Virüs kökenli birçok tehlikeli hastalığı tedavi edebilecek yeni bir molekül bulundu. Amerikan Los Angeles Üniversitesi’nden Mike Wolf başkanlığında araştırma yürüten ekibin bulduğu molekülün fareler üzerinde denendiği ve sonucun son derece umut verici olduğu kaydedildi. Ebola, grip, sarı humma, hepatit-c, çiçek, AIDS ve Rift Vadisi Humması, Batı Nil virüsü gibi birçok hastalığın virüsleri üzerinde etkili olduğu belirtilen molekülün keşfi şimdiden antibiyotiğin keşfine benzetiliyor. Bu yeni moleküle LJ001 kod adı verildi. Procedings of National Academy Of Sciences (Ulusal Bilimler Akademisi Tutanaklar) adlı yayında tanıtılan yeni buluşun, birçok viral hastalığın tedavisinde kullanılacak bir ilaca dönüşme olasılığının yüksek olduğu vurgulandı.
Deneylerde, ebola virüsü zerk edilen farelerin yüzde 80’inin, Rift Vadisi Humması virüsü zerk edilen farelerin yüzde 100’ünün bu molekülle tedavi sonunda hayatta kaldığı kaydedildi. Ayrıca molekülün hiçbir yan etkisinin olmadığı saptandı.
Bilim insanları, bakterilerin yol açtığı hastalıkları iyileştiren çok sayıda geniş spektrumlu antibiyotik bulunmasına karşın, piyasada mevcut anti-virüs moleküllerin hem çok ender hem de etki alanlarının çok dar kapsamlı olduğuna dikkat çekti.
Uzun yaşamın sırrı
İnsanların biyolojik açıdan erken ya da geç yaşlanması üzerinde belirleyici olan bir gen bulundu. Bu gen üzerinde yapılacak araştırmalarla insan ömrünün uzatılabileceği belirtiliyor. İngiltere’deki Leicester Ünivetsitesi ile King’s College London tarafından yapılan araştırmada hücresel yaşlanma hızının, “TERC” adlı bir gene bağlı olduğu belirlendi. Bu genin belli bir varyasyonuna sahip olan insanlarda biyolojik yaşlanmanın daha yavaş seyrettiği tespit edildi.
Leicester Üniversitesi’nden Profesör Nilesh Samani, kromozom uçlarındaki “telomerlerin” uzunluğuna ve bunların ne kadar sürede kısaldığına bağlı olarak yaşlanma ve yaşam süresinin değişiklik gösterdiğini söyledi. TERC geninin bir varyasyonunun, hem telomerlerin uzunluğu hem de kısalma süreleri üzerinde etkili olduğu, bu sayede yaşlanma üzerinde belirleyici etkide bulunduğu belirtildi.
“Nature Genetics” dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan King’s College London Profesörü Tim Spector da “Araştırmanın, bazı kişilerin genetik olarak daha çabuk yaşlanmaya programlandığını gösterdiğini” vurguladı. Araştırmacılar bu keşif sayesinde yaşa bağlı hastalıkların daha iyi anlaşılabileceğini kaydetti.