Neden ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU?
Hekim, bir özel kuruluşta işe girmek istese, kadrolar dondurulduğu için işe giremiyor. Muayenehane açarak serbest çalışmak istese, önüne akıl dışı ve aşılması olanaksız engeller konuluyor. Serbest çalışan hekim SGK ile anlaşma yapamıyor, yazdığı reçete bedelleri ödenmiyor, sistem tarafından tanınmıyor. Hekimin birden fazla kuruluşta çalışmasına izin verilmiyor. Ayrılmak istese, çalışma seçenekleri yok edildiği için ayrılamıyor. Çalışma biçimini kendisi seçemiyor. Çalışmak istediği kuruluşu seçemiyor. Sağlık Müdürlükleri hekimleri sürekli tehdit ve taciz ediyor. İnanılması güç şekilde, yılların deneyimine sahip hocaların hasta bakması ve ameliyatlara girebilmesi bile yasaklanıyor.
Hekimler tamamıyla kuşatılıyor ve tutsak hale getiriliyor. “Yasal görünümlü” antidemokratik ve anayasaya aykırı düzenlemelerle, görünmeyen duvarlarla örülmüş bir hapishane ortamı içine alınıyor.
Bu durumda, hekimlerin en önemli gündem maddesi nedir? Tabii ki “Çalışma Özgürlüğü”. İşte bu yüzden adımız “ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU”.
Aynı zamanda bu tanım, bizim bilimsel düşünebilme alışkanlığımızı, bağımsız hareket edebilme yeteneğimizi ve dogmatik düşüncelerden uzak özelliğimizi de vurguluyor. Bu nedenle de adımız ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU.
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile, halkın da hekimini özgürce seçebilme ve hekimini istediği yerde görebilme özgürlüğü yok ediliyor. Hekimler, şimdiden tamamına yakını yabancı sermayenin eline geçmiş olan özel hastane zincirlerine ya da kamu hastanelerine “çaresiz ucuz işgücü” olarak, halk da bu hastanelere “başka seçeneği kalmamış hastalar” olarak mecbur bırakılmak isteniyor. Yabancı sermaye ve işbirlikçileri kazanıyor, hekimler ve halk sürekli kaybedecekleri bir yola itiliyor.
Bu gidişatı değiştirmek için adımız ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU.
Üzülerek görüyoruz ki, hekimlerin tek mesleki kuruluşları olan Tabip Odası yönetimleri de, bu olumsuz süreci engelleyemediler. Bunun birinci nedeni, güncel sorunların kavranamaması, hekimlerin mesleki sorunları yerine soyut siyasetin önde tutulması ve Tam Gün Yasası gibi konularda kendi meslek mensuplarının taleplerini savunmak yerine, hekimlerin aleyhine kurulan tuzakta Bakan’ın yedeğine düşülmesidir. Sağlık Bakanlığı ile, adeta “kim daha sıkı Tam Gün’cü” yarışına girenlerin, görüş ve hedefleri net olmayan bir oda yönetiminin, hekimleri ileriye taşıyabilmesi ve yaratılan kuşatmadan çıkarabilmesi olanaksız görünmektedir.
İşte tüm bu nedenlerle, ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMUyuz. Düşüncelerimiz berrak, programımız kapsamlı, hedeflerimiz nettir. Programımız, sadece hekimlerin değil, tüm ülkenin sağlık sorunlarına çözüm önerebilecek, akılcı ve katılımcı bir programdır.
1. Siyasi Parti Değil, Öncelikle Tabip Odası
Tabip Odaları’nın, birer siyasi parti bürosu veya marjinal siyasi düşüncelerin uygulamaya konulduğu alanlar olmadığı inancındayız. Tabip Odaları’nın yönetimlerinde bulunan hekimler, farklı siyasi fikirlere sahip olabilirler. Bununla birlikte, kendi kişisel görüşlerini, tüm hekimlerin veya Tabip Odaları’nın duruşu olarak dayatamazlar. Siyasi programların mücadele alanı, siyasi partilerdir. Tabip Odaları, bir meslek odası olarak, öncelikle hekimlerin mesleki, ekonomik ve demokratik haklarını korumak, geliştirmek ve iyileştirmek için mücadele etmekle yükümlüdürler. Bu mücadele, ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU’nda, tüm hekimlerin ortak değerlerini kucaklayan bir yönetim biçimiyle yürütülecektir.
ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, Tabip Odası’nın gün geçtikçe eriyen saygınlığı ve etkinliğini yeniden kazandırmak üzere yola çıkan bir hekim hareketidir. Hekimliğin, horlanıp aşağılanmasına izin vermeyecek, bu kutsal mesleğin onuru için olduğu kadar, genç meslektaşlarımız ve tıbbiyelilerin geleceği için de çalışacaktır. Tabip Odası’nı, haksız etiket ve yaftalardan kurtaracak, tüm hekimlerin Oda’ya katılımını ve hakça temsil edilmelerini sağlayacaktır. Yarıdan fazla üyesi özel hekim olan bir Tabip Odası’nda, bu çalışma alanlarının, yönetim düzeyinde temsil edilmiyor olması temsilde adalet ilkesinden uzaktır. Kamu ya da özeldeki tüm hekim gruplarının Oda içinde temsil edilmeleri lüks değil, zorunluluktur.
ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU’nun, siyasal bir ajandası ya da bir parti bağlantısı yoktur; insana, barışa, emeğe ve özgürlüğe dair net bir duruşu vardır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine ve toplumsal barışa sahip çıkan, yaşama ve diğer temel insan haklarını her şeyin üstünde tutan, emekten yana taraf olan, demokrasiyi içselleştirerek kendi içinde de uygulayan, evrensel hukuk temelinde tam bağımsız bir adaleti savunan ve halk sağlığını her türlü tehdite karşı koruyup, kollayan duruşumuzdan asla ödün vermeden çalışacağız.
Özgür Hekimler Platformu, inanç özgürlüğü, vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, ifade ve gösteri özgürlüğü gibi hak ve özgürlüklerden yana taraftır. İşkence ve kötü muameleye, şiddete, teröre, ırkçılığa, dinsel veya militarist tahakküme, ayrımcılığa ve her türlü emperyalist vesayete karşı olmak gibi temel evrensel ve insani değerleri ilke edinmiştir. Siyasi düşüncesi her ne olursa olsun, tüm hekimlerin kendini evinde hissettiği ve fikrini özgürce ifade edebildiği gerçek hekim birliğini sağlamaya kararlıyız.
Yakın geçmişte yaptığımız sokak eylemlerini medya çalışmaları ve gazete ilanları ile desteklemek için ihtiyaç duyulan bütçenin bile, yıllardır odalarına aidat ödemiş olan hekimlerin sırtına yüklenmesi, kabul edilebilir bir tavır değildir. ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, şeffaf bir bütçe anlayışından hareketle, toplanan üye aidatları, diğer gelirler ve yapılan tüm harcamaların dökümünü periyodik olarak internet sitesinden duyurma sorumluluğunda olacak, kamuya açık tüm hizmet alımlarında şeffaf ihale yöntemlerini kullanacaktır.
Uzun yıllar içinde, kısır süreçlere sokulmuş, geleneksel ve sonuç vermeyen muhalefet çizgisi, yapıcı ve planlı bir mücadele çizgisi ile değiştirilecektir. Toplum ve hekimlerin yararına olan politikalara sahip çıkılarak destek verilecek, olumsuz politikalara ise, sakıncaları ortaya konulmak suretiyle alternatif çözümlerle karşı çıkılacaktır.
ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, tüm siyasi partilere eşit uzaklıkta durup, iktidarlar ve diğer partilerle, hekimlerin ekonomik ve demokratik hakları için görüşmeler yapmaktan, sürekli ve canlı diyalog kapısını açık tutmaktan yanadır. Temel ilkemiz, sorunların, tartışma ve konuşmalarla çözülmesi temeline dayalıdır. Ancak bu süreçte, samimiyetimiz ve iyi niyetimiz görmezden gelinerek, hekimleri yok sayan ve küçümseyen anlayışın devam etmesi halinde, bunu aşmak için ihtiyaç duyulan eylemselliğe, daha yoğun ve etkin olarak başvurmaktan, iş bırakma dahil her türlü demokratik hak arama yöntemlerini kullanmaktan çekinilmeyecektir.
