Özkan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında yaptığı yazılı açıklamada, kanser hastalarının sayısının gün geçtikçe arttığını, Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre önlem alınmazsa 2030'da 22 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağının tahmin edildiğini kaydederek, kanserle mücadeleye bütün olarak bakılması gerektiğini vurguladı.
Tedavi süresince beden kadar ruhun da onarılması ve desteklenmesinin büyük önem taşıdığının altını çizen Özkan, beden, beyin ve ruhun bir bütün olduğunu, bedendeki olumsuzlukların beyni etkilediğini, ruha yansıdığını, ruhun sıkıntısının da beyin kanalıyla bedene geçtiğini aktardı.
Özkan, kişinin ruh halinin kanserin ortaya çıkışında önemli rol oynadığı gibi hastalığın seyrini de etkilediğini belirterek, "Duygusal çatışmalar, kronik stres, travmalar, kayıp, çaresizlik ve yas kişideki mevcut kanser sürecini hızlandırır. Zihinde çözülemeyen problemler ruh sağlığını bozar ve hormonlar aracılığıyla bağışıklık sistemini zayıflatır" ifadelerini kullandı.
Kanser hastalarına psikolojik destekte izlenen yol hakkında bilgi veren Özkan, depresyonun, hastanın beyin kimyasını bozarak kanserin seyrine etki ettiğini bildirdi.
"İki hastadan birinin psikoloji desteğe ihtiyacı var"
Prof. Dr. Özkan, hastalığın tedavisinde, hastanın psikolojisinin de iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Hastanın iyi hissetmesi, tedaviyi kolaylaştırmakta ve hastalığın seyrini önemli ölçüde etkilemekte. Kanser hastası ruhsal çöküntü içerisindeyse, depresyonu tedavi edilmesi sürece kanseri atlatsa da tam anlamıyla tedavi edilmiş sayılmaz. Depresyon sebebi ve süreçleri, hastanın beyin kimyasını bozacağı için hormonal sistem kanalıyla kanserin seyrine de etki edecektir" değerlendirmesini yaptı.
Kanser hastalarında sıklıkla görülen psikiyatrik bozukluklar arasında, "uyum ve anksiyete bozuklukları, depresif sendromlar, organik beyin sendromları ve kişilik bozuklukları" bulunduğu bilgisini veren Özkan, her iki kanser hastasından birinin psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu, hastalığa yakalananların egosu ve hayata bakışının etkilendiğini belirtti.
Özkan, kanser hastalarının sağlığına kavuşmasının "uygun tıbbi hizmet, fiziksel tedavi ve bakımla birlikte psikiyatrik tedavi ve psikososyal bakım hizmetinin eşzamanlı sunulması" ile mümkün olacağını kaydederek, hastalara sağlanacak psikolojik destekte, "kaygı ve acıyı azaltmak, uyumu sağlamak, duyguların ifadesine yardımcı olmak, yaşam kalitesini, mücadele ve yaşama gücünü artırmak, hastalığın yarattığı çok yönlü krizle baş etmek, var olan yanlış algıları düzeltmek, 'ya hep ya hiç' tarzı davranış ve düşünceleri düzeltmek, sosyal destek ve iletişimi güçlendirmek" konularının önemli olduğunu aktardı.
"Yeter ki ruhunuz kanser olmasın"
Memorial Şişli Hastanesi Liyezon Psikiyatrisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, son günlerde sıkça kullanılan "anti-kanser zihni" kavramının içeriğini iyi anlamak gerektiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
"Kanser olunca değil 'oldum' denildiğinde hastalığın seyri olumsuz yönde gelişir. Önemli olan ruhun da kanser olmamasıdır. Bu nedenle hayattan da hastalıktan da bir şeyler öğrenmek gereklidir. Hastaların kimi kanseri kabul ederken, bazıları da reddeder. Önemli olan mücadele etmektir. İnançlı, bilime güvenen, paylaşımcı ve mücadeleci bir yapıya sahip olmak önemlidir. Kanser tedavisi süresince önemli olan ayrıntılardan biri de normal hayatı sürdürebilmektir. Kemoterapi görürken bile haberler izlenmeli, neye ilgi duyuluyorsa bunlar yapılmaya devam edilmelidir. Zihin, dünyaya ne kadar açık olursa o kadar çabuk toparlanacaktır. Zihin vazgeçerse, bedenin daha çabuk vazgeçtiği unutulmamalıdır. Kanserle ustalıkla mücadele eden ve kanseri yenen kişiler, hayatına daha mutlu, üretken ve huzurla devam etmektedir."