Şimşek, memur maaşlarına 2015 yılında enflasyon farkının verilip verilmeyeceğiyle ilgili soruyu da şöyle yanıtladı:
"Bu seneye ilişkin bir fark öngörülmüyor. Neden? Çünkü toplu sözleşme yapıyorsunuz. Toplu sözleşmede, sadece 175 liralık brüte bakarsanız o çok kısmi olur. Öğretmenlerimize ayrıca 75+75 lira seyyanen artış sağlandı. Sadece bunun etkisi yanlış hatırlamıyorsam 1 milyarın üzerindeydi. Bu hususu hiç dikkate almıyorsunuz. 4C'ye ilişkin, geçici personel ücretlerinde brüt ilave 350 lira artış, artı bir de aile yardımı getirildi. Bunların hepsini dikkate aldığınız zaman, olay göründüğü gibi değil. 2014 yılında en düşük memur maaşı bu haliyle yüzde 8,3 artmış olacak, ortalama memur maaşı artışı yüzde 8,5. Yeni göreve başlayan öğretmen maaşı ise yüzde 14,4 artacak. En düşük memur emekli aylığı yüzde 12,8. 5'inci dereceden emekli olan bir memurun ikramiyesi yüzde 12,4 oranında artmış olacak. 2014 yılı için 10 aylık TÜFE yüzde 8,45. Yılın tamamı için de yüzde 9,4 olarak öngörülüyor. Burada bir toplu sözleşme söz konusu. Hem toplu sözleşme yapacaksınız hem de sonra geri dönüp..."
Hiçbir vergide oran artışı öngörülmüyor
Vergilerdeki oranlara da değinen Şimşek, hiçbir vergide oran artışı öngörülmediğini bildirdi. Şimşek, sadece yeniden değerleme oranı çerçevesinde standart uygulama olarak bir artışın öngörüldüğünü ifade etti.
Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'yla ilgili kendileri açısından mevzuatla ilgili bir sıkıntının olmadığını belirterek, "Orası Orman Genel Müdürlüğü'nündü. Orman Genel Müdürlüğü, Başbakanlık'la bir protokol imzaladı. Protokol çerçevesinde, orası Başbakanlığa devredildi. Orman Genel Müdürlüğü'ne de bunun karşılığında şu anda Şap Enstitüsü'nün olduğu yer verildi ama henüz tabi taşınamadılar" dedi.
Vergi muafiyeti tanınan vakıf sayısı 260
Vergi muafiyeti tanınan arazilere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Şimşek, Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıf sayısının 260 olduğunu bildirdi. Söz konusu rakamın yıllara göre dağılımını da veren Şimşek, 1991 yılına kadar 115, 1992-2001 yılları arasında 77, 2002-2014 yılları arasında da 68 vakfa muafiyet tanındığını kaydetti.
Kamuoyunda 2B olarak bilinen arazilerin satış gelirlerine ilişkin son rakamları da paylaşan Şimşek, söz konusu satıştan bugüne kadar 3,2 milyar lira gelir elde edildiğini bildirdi.
Uzlaşma sistemini kaldırmaya ben dünden razıyım
Uzlaşma sistemine gelen eleştiriler üzerine de Şimşek, bu sistemi kaldırmaya kendi adına dünden razı olduğunu söyledi. Bazı firmaların vergilerine ilişkin sorulan sorular üzerine ise Şimşek, "Benim bu konuda size açıklama yapmamı beklemeyin, çünkü mahremiyet var. İstiyorsanız yüce Meclisimiz bana, bu bilgileri Meclis'le paylaşmak üzere yetki versin, değiştirelim. Gelin yüce Meclis bu 2 konuda karar versin. Mağduriyetlere yol açmayacak şekilde başka bir sistem getirelim, bu uzlaşmayı kaldıralım" değerlendirmesinde bulundu.
Maliyeti 185 milyon dolar
Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek, TC-TUR tescilli yeni Cumhurbaşkanlığı uçağı için bütçeden herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, "Uçağın sözleşmede yer alan satın alma bedeli ile uçak içinde yapılan bazı düzenlemelerle birlikte toplam maliyeti 185 milyon dolardır" dedi.
Şimşek, 10 yıl önce Türkiye'nin, ''yüksek bütçe açıkları, bu açıkların finansman tarzı, sürdürülmesi noktasında endişelerin olduğu bir kamu borç stoku, bankacılık sistemine ilişkin kaygılar, enflasyon'' gibi makro düzeyde sorunlara sahip olduğunu söyledi.