Bu bağlamda, mevcut tam gün uygulamasına karşıyız. İsteyen hekimler tam gün uygulaması içinde kalabilirler. Ancak, mesai saatleri sonrasında daha fazla çalışmak ve sağlık hizmeti üretimini kendi muayenehanesinde ya da başka bir kuruluşta sürdürmek isteyen hekimlerin, zorla ve baskıcı uygulamalarla engellenmesinin iyi niyetli olmadığı gibi, ülke yararına da olmadığı görüşündeyiz.
Oda bünyesindeki mevcut medya ilişkilerinin, çağın gereklerinden çok uzak, yok denecek düzeyde yetersiz ve amatörce olduğunu üzülerek görmekteyiz. Kendi haklı davamızı, medyada çok daha etkin anlatabilmek ve kamuoyu desteği sağlayabilmek için, profesyonel medya danışmanlığı hizmeti alacağız. Yazılı ve görsel basında çok daha fazla yer alacak, ilgili uzmanların desteğinde, sosyal medyayı da etkin bir şekilde kullanarak, daha az maliyetle daha geniş yığınlara ulaşacağız. Güçlü bir basın bürosu, sesimizin gür ve net çıkmasını sağlayacaktır. Medyadaki haber ve yorumlar yakından takip edilecek, basında çıkan aleyhte haberlerin üzerine gidilecek ve kamuoyuna gereken yanıt ve mesajlar hızla verilecektir.
Hedeflerimizin, uzun vadede halkın yararına uygulamalar olduğunu, halka bizzat anlatacağız. Profesyonel halkla ilişkiler uzmanlığından ve gerekirse kamuoyu anketlerinden, bilimsel önerilerden yararlanacağız. Hekim düşmanlığı yapanların ve halkı bu yönde kışkırtanların, halka hesap vermekten kaçmak için, aslında işlemeyen sistemin suçunu hekimlere yüklemek niyetinde olduklarını göstereceğiz. Bu bağlamda, halkımızla barışmak ve yeniden desteğini almak, önceliklerimiz arasında olacaktır.
ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, hukukun mücadelemizdeki yerini önemle kavramış olarak, tüm hekimlerimizin hukuksal ihtiyaçlarına hızla cevap vermek üzere,mevcut hukuk bürosunun kapasitesini en üst seviyeye artıracak, kamusal ve özel hekimliğin her alanında özelleşmiş hukuk kadrolarının oluşmasını sağlayacaktır. Aidatlarını düzenli ödeyen üyelerimiz için tam anlamıyla ücretsiz temel hukuk ve avukatlık hizmetleri temin edilecek, gerekli hallerde telefon ile acil hukuk konsültasyonu alabilmenin alt yapısı hazırlanacaktır. Malpraktis dava cezalarındaki maddi üst sınırın makul seviyelere çekilmesi amacıyla, hukuk, sigorta ve siyaset dünyasından kamuoyu desteği sağlanarak, yasal düzenlemenin yenilenmesi için çaba gösterilecektir.
Hastaya, performans uğruna hak ettiği zamanı ayıramayan, gereken ilgiyi gösteremeyen bir tıp anlayışını, hekimlik ve insanlık onuruyla bağdaştıramıyor, tamamıyla reddediyoruz. Her hasta muayenesine, dünya standartlarına uygun olarak en az 15 -20 dakikalık süre ayrılabilmesi için, gereken her mecra kullanılmak suretiyle kamuoyu oluşturulacak, hastalar bilinçlendirilecek, birlikte mücadele verilecektir. ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, hasta ve haklarını da en doğru şekilde algılamaktadır.
