MSF'nin İşgal Altındaki Filistin Toprakları Misyon Şefi David Cantero Perez ve Ruh Sağlığı Danışmanı Ana Marques, BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle çevrim içi toplantıda bir araya geldi.
MSF yetkilileri, İsrail'in Batı Şeria'nın El Halil kentine bağlı Mesafir Yatta beldesindeki zorlayıcı önlemlerinin insan sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin yayımladıkları rapora dair açıklamalarda bulundu.
Perez, sürekli tahliye edilme korkusu içerisinde yaşamak, evlerinin yıkıldığını görmek ve hareket alanlarının kısıtlanmasının, Mesafir Yatta'daki insanların yaşadığı en büyük zorlukların başında geldiğini, raporun, İsrail'in yaptığı baskıları yansıttığını belirtti.
Bölge sakinlerinin sürekli şiddet tehdidi altında yaşadığının altını çizen Perez, "İsrail askerleri geceleri köylere giriyor, sokağa çıkma yasakları ve diğer kısıtlamalar uyguluyor. İsrail askerleri, yaşam alanlarının yakınında askeri eğitim veriyor, araçlara el koyuyor, evleri yıkıyor ve vatandaşlar için hayatı çekilmez hale getiriyor." ifadelerini kullandı.
Perez, İsrail Yüksek Mahkemesinin Filistinlilerin askeri bölgeye yer açmak için Mesafir Yatta'dan zorla yerlerinden edilmesinin önündeki tüm yasal engelleri kaldıran bir kararının ardından, İsrail makamlarının bölgedeki önlemleri Mayıs 2022'den bu yana yoğunlaştırdığını vurguladı.
Artan baskı nedeniyle bölge sakinlerinin tıbbi bakım da dahil olmak üzere temel hizmetlere erişme becerileri üzerinde ciddi bir etkisi olduğunu kaydeden Perez, "Kimliklerinde farklı köye kayıtlı oldukları görülen hastaların MSF'nin tıbbi hizmet verdiği köylere girişine izin verilmiyor. Mesafir Yatta'ya hizmet veren ambulanslar geciktiriliyor." dedi.
- "Tıbbi bir insani yardım örgütü olarak İsrail'in politikalarını kınıyoruz"
Perez, bu tür zor koşullar altında yaşamanın insanların akıl sağlığı üzerinde de etkisinin olduğunu ifade ederek "Tıbbi bir insani yardım örgütü olarak İsrail'in politikalarını kınıyoruz. İsrail makamlarını, tahliye planına derhal son vermeye ve Mesafir Yatta'daki Filistinlilerin tıbbi bakım da dahil olmak üzere temel hizmetlere erişimini kısıtlayan önlemleri uygulamaya son vermeye çağırıyoruz. Bu gereksiz ıstıraba son verilmeli." ifadelerini kullandı.
Marques de baskı altındaki Filistin halkı arasında ruh sağlığı desteğine yönelikte talepte keskin bir artışın yaşandığını söyledi.
Cinayet, yıkım, işgal, baskın, zeytin ağaçlarının kesilmesi ve İsrail tarafından uygulanan diğer baskıların hepsine tanık olduklarına işaret eden Marques, mevcut durumun çok daha endişe verici bir seviyeye geldiğini belirtti.
Marques, işgal altındaki Filistin topraklarındaki halkın ruh sağlığı için çalışmaları yürüttüklerini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Perez, Filistin'de toplamda yaklaşık 50 kişilik bir ekiplerinin olduğunu belirtti.
- "Bölgede çalışan diğer kuruluşlarla da çabalarımızı koordine ediyoruz"
Perez, İsrail askerleri tarafından genel olarak MSF'nin çalışmalarının engellenmediğini belirterek "Ancak bazen İsrail askerleri bizi kontrol noktalarında uzun süre bekletiyor. Bu da gecikmelere neden oluyor." dedi.
AA muhabirinin, "Yerel kuruluşlar veya insanlar ile işbirliğiniz ne durumda? Ayrıca bölgede diğer çalışma yapan kuruluşlarla da işbirliği yapıyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Perez, şunları kaydetti:
"Bölgede çalışan diğer kuruluşlarla da çabalarımızı koordine ediyoruz. Fon eksikliği ve Kovid-19 sürecinde Mesafir Yatta'daki çalışmalarda bir boşluk oldu. Ancak şu anda bölgede yerel ve uluslararası kuruluşlar var. Çalışmalarımızın örtüşmemesi için koordine oluyoruz. Buna en güzel örnek ise birkaç ay öne yıkılan bir okula yönelik ruh sağlığı müdahalesi çalışmalarını birlikte yürütmemiz olabilir."
Perez, bölgede çalışmalar yürüten Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ekipleriyle de koordine olduklarını belirtti.
MSF yetkililer, uluslararası topluma Mesafir Yatta halkını korumak ve insan haklarının korunması için gerekli önlemleri alma çağrısında da bulundu.
