Antalya Eczacılar Odası Başkanı Kerem Zabun, "Bu ilaçları kullananların derhal doktor kontrolüne girmesi gerekiyor" dedi. Sağlık Bakanlığı da bunun üzerine Hürriyet'e özel açıklamalarda bulundu, 'Sahte ilaç için gelen olmadı. Genellikle başka ülkelere satıldığını tahmin ediyoruz.'
İstanbul, Ankara, Antalya, Batman, Adana, Şunlıurfa, Iğdır, Diyarbakır ve Kocaeli'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 130 adrese eş zamanlığı olarak gerçekleştirdiği sahte ilaç operasyonuna ilişkin hazırlanan iddianameden çıkan korkunç detaylar eczacıları harekete geçirdi.
BAKANLIĞA RESMİ BAŞVURU
İddianamede, kanser ilaçlarının içerisine aseton karıştırıldığına yönelik tespitleri mercek altına alan Türk Eczacıları Birliği (TEB), İçişleri Bakanlığı'na yazılı olarak başvurarak ismi iddianameye giren eczacıların T.C kimlik numaralarını talep etti.
DURUM ÇOK VAHİM
İddianamedeki tespitlerin kendilerini çok şaşırttığını belirten Antalya Eczacılar Odası Başkanı Kerem Zabun, "İlaçlara aseton karıştırıldığı bilgisini biz de aldık ancak elimizde inceleme raporu yok. Eğer bu gerçekse durum gerçekten çok vahim" dedi.
HARABİYET OLUŞTURUR
Asetonun çözücü bir madde olduğunu ve kozmetik alanında kullanıldığını dile getiren Zabun, "Bu maddenin ilaçlarda kullanılması karaciğer ve böbreklerde toksin etkisi yaratır ve harabiyet oluşur. Bu sonuçta insanı ölüme dahi götürebilir. Bu ilaçları kullananların derhal doktor kontrolüne girmesi gerekiyor" diye konuştu.
KONTROL YAPTIRILMALI
Bu ilaçları piyasaya sürmenin öldürmeye teşebbüs eylemiyle aynı şey olduğunu savunan Zabun şöyle dedi: "Bu ilaçları kullanıp başlarına bir şey gelmeyen hastalar varsa kendileri gerçekten çok şanslı. Bu kişiler aldıkları ilaçtan şüphe duyuyorlarsa hemen karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmeli.
SORUŞTURMA AÇILACAK
Tabi ilacın içinde ne kadar ve hangi kalitede aseton kullanıldığı da önemli. İlacın içindeki aseton az dahi olsa sürekli ve düzenli kullanımlarda zehirlenmeler bile yaşanabilir. Biz bu konuya son derece hassas yaklaşıyoruz hatta İçişleri Bakanlığı'na resmi yazı ile başvuru yaparak bu ilaçları satan eczacıların T.C kimlik numaralarını mesleki disiplin soruşturması açabilmek için talep ettik."
"SAĞLIK BAKANLIĞI HASTALARI ÇAĞIRMALI"
Aysel ALP / ANKARA
Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Harun Kızılay, sahte kanser ilacının içinde aseton olduğu iddialarının doğru olması halinde, sağlık bakanlığı'nın bu ilaçları kullanan hastaları kontrol için hastaneye çağırması gerektiğini söyledi. Kızılay, bu işe karışan eczacılara disiplin soruşturması açmak için de isim ve TC kimlik numaralarını İçişleri Bakanlığı'ndan istediklerini bildirdi.
Kızılay, asetonun insan sağlığına zararlı bir madde olduğunu belirterek, bu gerçek ise bunu kullanan hastaların sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kızılay, sahte ilaç üretim ve dağıtımına katılan eczacıların isimlerini istediklerini ancak İçişleri Bakanlığı'ndan hala bir yanıt gelmediğini açıkladı. İsimlerin gelmesi halinde, bunu TEB Yüksek Haysiyet Divanı'nın karara bağlayacağını anlatan Kızılay, "Burada uyarı cezasından 180 gün meslekten men etmeye varan cezalar verilebiliyor" dedi.
Kızılay, meslekten kesin ihraç cezasının ise ancak kişiler hakkındaki mahkeme kararlarının kesinleşmesinden sonra verilebildiğini söyledi.
"SAHTE İLAÇ İÇİN GELEN OLMADI"
TEB'in, sahte ilaç kullanan hastaların Sağlık Bakanlığı tarafından çağrılması gerektiği sözleri üzerine aradığımız Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı yetkilileri ise sahte ilaç operasyonu gerçekleşir gerçekleşmez hem eczane hem de hasta ve hastane kayıtlarından ilgili kişilere çağrı yapıldığını açıkladılar.
Yetkililer, ancak operasyonda ele geçen ilaçların büyük oranda 'tarihi geçmiş' ya da 'kanser ilacı adı altında aspirin' türü başka ilaçlar olduğunu belirttiler. İçinde aseton olan ilaç sayısının yüzde 1 civarında olduğunu belirten yetkililer, bu tür sahte ilaçların genellikle Suriye başta olmak üzere üçüncü ülkelere satıldığını tahmin ettiklerini anlattılar.
Türkiye'de sözkonusu kanser ilaçlarının 'yok ilaçlar' listesinde olmadığını, Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastane ve kliniklerde bunların kullanılmasının mümkün olmadığına dikkat çeken yetkililer, "Dolayısıyla biz o dönemde bu sahtekarlığa adı karışan eczane ve hastanelerden yola çıkarak hastalara çağrı yaptık. Ancak bugüne kadar Bakanlığımıza başvuran herhangi bir kimse olmadı" dediler.