Özel hastane sahipleri ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan, hekim emeğinin değersizleştirilmesini amaçlayan protokolü şiddetle kınıyor, hukuksuz ve etik dışı buluyoruz; yönetime geldiğimizde yargıya ve rekabet kuruluna taşıyacağız. Sağlık Bakanlığı, kamuda çalışan hekimin standartlarını düzeltmek yerine, özelde çalışan hekim ücretlerini, hukuk tanımaz bir şekilde düşürme yoluna giderek, hem kamu hem de özelde ucuz işçi teminine soyunmaktadır. ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, başka sahalarda “serbest piyasa” çığlıkları atarken, kendi hekimlerine son derece tekelci yaklaşan bu zihniyeti ve protokolünü hukuka taşımak için öncelikli davranacak, küresel sermayenin “ucuz maliyet için ucuz hekim gücü” talebine karşı dik duracaktır.
Özellikle küçük hastaneleri ve çoğunlukla hekim emeği ile oluşturulmuş küçük sağlık kuruluşlarını yaşayamaz hale getirerek, yabancı tekellerin kucağına iten politikaların karşısındayız. Öte yandan, özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin hak edişlerinin belirlenmesi ve makul süreler içinde ödenmesini ısrarla takip edeceğiz. ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, ücret gaspına yeltenen işletmelerle, her mecrada kararlılıkla mücadele edecektir.
Hekim emeğinin gerçek değerine ulaşabilmesi için, yıllık enflasyon oranında artan TTB katsayısının yanısıra, günümüz koşullarında oldukça geride kalmış olan TTB ücret birimlerinin güncellenmesi ve yeni geliştirilen tıbbi uygulamaların değerlerinin hızla belirlenerek, katsayı listesinde yer almaları için uğraş vereceğiz. SGK’nın ödemelerinde hekim emeğinin gerçek karşılığı olan artışı talep edeceğiz.
Mesleğimize ait sorunlar, yıllardan beri süregelen yanlı politikalarla, çok geniş bir yelpazeye yayılmış durumdadır. Problemlerin sayısı ve çeşitliliği göz önüne alındığında, görev paylaşımı zorunlu hale gelecektir. Bu nedenle, Tabip Odalarını, hekimlerin mesleki, bilimsel, sosyal ve kültürel örgütleri olarak geliştirirken, kamu ve özelde ücretli olarak çalışanların hak edişleri konusundaki yetki ve mücadele, zaman içinde Hekimler Sendikası’na devredilerek, maddi haklar için, daha örgütlü ve uzmanlaşmış bir kadro oluşturulması, akılcı ve isabetli bir adım olacaktır. Kurulacak olan meslek sendikamızı, batıdaki örnekleri düzeyinde güçlü ve örgütlü kılmak ise, orta vadede gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU, AB ülkelerindeki benzer sendika örneklerini inceleyip, uluslararası hukuktan da yararlanarak,
ülkemizde de mesleki sendikalaşmanın önünü açmak sureti ile bir ilki gerçekleştirecektir. Bu amaçla, yönetim kurulu içinde, sendikalaşma sürecinden doğrudan sorumlu bir üye ve birlikte çalışacağı bir komisyon görevlendirilecektir. Bu konuda çalışma ekonomisi ve iş hukuku alanında uzmanlaşmış profesyonellerden destek alacağız.
Üniversite ve eğitim hastaneleri, diğer devlet hastaneleri gibi değerlendirilemez. Hasta profilleri, eğitim kadroları ve yapılan işlemlerin nitelikleri farklıdır. Buna bağlı olarak, ücretlendirme ve çalışma koşullarının da farklı olması doğaldır. Gelişebilmeleri için, yeterince özerk olmalı, tıp ve uzmanlık eğitimi işlevlerini hakkıyla sürdürebilmek için farklı ihtiyaçlarının giderilmesi gereklidir.
Halkın, özellik gerektiren tedavi ve bakımlarını, üniversite ve eğitim hastanelerinde yaptıracak hekim bulamayarak, özel sektörde arayış içine girmesinin önüne geçmek adına, üniversite ve eğitim hastanelerinden ayrılmak zorunda bırakılmış, ancak geri dönmek isteyen akademisyenler için yeni düzenlemeler yapılması zorunludur. Sonuç itibarıyla, böyle durumlarda istisnai “kural ihlallerinden” yararlanabilmek için, tüm yurttaşların “önemli bir devlet adamı” olması mümkün gözükmemektedir.
