Sosyal Güvenlik Reformu'nda bir eşik daha aşıldı. Anayasa Mahkemesi'nin bazı maddelerini iptal ettiği için uygulanma olanağı kalmayan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın birçok hükmü çok ciddi revizelerle yeniden yasalaştı. Böylece reformun emeklilik ve sağlık alanında hak ve yükümlülükleri yeniden tanımlayan bölümü iki yıl gecikmeyle de olsa hayata geçebilecek.
Bugünlerde gündemdeki konu bu yasa sonucu hayatımızın nasıl değişeceği, hangi kesimlerin yasadan ne yönde etkileneceği. Oysa tartışılması gereken başka konular da var. Reformun temel hedefi neydi? Bu yasa çıkınca hedef ne ölçüde gerçekleştirilmiş oldu? Neler yapıldı, neler eksik kaldı? İsterseniz biz bu soruların cevabını arayalım.
Aslında son reform süreci 2003 yılında başlatılmıştı. Aradan tam beş yıl geçti. Bu süreçte reformun hedefi birbirini tamamlayan beş temel alanda gelişme sağlamak olarak belirlenmişti. Bunların başında tüm yurttaşlarımızın ayrım gözetilmeksizin eşit sosyal güvenlik hakkına sahip olması; böylece memur, esnaf, işçi gibi farklı çalışma statülerinin emeklilik ve sağlık gibi temel alanlarda norm ve standart birliğinin sağlanmasıydı. İkinci hedef çalışma ilişkisi aranmaksızın nüfusun tümünün eşit haklarla sağlık güvencesine kavuşturulması yani Genel Sağlık Sigortası'nın hayata geçirilmesiydi.
Üçüncü alan sosyal yardımlarda tümüyle yaklaşım değişikliğini gerektiriyordu. Sosyal yardımların ihtiyacı olan herkesin erişebileceği şekilde, bir lütuf değil bir hak olarak tanımlandığı yeni bir yapıya geçilmesiydi. Dördüncü hedef, tüm bu alanlarda bütünsel bir hizmet sunacak, vatandaşın memnuniyetini merkeze alan etkin ve verimli çalışacak yeni bir kurumsal yapının oluşturulmasıydı. Sosyal güvenliğin bir şemsiye altında birleştirilmesi işte bu temel değişikliklerin yapılması ile olacaktı. Ve son olarak reform ile özellikle emeklilik programının uzun dönemde de olsa gelir-gider dengesinin sağlanması hedeflenmişti.
Yukarıda özetlediğimiz hedefler açısından değerlendirdiğimizde kat edecek daha çok yolumuz olduğu anlaşılıyor. Sosyal yardımları bir hak olarak tanımlayan yasa taslağı hazırlandı, internet üzerinden kamuoyunun görüşüne de sunuldu ama yıllardır Meclis'e sevk edilmedi. 2008 yılı programının hedeflerinden biri olarak yapılacaklar listesinde hâlâ yerini koruyor. Kurumsal etkinlik ve verimlik artışı sağlanması amacıyla üç kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu adı altında entegre edileceği yasa 2006'da yürürlüğe girdi. Fakat birleşme süreci bir türlü yönetilemedi. Hızla tamamlanması gereken süreç özellikle atamalarda yaşanan tıkanıklıklar ve özensizlikler nedeniyle bir belirsizlik yumağına döndü.
Anayasa Mahkemesi'nin kamu görevlilerinin diğer çalışanlardan farklı statüde oldukları gerekçesiyle ayrı tutulması gerektiği yönündeki kararı dikkate alındı. Fakat sadece, halen çalışan kamu görevlilerini emeklilik sistemi açısından dışarıda tutmakla yetinildi. Emekli Sandığı sisteminde değişiklik gündeme alınmadı. Böylece hem tüm çalışanların aynı sisteme tabi olmaları hedefi en az 25 yıl ötelenmiş oldu hem de yeni başlayacak memurlar için Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmamış oldu. İlgili maddelerin yeniden iptal edilmesi riski tam olarak giderilemedi.