• BIST 9640.08
  • Altın 2948.141
  • Dolar 34.6242
  • Euro 36.62
  • Ankara 4 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Bursa 7 °C
  • Antalya 14 °C
  • İzmir 14 °C

Tokaç'tan TEB Başkanı Çolak'a yanıt: Size kargalar bile güler

Tokaç'tan TEB Başkanı Çolak'a yanıt: Size kargalar bile güler
Eczacıların dün Ankara’da düzenlediği miting, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Tokaç’tan tepki aldı. "Sağlık sistemini hasta ettiniz” çıkışına Tokaç'ın yanıtı, “Popülist söylemlerle gerilim siyaseti güdüyorsunuz. Bu sözünüze kargalar bile güler” oldu.

Eczacıların dün Ankara’da düzenlediği miting, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Tokaç’tan tepki aldı. "Sağlık sistemini hasta ettiniz” çıkışına Tokaç'ın yanıtı, “Popülist söylemlerle gerilim siyaseti güdüyorsunuz. Bu sözünüze kargalar bile güler” oldu.

Ezacılar, Türk Eczacıları Birliği’nin öncülüğüne dün Ankara’da meydana indiler. Sağlık Bakanlığı’nın son birkaç yıldır gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki adımları sert bir dille eleştiren birlik başkanı Erdoğan Çolak, dünkü mitingde yaptığı konuşmada oldukça sert ifadeler kullandı. Sağlık Bakanlığı’nın hastalardan muayene ücreti almaya cesaretleri olmadığı için sağlık hizmetinin ücretini eczacılara aldırdığını iddia eden Çolak, eczacıya hırsız muamelesi yapıldığını öne sürdü.

Sdplatform, Türk Eczacıları Birliği’nin mitingini ve sektörde yaşananları İlaç ve Eczacılık Genele Müdürü Dr. Mahmut Tokaç’a sordu.

"Sistem, 2004 öncesi sağlıklıydı da, şimdi mi hasta!"

Eczacıların Ankara’daki mitingi malum. Eczacılar, yapılan son düzenlemelere tepkili. Tepkilerinde kullandıkları üslup da oldukça sert: “Hastalar ilaca ulaşamıyor”, “Eczacılarımız iflasa sürükleniyor”, “Tahsilat memuru yapıldık”, “Eczanelerimiz satılığa çıkartılıyor” gibi sloganlar kullanılıyor. Eczacılar “Sağlıkta Dönüşüm” programına neden bu kadar tepkili?

Mitingde TEB Başkanı Sayın Erdoğan Çolak, ''2004'ten bu yana atılan adımlar, 'Sağlıkta Dönüşüm'le birlikte tüm sağlık sistemini hasta hale getirdi” diye konuşmuş. Ne demek istiyor? 2004 öncesi sağlık sistemi sağlıklıydı da ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile mi hasta hale getirildi? Buna kargalar bile güler. ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en önemli basamaklarından biri SSK ve Yeşil Kartlıların serbest eczanelerden ilaçlarını alabilmeleri idi. Önceki dönemleri ne çabuk unutmuşa benziyorlar. Toplumun yarısını oluşturan SSK’lılar sadece SSK hastanelerinde muayene olabiliyorlar ve yine sadece SSK hastanelerindeki eczanelerden saatlerce kuyruk bekleyerek, üstelik de ilaçlarının sadece bir kısmını alabiliyorlardı. Bir kısmını almak için ise başka bir hastanede yeniden uzun kuyruklara girmek zorunda kalıyorlardı. Yeşil Kart sahibi fakir vatandaşlarımız ise ayaktan tedavilerde ilaçlarını hiç alamıyorlardı. O zaman hastalar ilaca ulaşabiliyorlardı da şimdi mi ulaşamıyorlarmış? Bu önemli değişimi o zaman TEB yönetimiyle işbirliği içinde gerçekleştirdik. Yanlış mı oldu? Vatandaşlar istedikleri sağlık kuruluşunda muayene olacak, istediği eczaneden ilacını rahatça alacak, katılım payı haricinde hiçbir ücret ödemeyecek. Bunlar 2004 yılında hayal bile edilemiyordu. Biraz insaf lütfen. Böyle popülist söylemleri kimse ciddiye almıyor artık.