Tam günde kalmak isteyen meslektaşlarımızın ücretlerinin, insanca yaşanabilecek ve hak ettikleri seviyelere yükseltilmesini, bu konuda AB ortalamalarının göz önüne alınmasını talep ediyoruz.
Gerçek akademik yeterliliği olmadığı halde, siyaseten terfi ettirilmiş ve akademik ünvan sahibi edilmiş kişilerin deşifre edilerek, yapılan haksızlığın hukuki platforma taşınması, emeğe olan saygımızın gereğidir ve bu konuda üzerimize düşeni yapacağız.
Asistan eğitimi için mesai saatleri içinde farklı bir zaman dilimi tanımlanması ve eğitim faaliyetlerinin, performans sisteminin yarattığı karmaşa içinde eriyip gitmemesi vazgeçilmez talebimiz olacaktır. Asistan hekimlerin nöbet ertesi izin yapma hakkını, uzun saatler zorunlu olarak uykusuz çalıştırılmasının engellenmesini, iş yükünün adilce paylaştırılmasını savunuyoruz. Asistan hekimlerin, temel ücretlerinin, verdikleri emekle bağdaşır düzeyde iyileştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yetkin özel hastanelerin, kısmen ve belli ölçütlerde asistan eğitiminde kullanılabileceğini öngörüyoruz. Böylelikle, hem asistan hekimlerin eğitimine katkı ve ek gelir sağlanacak, hem de özel sektörün nöbetçi hekim açığına destek verilmiş olacaktır.
Zorunlu hizmete ve hekim diplomasının gasp edilmesine karşıyız. Diplomalarımızı rehin alanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Mecburi hizmet yerine, gönüllülük ve ek maaş sistemi ile doktor açığının önüne geçilebileceğine inanıyoruz. Bunun için, yasa önerimizle birlikte TBMM’ye ulaşacağız, gerekli düzenlemelerin sağlanması için mücadele edeceğiz.
ÖZGÜR HEKİMLER PLATFORMU olarak, mecburi hizmet bahanesi ile eşlerin birbirinden ayrılması ve aile bütünlüğünün bozulmasına karşı duracak, mecburi hizmet tamamen ortadan kalkıncaya kadar, pratisyen ya da uzman, erkek hekimler için bu sürenin askerlikten sayılması, kadın hekimlerin ise il merkezleri dışında çalıştırılmaması için yasal düzenlemelerin yapılmasının takipçisi olacağız.
Anlaşması olsun veya olmasın, tüm hekim reçeteleri ve tetkik istekleri, hastaların GSS’leri kapsamında, SGK tarafından geçerli olmalıdır. SGK’nın reçete edilmiş ilaçlar üzerindeki belirleyiciliği kalkmalı, bu konuda, gerekirse meslek odaları ve uzmanlık dernekleri söz sahibi olmalıdır.
İşsiz ya da GSS primini ödeyemeyecek kadar düşük gelirli olanların, kamu kuruluşlarından bedelsiz sağlık hizmeti alabilmesi, GSS primini ödeyenlerden ise, aldıkları kamusal sağlık hizmeti için ek bir ödeme istenmemesi, sosyal devlet olmanın gereğidir. Kamu hastanelerinin “Kamu Hastane Birlikleri” adı altında piyasalaştırılmasına ve halkın sağlığının, yabancı tekellerin insafına bırakılmasına sonuna dek karşı çıkacağız.
Temel düzeyde zorunlu sağlık hizmetleri, tüm vatandaşlara ücretsiz olarak sunulmalı ve bu hizmetin adresi, devlet hastaneleri ile diğer kamu sağlık kuruluşları olmalıdır. Bununla birlikte, özel sağlık kuruluşlarından hizmet almak isteyen vatandaşlara da, gönüllü olarak ödeyecekleri katkı paylarıyla, alternatif çözümler sunulabilmelidir. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) burada devreye girerek, özelden hizmet alan hastanın, SGK’nın ödediği miktardan sonra kalan fark ücretini üstlenecektir. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası; SGK’nın ödediği pay düştükten sonra, geri kalan fark ücretini ödemeyi taahhüt eden ve primlerini kendileri ödemek şartıyla, her isteyen vatandaşın edinebileceği bir sigorta sistemi olacaktır. Böylesi bir çözüm, SGK üzerindeki harcama baskısını azaltacak, yurttaşlarımızın daha kaliteli ve kişiye özel hizmet almasını sağlayacak, hekimler için daha geniş bir hasta tabanı yaratacak ve özel sigorta sisteminin tabana yayılmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak, sağlık sistemini her yönden rahatlatacaktır.
