Terlemeyi durdurmak amacıyla ülkemizde az sayıda merkezde uygulanan “ETS - Endoskopik Torakal Sempatektomi” yöntemiyle bu sorun çözülüyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, yöntemin halk arasında “ETS” olarak bilindiğini, genel anestezi altında bir saat süren ameliyattan sonra aşırı terlemenin durduğunu belirtiyor.
HASTA KONFORU ÖN PLANDA
Prof. Dr. Halezeroğlu, söz konusu yöntemin şimdiye kadar koltuk altından 2 veya üç kesiden girilerek yapıldığını, ancak İtalyan cerrah Dr. Gaetano Rocco’nun geliştirdiği tek kesiden ameliyatla artık yöntemin daha konforlu hale geldiğini söylüyor.Yöntemin uygulanışı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, yöntemin çok güvenli olduğunu, endoskopik olarak uygulanmasının da bu güvenliği artırdığını ifade ederek şu bilgileri veriyor:
Prof. Dr. Halezeroğlu, söz konusu yöntemin şimdiye kadar koltuk altından 2 veya üç kesiden girilerek yapıldığını, ancak İtalyan cerrah Dr. Gaetano Rocco’nun geliştirdiği tek kesiden ameliyatla artık yöntemin daha konforlu hale geldiğini söylüyor.Yöntemin uygulanışı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, yöntemin çok güvenli olduğunu, endoskopik olarak uygulanmasının da bu güvenliği artırdığını ifade ederek şu bilgileri veriyor:
- Koltuk altında bir santimetrelik kesi açıyoruz.
- Açtığımız kesiden içeri 5 mm çapında bir kamera sokuyoruz.
- Büyük ekranlarda keseceğimiz siniri çok iyi bir şekilde görebiliyoruz.
- Kaburganın her iki yanından aşağı doğru inen ve vücutta terlemeyi kontrol eden sempatik sinire ulaşıyoruz.
- 2.ve 4. kaburga bölgesindeki sinire mandala benzetebileceğimiz bir klips takıyoruz.
- Bu klipsi sinire takarak, sinirden ter bezlerine aşırı ter salgılanmasına neden olan sinyali kesmiş oluyoruz.
- Ameliyat bir saat sürüyor.
- Genel anestezi ile yapıyoruz, çünkü hastanın hiç kıpırdamaması gerekiyor.
- Ameliyattan çıkar çıkmaz terleme kesiliyor.
- En önemlisi ameliyattan sonra hasta ağrı duymuyor, ağrı duymadığı için ağrı kesici verilmesine bile gerek kalmıyor.
"ENJEKSİYON YÖNTEMİNİ SADECE KOLTUK ALTINA ÖNERİYORUM"
Aşırı terleme tedavisinde enjeksiyon seçeneği de bulunuyor. Terlemeye karşı enjeksiyon yönteminin yılda iki, üç defa tekrarlanması gerekiyor. Koltuk altı cildinin ince olması nedeniyle enjeksiyonun koltuk altına yapılmasının olumlu etkiyi arttırdığını anlatan Prof. Halezeroğlu, “Ancak enjeksiyonun el ve ayakta kullanılmasını önermiyorum, koltuk altında faydalı olduğuna inanıyorum. ABD Besin ve İlaç Kurulu FDA, enjeksiyonun sadece koltuk altında uygulanmasına onay verdi. Sonuçta bu da bir seçenek ve hastaların hangi yöntemi benimseyeceği önemli. Bazen sigortalar kozmetik bir işlem gibi görerek ameliyatın bedelini ödemeyebiliyor. Bazı şirketler ise ödüyor, hastaların bu konuda doğru bilgi almak gerek” diyor.
AŞIRI TERLEMENİN MEVSİMİ YOK
Aşırı terleme sorunu bulunan kişiler, bu sorunu çocukluktan itibaren yaşarken, ergenlik döneminde ve yetişkinlikte de problem devam ediyor. Tek kesiden ameliyat, ergenlikte de yapılabiliyor. Prof. Halezeroğlu, ergenlik döneminin geçmesiyle birlikte bu sorunun kaybolmayacağını belirterek, şöyle konuşuyor:
“Aşırı terleme bir hastalık. Bu nedenle ‘heyecanlandım, koştum, yürüdüm bu yüzden aşırı terledim’ durumu aşırı terleme hastalığında geçerli nedenler değil. Çünkü bu hastalar hiç efor sarf etmeden, durduğu yerde bile terliyor. Bu hastalık yaz kış mevsimi ayırmıyor, sürekli terleme, musluktan su akar gibi devam ediyor.”
Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, aşırı terleyenlerin en çok şikayet ettikleri sıkıntıları şöyle sıralıyor:
- Kız ya da erkek arkadaşıyla, eşiyle el ele tutuşamıyor.
- Eğer öğrenciyse sınava girerken kalemi tutamıyor, kağıt su içinde kalıyor.
- İnsanlarla tokalaşamıyor.
- Ayakları terliyor korkunç bir koku etrafa yayılıyor, utanıyor, insan içine giremiyor.
- Yaz veya kış ayrımı olmadan tüm mevsimlerde başından aşağı adeta sular akıyor.
- Koltuk altı tamamen su içinde kalıyor, sosyal ortamlarda ter kokusundan rahatsızlık duyuyor.
- Efor sarf etmediği halde aşırı terleme görülüyor.
- Meslek seçimini etkiliyor. Kişiler, terleme nedeniyle şoförlük, üst düzey yöneticilik, el kullanılan sanat alanları ve sosyal olarak sürekli aktif iletişim gereken meslekleri seçmekten kaçınmak zorunda kalabiliyorlar.