Bu süreç içinde eczacılarımızın sıkıntıları olmadı mı? Tabii ki oldu. Provizyon sistemindeki aksaklıklar, ödemelerdeki gecikmeler, kurallarda sıkça yaşanan değişiklikler eczacılarımızı yordu. Bu hususlarda daima yanlarında olduk. Elimizden geldiğince düzelmesi için gayret gösterdik. Ama halen tam düzeltemediğimiz konular var.

Eczanelerde tahsil edilen 10 YTL uygulaması, eczacıların tepkilerine neden olan ana nedenlerden biri. Öte yandan şu da var ki; ülkemizde hemen her evin adeta küçük birer ‘ecza deposu’ olması gibi bir vaka söz konusu. Bilhassa annelerimiz adeta küçük bir servet ödeyip eczaneden satın aldıkları ve bazen hiç kullanmadıkları poşetler dolusu ilacı evin bir köşesinde yıllarca saklayıp dururlar. Anladığımız kadarıyla bakanlık, eczacılarda tahsil edilen 10 YTL uygulaması ile bir yandan da bu ilaç israfının önüne geçmek istiyor. 10 YTL uygulamasının gerekçeleri neler?

‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası da herkesin kamu ya da özel tüm kuruluşlardan sağlık hizmeti alabilmesinin önünü açmaktı. Ancak sağlık hizmetinde basamaklar vardır. Bir hastalığınız olduğunda önce birinci basamak sağlık kuruluşuna gidilir. Burada çözülemeyen sorunlar için ise ikinci ya da olmazsa üçüncü basamak sağlık kuruluşuna gidilir. Dünyada yaygın uygulamada da ikinci basamağa birinci basamaktan sevk zorunluluğu vardır. Halkımıza zorluk çıkartmamak için sevk zorunluluğu getirilmedi. Ancak görüldü ki en ufak bir hastalıkta bile hastanelere gidilmeye başlandı. Bu durumda gerçekten oralarda tedavi olması gereken insanlar sıra bulamadığı için tedavilerinde zorlanmaya başladılar. Vatandaşlarımızı zorlamadan tamamen ücretsiz olan birinci basamağa teşvik etmek için ikinci basamak kamu hastanelerinde 3 YTL, üçüncü basamak eğitim ve üniversite hastanelerine 6 YTL muayene katkı payı konuldu. Yine özel hastanelerde alınan farklara yüzde 30 sınırlaması getirilerek vatandaşımızın cebinden fazla para çıkması önlendi. Ancak buralardan hizmet alanlardan da 10 YTL muayene katkı payı alınmaya başlandı. Bu uygulamalar, hiçbir zaman sağlığın ücretli hale getirilmesi değildir. Amaç birinci basamağın teşvikidir. Unutulmamalıdır ki 2004 yılında özel hastanelerden ücretinin tamamı ödenerek hizmet alınabiliyordu. Şimdi kamunun ödediği fiyatın en fazla yüzde 30’unu ve 10 YTL muayene katkı payını ödüyorlar.

Eczacılar miting bildirilerinde muayene katkı paylarına ilişkin olarak iki hususu belirtiyorlar: Birincisi sağlık hizmetinin ücretsiz olması gerektiği. Sağlık hizmetinin tamamen ücretsiz sunulması halinde kalitede düşme ve istismar çok olmaktadır. Eski SSK hastanelerinde ve sağlık ocaklarında hizmet ücretsiz idi ama ne yazık ki bir hizmetten de söz edilemezdi. Hâlbuki ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile getirilen performans uygulaması sonucunda sağlık hizmetlerinin kalitesinde bariz bir artış görülmektedir.

İkinci itiraz noktaları ise tahsilâtın eczaneler aracılığı ile olmasınadır. Eczacılar bu hususta temelde haklılar. Özellikle uygulamanın kamuoyuna duyurusu yapılmadan başlatılmış olması, dolayısıyla hastalarla eczacılar arasında gerginlikler yaşanmasına sebep olmuştur. Ancak bu uygulamanın birkaç açıdan faydası da vardır. ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ sonrasında cepten ilaç alımları neredeyse tamamen durduğu ve bütün alımları kamu yaptığı için eczacılar nakit sıkıntısı çektiklerini ifade etmekteydiler. Bu uygulama eczanelere nakit para girişine sebep olmaktadır.