Maddi gücü olan yurttaşların, TSS aracılığı ile sağlık sistemine, dolaylı katkıları, temelde, yoksul ve dar gelirli yurttaşlarımıza bedelsiz hizmet sunulmasının önünü açacak ve bu hizmeti sürdürülebilir kılacaktır. Ayrıca, TSS sayesinde, devlet hastanelerinin yükü azalacak, sosyal devlet, bedelsiz hizmet vermekle yükümlü olduğu yoksul ve dar gelirli kesime, daha kaliteli ve kabul edilebilir bir hizmet sunabilecektir. Bu sayede, 3-5 dakikada bir verilen muayene randevuları, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği 20 dakikalık süreye, kabul edilebilir bir oranda yaklaşacaktır.
Hekimlik ahlakına ve onuruna sığmayan, mesleğimize yakışmayan uygulamalar ve davranışlar içinde bulunan veya tıbben kabul edilemeyecek şekilde, standartların dışında pratiği saptanan meslektaşlarımızı, hekim örgütümüzün kendi iç mekanizmalarını kullanarak uyaracağız ve doğruya yönlendireceğiz. Meslek içi oto-kontrol sistemini ve mezuniyet sonrası eğitim güncellemesini, oluşturacağımız somut mekanizmalarla sağlayacağız.
DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIMIZ; ADLARIMIZ PRATİSYEN, AİLE, İŞ YERİ, ASİSTAN,
UZMAN, PROFESÖR, EMEKLİ OLSA DA, SOYADLARIMIZ “HEKİM”DİR.
Bunun öncelikli sorumlusu, hekimleri yok sayan ve sağlık politikalarını başka çıkar gruplarıyla birlikte oluşturma yoluna giden iktidardır, ama tek sorumlusu iktidar değildir. Son yıllardaki en önemli sıkıntılarımızdan biri, Tabip Odaları yönetimlerinin hedef koyma, vizyon belirleme, doğru politikalar geliştirme ve uygulama konusundaki yetersizlikleridir. Doğru bakış açısı olmayınca, doğru politika da üretilememektedir.
Örneğin Tabip Odası, Tam Gün Yasası konusundaki tavrını net olarak ortaya koyamamıştır. Halbuki, hekimlerin büyük çoğunluğu bu yasaya karşıdır. Oda Yönetimi ve TTB bu gerçeği görmezden gelerek, hekimlerin aleyhine kullanılacağı apaçık olan bu yasaya destek vermiştir. Odanın “Öyle değil, böyle Tam Gün’den yanayız” gibi söylemlerini, Bakanlık kolaylıkla kendi lehine kullanmıştır. Oda Yönetimi bu tuzağı görememiştir. Maalesef kendileri farklı niyette de olsalar, sonuçta Bakan’ın hekimleri baskı altına almak amacıyla çıkardığı yasanın fiili destekçisi durumuna düşmüşlerdir.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) artık bir gerçektir. Bir ülkenin tüm yurttaşlarının sağlık sigortalı hale getirilmesini savunmak insanca bir tercihtir. Bir hekim meslek odasının yapması gereken, bu sigortanın uygulamada halkın ve hekimlerin aleyhine kullanılmasını engellemek, hekimlerin yeni sistem içinde daha iyi ve adaletli şekilde konumlanmasını sağlamaktır. Bunun yolu da, sadece hasta katkı paylarının arttırılmasını eleştirmek ile yetinmeyerek, GSS’nin tam olarak uygulanmasını, SGK’nın tüm hekimlerle ve hekim emeğine dayalı birimlerle sözleşme yapmasını savunmaktan geçer. Maalesef Oda Yönetimi bu gerçeği de görememiş, GSS’nin düzeltilmesi yönünde çaba harcayacağına, birçok uygar ülkede yaygın bir sistem olan GSS’ye sürekli ve sistematik olarak karşı çıkmıştır.
