin çekinmeden bu yöntemi deneyebileceklerini ifade ederken, tedavi için Sağlık Bakanlığı'nın standartlarına uyan ve gebelik oranları yüksek merkezlerin tercih edilmesini tavsiye ediyor.
TEDAVİDEN UTANANLAR VAR
Önceden insanların aklında tüp bebek konusunda bir takım sorular olduğunu anlatan Savun, toplum bu konuda bilinçlendirildikçe tüp bebek tedavisinin de doğal karşılandığını ifade ediyor. Tedavi yönteminin yaygınlaşması ve sonuçların olumlu olmasının da problemin çözümüne yardımcı olduğunu söyleyen Savun, bazı ailelerin tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olduklarını sakladıklarının altını çiziyor. Savun'a göre bunun sebebi toplum baskısı olabileceği gibi, bazı ailelerin tamamen bilgisizlikten ve konuya olan uzaklıklarından dolayı, kullanılacak sperm veya yumurtanın kendilerinin olup, olmacağına ilişkin tereddütleri de olabilir. Tüp bebek tedavisi gördüğünün medyada duyulmasını istemeyen veya bununla gündeme gelmek istemeyen tanıdık isimler de olduğunun altını çizen Savun, merkezlerde bu hastaların isteklerine de saygı gösterildiğini anlatıyor.
YAKININIZIN GİTTİĞİ MERKEZE GİDİN
Tüm tüp bebek merkezlerinin Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği standartlar doğrultusunda kurulduğu ve işletildiğine dikkat çeken Savun, merkez belirlerken hastaların genelde yakınlarının gidip gebe kaldığı merkezleri seçtiklerini bunun da aslında yanlış bir uygulama olmadığını dile getiriyor. Savun, bu konuda şunları söylüyor: “Tedaviye başlamadan önce merkezin gebelik oranları, donanımı, çalışanların deneyimi ve hastaya verdiği güven duygusunun değerlendirilmesi önemli. Tedavi alternatifleri konusunda merkezin yeterliliği de unutulmamalı. Merkezin yeterli olup olmadığı ise tedavi öncesi genetik tanı ve kokültür yöntemlerini uygulayabilir olmasından anlaşılabiliyor.” Savun hastaların maddi ve manevi olarak zarar görmemek için seçtikleri merkezin kendilerine sundukları başarı oranlarına dikkat etmeleri ve abartılı bulduklarında tekrar değerlendirmeleri konusunda uyarıyor.
Yeni Şafak