Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Kovid-19 salgını döneminde dünya genelinde fırsat eşitsizliklerinin yaşandığını belirterek, "Omicron varyantı, Güney Afrika'da ilk vakanın ortaya çıkışı baktığımız zaman aşının, özellikle Sahra Altı Afrika bölgesindeki yetersizlikten, küresel anlamdaki fırsat eşitsizliğinin bir maliyeti olarak karşımıza çıktığını ifade etmem gerekiyor." diye konuştu.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde düzenlenen "Salgın Dönemlerinde İnsan Hakları Sempozyumu"nda konuşan Prof. Dr. Kılıç, Kovid-19 salgınının başladığı günden bugüne bütün dünya ile birlikte Türkiye'nin de salgın koşullarından etkilendiğini belirtti.
Salgın hastalıkların toplumsal anlamda bazı krizleri de beraberinde getirdiğine işaret eden Kılıç, salgının kamu düzeni ve halk sağlığı açısından olağanüstü tedbirlerin alınmasını zorunlu kıldığını, bu tedbirlerin genel itibarIyla toplumsal alanda kabul gördüğünü söyledi.
Hak ve özgürlükler açısından salgın dönemini değerlendiren Kılıç, bu süreçte en başta yaşam hakkı olmak üzere sağlıklı yaşama hakkı, seyahat özgürlüğü, kişisel verilerin korunması ve birçok alanda temel insan hakları ihlalleriyle karşılaşıldığını söyledi.
Kılıç, salgın döneminde insan ticareti, göçmen kaçakçılığı gibi insanlık suçlarının da arttığını ifade etti.
Aşı eşitsizliği
Konuşmasında aşı eşitsizliği konusuna da değinen Kılıç, salgınla mücadelede en büyük mücadele aracının aşı olduğunu anımsattı.
Bu konuda fırsat eşitliği açısından iç açıcı bir görüntünün ortaya çıkmadığını dile getiren Kılıç, "Omicron varyantı adlandırmasıyla Güney Afrika'da ilk vakanın ortaya çıkışına baktığımız zaman bir anlamda bu, aşının özellikle bazı bölgelerde, Sahra Altı Afrika bölgesindeki yetersizliğinin, aşı konusunda küresel anlamdaki fırsat eşitsizliğinin bir maliyeti olarak karşımıza çıktı." diye konuştu.
Kılıç, İngiltere ve Kanada'nın Kovid-19'a karşı ilk aşının çıktığı günden itibaren nüfusunun tamamını aşılamaya yetecek dozda aşı tedarik ettiğini ama hala aşının hiç gitmediği ülkelerin bulunduğunu söyledi.
Sosyal ve ekonomik haklar açısından dünyanın ciddi bir sınanma içerisinde olduğunu belirten Kılıç, yoksul sınıfların gıdaya erişim ve konut hakkına sahip olma konusunda da güçlükler yaşadığını belirtti.
Salgında Türkiye pozitif ayrıştı
Salgın döneminde hak ihlalleri konusunda Türkiye'nin pozitif ayrıştığını, başta yaşlıların sağlık haklarının koruma altına alındığını belirten Kılıç, "Bazı Avrupa ülkelerinde bu noktada insani duyarlılık, yaşlıların korunması konusunda ülkemizin gerçekleştirmiş olduğu etik tablo ve tutum karşısında ne yazık ki olumsuz bir tavır sergilendiğini ifade etmem gerekiyor." diye konuştu.
Salgının eğitim alanında da hak ihlallerine neden olduğunu belirten Kılıç, bununla birlikte yeni fırsatları da beraberinde getirdiğini söyledi. Bu süreçte yeni eğitim teknolojilerinin ortaya çıktığını aktaran Kılıç, "Yersiz, yurtsuz, mekansız bir biçimde, her an erişilebilir bir eğitim mekanizmasının üretilmesi, eğitim metodolojisinin üretilmesi noktasında bir imkan yarattığını sizlerle paylaşmak istiyorum." dedi.
Salgın döneminde gıdaya ulaşma ve gıda yetersizliği konusunda da ihlallerin yaşandığına işaret eden Kılıç, gıdanın en mahrem meta olduğunu belirterek bunun üzerinden kar amaçlı stokçuluk yapmanın yanlış olduğunu ifade etti.
Sempozyum yarın da sürecek.