Ayrıca TC Kimlik Numarası ile her yerde vatandaşlarımızın muayene olabilmesine imkân tanınması dolayısıyla, bazı kötü niyetli sağlık kuruluşlarının bir sefer muayene olan vatandaşımızın TC Kimlik No’su ile mükerrer faturalama ile devleti dolandırdıkları tespit edilmiştir. Eczanelerden tahsilât uygulaması sonrasında bu tür mükerrerlikler derhal vatandaş tarafından tespit edilebildiği için usulsüzlüklerin önüne geçilmiş oldu. Hatta TEB Başkanı’nın muayene katkı payları doğrudan maaşından kesilen emeklilerin dikkatli olması gerektiği yolunda basına verdiği demeciyle bu görüşümüzü desteklemektedir. Ama bana sorarsanız pilot uygulaması Bolu’da başlanacak olan ‘Akıllı Kart’a bir an önce geçilirse tahsilâtın eczanelerden yapılmasına gerek kalmayacaktır. Bu geçiş döneminde kamu olarak vatandaşımıza bunun devlet tarafından eczacı aracılığı ile tahsil edildiği anlatılmalı ve eczacı ile vatandaş karşı karşıya getirilmemek kaydıyla uygulama devam etmelidir diye düşünüyorum.


Türk Eczacıları Birliği'nin Türkiye genelindeki 51 eczacı odası ile birlikte dün Ankara'da düzenlediği mitinge çok sayıda eczacı katıldı.

“Eczanelerde satılan ilaç iki kat arttı, ‘eczanelerin kapanma tehlikesi’ iddiasını anlayamıyorum”

Geçmişte eczacılar SSK hastalarına hiçbir şekilde hizmet veremiyorlardı. Yapılan düzenlemeler sonrası tüm hastalara hizmet vermeye başladılar. Bu düzenlemeye rağmen eczacıların bu dinmeyen tepkisini nasıl yorumlamak lazım?

Serbest eczanelerden satılan ilaçların bu yılki toplam değeri, SSK’lıların serbest eczaneye çıkmasından önceki 2004 yılına göre yüzde 100’den fazla artmıştır. Kamunun ilaç harcamaları ise yüzde 50 civarında artmıştır. Bu süre zarfında eczane sayısında yüzde 15’den daha az bir artış gerçekleşmiştir. Bu durumda eczanelerin kapanma tehlikesi altında olduklarını eczacıların iddia etmelerini anlamakta zorlanıyorum. Mutlaka ki iyi yönetilmediği için zarar eden eczaneler de olabilir. Bunun sorumlusu herhalde biz değiliz. Eczacılık bir sağlık mesleğidir. Bir esnaf gibi görülmekten haklı olarak rahatsız olurlar. Biz de kendilerini esnaf olarak görmeyiz. Geçen günlerde yapılan eczacılık kongresinde sarfettiğim bir cümleden dolayı kendilerini esnaf olarak gördüğüm zannına kapılarak alındıklarına şahit oldum. Orada benim ifade etmek istediğim, yaptıkları işin ekonomik bir boyutunun olduğu bilincinde olmaları gerektiğiydi. Mitingde de iddia ettikleri gibi kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan eczaneler varsa da abarttıkları kadar çok değildir. Ancak şunu da unutmamalıdırlar ki siftah etmeden kepenk kapatan esnafın çok olduğu ekonomik ortamda devlet tarafından alım ve ödeme garantisi olan bir ekonomiye sahip bir işleri vardır. Üstelik yüksek enflasyonun olduğu dönemlerdeki alıştıkları kadar kârı düşük enflasyonlu dönemde beklememeleri gerektiğini de bilmelidirler.