Tamamlayıcı Sigorta da gündemdedir ve hekimlerin geleceği yönünden, özel sağlık sigortalarının tabana yayılması ve sağlık sisteminin finansmanı açısından sahip çıkılması gereken bir uygulama olabilir. Bu konuda da İstanbul Tabip Odası’nın tavrı belirsizdir.
Ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları, genelde hekim emekleriyle yürütülen işletmelerdir. Bu kuruluşlar, TTB’nin en sadık tabanını oluşturmaktadırlar. Maalesef mevcut Tabip Odası Yönetimi, özel hekimliğe karşı olduğu için, bu kuruluşlara da sahip çıkamamıştır. Üyelerinin üçte ikisi özel hekimlik alanında çalıştığı halde, kendi tabanına ilgisiz kalmış ve yabancılaşma sürecine girmiştir.
Oda Yönetimi’nin, Aile Hekimlerine karşı tavrı da, aynı belirsizlik ve kararsızlığı yansıtmaktadır. Muayenehane olarak mı, yoksa kamu birimi olarak mı yaklaşacağını bilememiştir.
Kendileri hekimlerden yana bir program üretme yerine, Sağlık Bakanlığı tarafından getirilen her uygulamaya sürekli olarak karşı çıkmayı politikasının temeli haline getiren Oda Yönetimi, ülkenin sağlık otoriteleriyle de iletişim kanallarının tıkanmasına neden olmuştur. Bu durum, Oda Yönetimi’nin dışlanması sonucunu doğurmuştur. Bu sonuç, aynı zamanda hekimlerin de dışlanması anlamına gelmektedir.
Tüm bu başarısızlıklar yetmezmiş gibi, Oda Yönetimi, yıllardır tepki çeken soyut ve marjinal siyasetini sürdürmektedir. Günlük hayattan kopuk ve hekim sorunlarından uzak söylemler, hekimlerin en önemli meslek kuruluşu olan Tabip Odası’nı, giderek küçülen ve etkinliği sınırlı bir kuruluş haline getirmiştir. Bu kısır çizginin, daha fazla devamı düşünülemez.
Gelinen noktada, TTB’nin yasal misyonu ve görevleri dahil, hekimlikten gelen birçok doğal özgürlüğümüzün ve hukuktan kaynaklanan birçok evrensel hakkımızın alındığı bir süreçten geçiyoruz. Hekimlerin kendi geleceklerine sahip çıkması için kendileriyle bütünleşmiş, önceliğini hekim sorunlarına veren bir Oda Yönetimi’ne gereksinimlerinin olduğu açıktır.
Bu nedenle, tüm hekimlerimizi Odaları’na sahip çıkmaya ve 29 Nisan 2012 Pazar günü Sultanahmet’de yapılacak İstanbul Tabip Odası seçimlerine katılmaya davet ediyoruz. Özgür Hekimler Platformu olarak, hekimlerle bütünleşmiş bir Tabip Odası’nın oluşması için, elimizden gelen her türlü çabayı göstermeye kararlıyız. Programımız tüm hekimlerin, halkın ve ülkenin programıdır. Sizleri bu programa sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Tüm hekimleri kucaklayan, gurur duyacağınız, kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir Tabip Odası için desteğinizi bekliyoruz.
1) Aidat borcu seçime katılmaya, aday olmaya, oy kullanmaya engel değildir.
2) SEÇİM ADRESİ: Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi ve Sultanahmet Ticaret Meslek Lisesi
3) OY KULLANMA SAATLERİ: 29 NİSAN PAZAR saat 09:00-17:00 arası
4) OTOBÜS RİNG SERVİSLERİMİZ: İstanbul’un çeşitli ilçelerinden SAAT 9:00’dan itibaren her saat başı saat 15:00’e dek (15:00 dahil ) sürecektir. Sultanahmet’ den saat 10:00’dan itibaren her saat başı 17:00’ye dek (17:00 dahil ) sürecektir. Otobüs kalkış durakları için lütfen www.ozgurhekimler.org websitesini takip ediniz.