İnsanın psikolojik gelişiminin doğumdan itibaren deneyimlerle şekillendiğini belirten Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Deneyimlerin ise sadece bizzat kişi tarafından yaşanmış olaylar olması gerekmez. Gözlem yoluyla dolaylı olarak da duygusal, düşünsel ve davranışsal repertuvarımız şekillenir. Geçmişte deneyimler ağırlıklı olarak ev, okul, mahalle çevresinde şekillenirken, günümüz teknoloji çağındaki online platformlarda ve sosyal medyada sınırsız içeriğe erişim imkanı doğmuştur. Bu sınırsız içeriğin özellikle çocuklar ve ergenler üzerindeki etkisi daha dramatiktir çünkü henüz karar verme, mantık yürütme, risk değerlendirmesi yapma, sebep-sonuç ilişkisi kurma gibi üst düzey bilişsel becerileri yeterince gelişmemiştir ve etkilenebilirlikleri daha yüksektir.” diye konuştu.
Geçmişte bakıldığında farklı dizi, film, çizgifilm, anime gibi yapımlardan etkilenen ve gerçek yaşamda riskli ve uygun olmayan davranışlarda bulunan kişilere dair haberlere sıklıkla rastlandığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Sevdiği karakter öldüğü için yas tutup cenaze namazı kılan, kendisini pokemon olarak hayal edip balkondan uçmaya çalışan, dizideki kötü karakteri canlandıran oyuncuya gerçek hayatta saldırıda bulunan, izlediği içeriklerden etkilenip aynı riskli davranışları taklit etmeye çalışan ve bunların sonucunda kendisine ya da çevresine zarar veren kişilere rastlamak mümkündür.” dedi.
Squid Game olumsuz mesajlar veriyor
Son günlerde gündemde olan Squid Game dizisinin etkilerinin de konuşulduğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, şunları söyledi:
“Şu anda dünya genelinde oldukça popüler olan Squid Game isimli yapımın içeriklerinin viral haline geldiği ve farklı yaş grupları tarafından yeniden sahnelenmeye çalışıldığına dair birçok haber gündemdedir. Birbirleriyle yarışıp kaybedenleri döven okul öğrencileri gibi hadiselerin, şiddet içeren yapımların psikolojik etkilerine dair dramatik örnekler olduğu düşünülmektedir. Ayrıca sadece fiziksel şiddet değil, toplumsal yaşamın değerlerine zarar verebilecek birçok alt metine de bu yapımda rastlamak mümkündür. Örneğin;
-Şiddetin oyunlarla bir araya getirilerek bir eğlence malzemesi olarak masumlaştırılması,
-Güçlünün zayıflara istediği gibi hükmedebileceği, güçlülerin yaptıklarının yanlarına kar kalacağı,
-Zayıfların istenmeyeceği ve dışlanacağı, özellikle kadın-erkek ayrımcılığı üzerinden kadınların daha zayıf ve değersiz olduğu,
-Kadınların feminenliklerini kullanarak ihtiyaç duydukları korumayı ve ayrıcalığı elde edebilecekleri,
-İlişkilerin menfaat üzerine kurulduğu, bir kişinin sadece size yarar sağladığı sürece değerli olduğu,
-Bir denetim ve dış kontrol olmadığı sürece herkesin kendi istediği şekilde hareket edebileceği,
-Çoğunluk kabul ettiği sürece azınlığın isteklerinin göz ardı edilebileceği,
-Bir başkasının ihtiyaçlarının ve zor durumunun göz ardı edilmesi ve empatinin kişisel menfaatler için bir engel oluşturduğu,
-İlişkide şüpheci olmak gerektiği ve sürekli en yakın ve güvendiğiniz kişinin dahi size ihanet edebileceği gerçeği ile paranoid bir zeminin desteklendiği.
Çocukları farkında olmadan etkileyebilir
Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, yukarıda sayılan birçok alt metinin çocukların farkında dahi olmadan bilinçdışı şekilde zihinlerinde yer edebileceğini ve kişiliklerinin henüz şekillenmeye devam ettikleri dönemde fazlaca etkilenmelerine neden olabileceğini söyledi.
Sakıncalı yönleri uygun şekilde anlatılmalı
Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, her ne kadar televizyon ve dijital platformlar içerikler için yaş sınırlaması getirse de günümüzde bu içeriklere ulaşmanın herhangi bir çocuk için dahi oldukça kolay olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Özellikle ebeveynler bu konuda çocuklarının ilgi alanlarını ve takip ettikleri içerikleri anlamaya çalışmalı, uygun görmedikleri içeriklere sınırlandırma getirmelidir. Bunun yanında sınırlandıramadıkları durumlarda da çocuklarının izlediği içeriklerin onları nasıl etkilediğini gözlemlemeli, dikkatlerini çeken bir durum olduğunda bunu çocuklarıyla empatik bir dille konuşmalı ve söz konusu içeriklerin neden uygun olmadığını ve sakıncalı yönlerini çocuklarının anlayabileceği bir dille onlara anlatarak yanlış düşünceleri düzeltmelidirler”