“Eczacı örgütleri gerilim siyaseti güdüyor”

Eczacıların bu tepkisine bakıldığında anlaşılmayan hususlar var. Sanki perde gerisinden bu tepkiyi organize eden başka eller var. Gerçekten tepkili olan eczacılar mı, yoksa ilaç üreticileri mi?

Tepkinin arkasında başka eller değil, eczacı örgütlerinin kendi içlerindeki egemenlik çekişmesi var diye düşünüyorum. Eczacıların hakkını savunduklarını göstermek için sürekli gerilim siyaseti güden oda yönetimleri var. Bir de ideolojik tavırlarla, yapılan her şeyi kötüleme anlayışında olanlar var.

İlaç ve eczacılığa dair son düzenlemeler, ilaç tüketiminin azalması şeklinde kendisini hissettirdi mi?

İlaç tüketiminin azalması demeyelim çünkü az önce de belirttiğim gibi ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile birlikte 4 yıllık sürede kamunun ilaç harcamaları yıllık yüzde 10’luk bir artışla toplamda yüzde 50 civarında gerçekleşmiştir. Biz sağlık hizmetlerine erişimin önündeki engelleri kaldırdıkça ilaç harcamalarında artış olmasını bekliyoruz. Bu artışın makul sınırlarda kalması bizim programımızdaki başarımızdır. Burada ilaç fiyat kararnamesi ve geri ödeme kurallarında yapılan düzenlemeler önemli rol oynamıştır.


TEB'in Ankara'da gerçekleştirdiği mitingde eczacılar, Sağlık Bakanlığı'nı ve SGK'yı sert bir dille eleştiren afiş ve pankartlar taşıdılar.

“TEB ideolojik yaklaşımlarla diyalog kapılarını kapattı”

Bakan Recep Akdağ, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında oldukça sert bir çıkış yaptı. Bir internet sitesinin haberine göre, “Artık kararlıyım bu konuda TEB ‘den değil bizzat eczacılardan görüş alacağım. Hekimlerle ilgili olarak da tek tek hekimlerden” sözlerini sarfetti. Bakan Akdağ bu çıkışı neden yaptı?
(
http://www.sdplatform.com/Haber.aspx?HID=370)

Sayın Bakanımız göreve geldiğinden beri Türk Tabipleri Birliği ideolojik yaklaşımlar sergileyerek diyalog kapılarını kapattıkları için bir işbirliği zaten söz konusu olamamıştı. Ama ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başından beri o zamanki başkan Sayın Mehmet Domaç yönetimindeki TEB ile birlikte uyum içinde çalıştık. SSK ve Yeşil Kartlıların serbest eczanelerden ilaç almalarının sağlanmasında önemli rol oynadılar. Yine İlaç Fiyat Kararnamesi’nin hazırlanmasında da birlikte çalıştık. 2007 yılında Başbakanlığa gönderilen ancak üzerinden seçim geçtiği ve yeni bir hükümet kurulduğu için prosedür gereği iade edilen 6197 sayılı Eczaneler Hakkındaki Kanun değişiklik taslağını da TEB'in önerileri doğrultusunda ve kendileriyle birlikte hazırladık. Mehmet DOMAÇ’ın ayrılmasından sonra göreve gelen Sayın Erdoğan Çolak döneminde de TEB yönetimi ile güzel bir diyalog içinde şimdiye kadar çalıştık. Her türlü sıkıntılarında başta Sayın Bakanımız olmak üzere hepimiz gayret gösterdik. Ancak 6197 sayılı yasa değişikliği şu anda Bakanlığımızın gündeminde olmamasına rağmen TBMM'deki eczacı milletvekillerinin eski taslaktan farklı bir taslak hazırlayarak eczacı-eczacı ortaklığını gündeme getirmelerini bahane ederek Sağlık Bakanlığı’nı hedef göstermeleri ve miting öncesi basın bildirisinin Sağlık Bakanlığı önünde okuyarak Bakanlığımızı zincir eczanelerin kurulmasını istediğini ima ederek suçlayıcı tavırlar içinde bulunmaları, sanırım Sayın Bakanımızı incitmiş olsa ki böyle bir ifade kullanmıştır diye düşünüyorum.

ÖMER ÇAKKAL

Bu haber toplam 2138 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim