Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şizofreni tedavisinde nöromodülasyon yönteminin kullanıldığını söyledi. Manyetik uyarımlarla nöroteknoloji kullanarak halüsinasyonların yok edilebildiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, “Son bilimsel bilgiler şizofreninin tedavisinde TMS veya TMU olarak bilinen manyetik uyarım tedavisinin işe yaradığını yönünde. Nöronavigasyon sistemi ile beynin bağlantıları bozulmuş bölgesinin bulunup kişiye özel tedavi yapılacağı bilimsel yayınlar arasına girdi” diye konuştu.
Kendi dünyalarında yaşarlar
Çok çeşitli tipleri olan bu hastalığın en önemli özelliğinin hastaların realiteyi test etme yetilerinin bozularak gerçeklerle olan bağlantılarının kopması olduğunu belirten Prof.Dr. Tarhan, “Şizofren bir hasta güneşin kendisi için doğduğunu, yağmurun o üzüldüğü için yağdığını düşünür. Sekonder narsizm de denilen bu hastalıkta otistik bir yaşam vardır. Hasta kendine özel bir dünya oluşturur ve o dünya içerisinde mutlu bir şekilde, dünyadan kopuk otistik bir yaşam sürdürür.
Şizofreni beyindeki hücre faaliyetleriyle ilgili bir durumdur. Beynin karar mekanizması, enerji programlaması bozulur. Beynin önem ve önceliklerini belirlemesi, hayal ile gerçek arasındaki sınırları fark etmesi, doğru ve yanlış diye oluşturduğumuz standartların bozulması durumunda şizofreni ortaya çıkar. Bu kişilerde sosyal uyumsuzluk olduğu için üretemezler, sosyalleşemezler, evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar, para kazanamazlar.
Yeni dönemdeki tedaviler olumlu sonuç veriyor
Bir kimse bunlara sahip çıkmazsa bir kenarda ölüp kalırlar. Yiyip içerler, cinselliği de eşleşme olarak görürler. Çocuğu olsa bile onunla ilgili davranışı sağlıklı olmaz. Şizofrenlerin hayatı marazi bir durumdur. Antipsikiyatristler, şizofrenlerin kendi dünyalarında mutlu yaşadıklarını söyler, müdahale edilip ilaç verilmesine ve şok yapılmasına karşı çıkarlar. Bu tür hastaların sayısı sınırlı kalmadığı takdirde bunların sayısı artar ve bir iki nesil sonra insanlık biter. Bu nedenle şizofreni marazi bir durumdur ve tedavi edilmesi gerekir. Beyindeki çalışmalar anlaşıldıkça, algılamalar düzeltildikçe, bu hastalık da tedavi edilir. Bugün ileri beyin görüntüleme yöntemleri ile hastalık tanısı kolaylaşmıştır ve yeni tedavilerde tıp oldukça başarılıdır.
Şizofrenide beynin kimyası bozuluyor
Şizofrenin özü şudur: Bir çocuk doğup, dünya yaşamına girdiği andan itibaren sosyal beyin gelişmeye başlar. Hayat, insan, sevgi, kendi kimliği, başkasının kimliği, kendi kültürü, başkasının kültürü gibi gerçekleri öğrenir. Güneşin aydınlattığı, elektriğin çarptığı, ateşin yaktığı realitesine şahit olur. İnsanoğlu bunları öğrenerek bir noktaya gelir. Hayal ile gerçek arasındaki sınırları beyin kimyasal harflerle yazar. Beyin kimyası bozulan bir kişinin beyni hatalı protein üretir, bu da beynin algılamasını bozar. Bunun üzerine kişi güneş doğduğu zaman, güneşin herkes için değil de, sadece kendisi için doğduğunu söyler.
Şizofreni salata gibidir
Mesela bir bilgisayarda görüntü, ses, renk belli bir amaca göre yazılmış, hazırlanmıştır. Bunların birbiriyle bağlantısı koptuğunda renk, görüntü, sesler karmakarışık olur. Böyle bir durumda bilgisayarda ortaya çıkan görüntü, anlam bağları olmayan şizofrenik bir resimdir. Aynı şekilde insanın beynindeki bilgiler de bilgisayar örneğinde olduğu gibi karışırsa şizofreni ortaya çıkar.
Şizofreni ile manik depresifteki karşıtlığı ayırt etmek için salata ve türlü yemeği örneği verilir. Türlüde patlıcanın, biberin, domatesin koku ve tatları karışmıştır fakat birbirleri arasında anlamlı bir bağ olduğu için farklı bir lezzet ortaya çıkmıştır. Salatada ise sebzeler arasında hiçbir bağ yoktur, hiçbirinin tadı ve kokusu karışmaz, her şeyin tadı kendine özgüdür. Şizofreni de salata gibidir. Her şey kopuk ve bağımsız çalışır, birbiriyle anlam bağı yoktur. Olaylar ve durumlar arasındaki mantıksal bağlar, sebep-sonuç ilişkileri kopar. Realiteyi test edemez ve gerçeklerle olan bağlantı kesilir.”