İzmir'in Bayraklı ilçesinde Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya bölümü birinci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Mahmut Can Kalkan'ın anne ve babasını siyanürlü şerbet yapıp içirerek öldürmesi ile ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Şizofreni teşhisi konulan ve tutuklanarak cezaevine gönderilen Kalkan son bir ayda anne, babası ve kardeşlerine her gün limonata ve kokteyl yapıp tadına bakmalarını istemiş. Cinayetten bir ay öncesine kadar anne, babasına ve kardeşlerine çok iyi davranan Kalkan, hazırladığı karışımları sunduktan sonra, 'Hadi bir seferde içelim. Yudumlamak yok" diye de uyardığı ortaya çıktı.
FONDİP YAPTIRDI
Olaydan sağ kurtulan ailenin ortanca oğlu Emircan Kalkan ifadesinde şunları söyledi: "Ağabeyim masa saatini eline aldı bize, '1, 2, 3 fondip' deyince bardaktakileri hızlı bir şekilde içeceksiniz.' dedi. Annem ağabeyime, 'Sen neden içmiyorsun?' diye sorunca 'Ben zaman tutucuyum.' diye cevap verdi. Ağabeyim saydı annem ve babam bardaktakileri hızlı bir şekilde içti. Ben içmedim, tükürdüm. O da bana zorla içirmeye çalıştı. Bardaktaki sıvı üzerime döküldü, bir kısmı sol gözüme geldi. Babam 'ne içirdin bize' deyince ağabeyim de zehir olduğunu söyledi ve 'Son 10 dakikanız' dedi. Ardından babam hemen ambulansı aradı ve bize yoğurt yememizi söyledi. Ağabeyimden şikayetçiyim..."
Emircan Kalkan yakınlarına ise annesi Fatma Kalkan'ın son sözlerini anlattı: "Abim siyanürlü karışımları anne ve babama içirdikten sonra '15 dakikanız kaldı. 10 dakikanız kaldı' demeye başladı. Babam bu sırada 112'yi arayarak sağlık ekibi çağırdı. Annem de komşulara haber verdi. Annem daha sonra bana 'Sakın polisi arayarak abini ihbar etme' dedi..." Tutuklanan Mahmut Can Kalkan'ın "Pişman mısın?' diye soran hakime, "Hayır pişman değilim. İşim yarım kaldı. Tamamlayamadım" dediği öğrenildi.
KIRMIZI GÖZ BANA YAPTIRDI
Tutuklanan Mahmut Can Kalkan ise ifadesinde olayı şöyle anlattı:
"Yaklaşık 2 yıl önce kız arkadaşımdan ayrıldım. Kız arkadaşımdan ayrıldıktan bir hafta sonra üniversitenin laboratuvarında sadece benim görebildiğim bir şahısla tanıştım. Bu şahıs sanki beynimin içine girdi. Kırmızı gözlü, siyah pelerinli ve mekanik sesli biriydi. Sadece laboratuvarda ve uyuduğumda geliyordu. Bana sürekli 'gel beraber deney yapalım, beni baban gönderdi' diyordu. 'Seninle uyku deneyi yapacağız' diyordu. Bu gizemli kişi benden siyanür bulmamı istedi. Karşıyaka'daki bir kahvehanede daha önce uyuşturucu temin ettiğim kişiden 1 kilogram siyanürü 220 liraya aldım. Onlar içerken küçük kardeşimi 'korkmasın' diye tuvalete götürdüm. Babam ne içirdin bize diye bağırdı. Kırmızı göz dün gece nezarette yanıma geldi babamın iyi olduğunu söyledi."