Bu sorunlara ilişkin önemli adımlar atıldığını ve AK Parti hükümetleri döneminde bunların uygulandığını dile getiren Şimşek, yeni dönemde ise verimlilik ve rekabet artışının yanı sıra inovasyonun gerektiğini ifade etti.
Rekabet gücünün eğitim, altyapı ve yatırımlarla ilişkisine değinen Şimşek, "Bunların tamamı endüstri, firma, mikro düzeyde çok ciddi tedbir gerektiriyor" diye konuştu.
2023 hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair eleştirileri de cevaplayan Şimşek, söz konusu hedeflerin küresel krizden önce ortaya konulduğuna işaret etti. Bugünün şartlarının ise farklı olduğunu belirten Şimşek, küresel krizin etkilerinin hala giderilemediğini kaydetti.
Türkiye'nin yeni aldığı TC-TUR kuyruk tescilli uçağın maliyetinin sorulması üzerine Şimşek, şu bilgileri verdi:
"Söz konusu uçak geniş gövdeli, uzun menzilli Airbus A330-200 tipi TC-TUR tescilli uçak olup halihazırda devlet erkanı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Uçak, Türk Hava Yolları aracılığıyla satın alınmış olması ve henüz devrinin yapılmamış olması nedeniyle şimdiye kadar bütçeden herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bu yıl içinde Başbakanlık bütçesinden ödeme yapılması planlanmaktadır. Uçağın sözleşmede yer alan satın alma bedeli ile uçak içinde yapılan bazı düzenlemelerle birlikte toplam maliyeti 185 milyon dolardır."
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın toplam maliyeti ve maliyetin hangi bütçeden karşılanacağı sorusunu da yanıtlayan Şimşek, yeni hizmet binasının proje bedelinin toplam 1 milyar 370 milyon lira olduğunu, bu zamana kadar tümü Başbakanlık bütçesinden olmak üzere 963,4 milyon lirasının harcandığını, 2015 yılında tamamlanmasının planlanması nedeniyle söz konusu yıla ilişkin bütçeye 300 milyon lira ödenek ayrıldığını bildirdi.
Güvenlik harcamaları
Güvenlik harcamaları için bütçeden ayrılan paya ilişkin bir soru üzerine Şimşek, bu yıl için yaklaşık 45 milyar lira ayrılan ödeneğin, 2015 yılında 47,4 milyar liraya çıkacağını ifade etti.
Şimşek, bu artış oranının neredeyse deflatörün altında olduğunu belirterek, "Öyle bir hava estiriliyor ki sanki Türkiye savaşa girecekmiş gibi. Yok öyle bir şey. Biz tam aksine bölgemizde huzur, barış... Bu bölge çok çekti, Ortadoğu'da çok gözyaşı döküldü" dedi.
Güvenlikle ilgili kurumların bütçesinin milli gelir içindeki payının 2002 yılında yüzde 3,5 olduğunu anımsatan Şimşek, bu oranın gelecek yıl 2,44'e inmesinin beklendiğini kaydetti. Şimşek, TOKİ'nin inşa ettiği kalekollar için bu yıl harcanacak paranın 300-500 milyon lirayı geçmeyeceğini bildirdi.
Örtülü ödenek
Kamuoyunda "örtülü ödenek" olarak bilinen gizli hizmet giderleri hakkında da konuşan Şimşek, bunun genel bütçe başlangıç ödeneklerinin toplamının binde 5'ini geçemeyeceğini söyledi.
Şimşek, bu kapsamda geçen yıl 990,3 milyon lira, 2014 yılının başından bu yana da 874,9 milyon lira harcandığını dile getirerek, bütün harcamaların kanunlar çerçevesinde gerçekleştirildiğinin altını çizdi.
Ödenek üstü harcamalara ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Bütçe Kanunu'nun vermediği hiçbir yetkinin kullanılamayacağını vurguladı.
Şimşek, 2013 yılında ödeme gücü olmayanların prim giderlerinin ödenmesi konusunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan alınarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na verilmesini örnek göstererek, "Bir bakanlıktan alıp başka bir bakanlığa vermek ancak onu yedek ödeneğe alıp başka bir bakanlığa aktarmakla oluyor. Başka türlü yapamıyorum ve bu ödenek üstü harcama olarak görünüyor" diye konuştu.
Cari açık dış finansman ihtiyacı doğuruyor
Vergi gelirleri ile büyüme arasındaki ilişkiye yönelik de Şimşek, büyümedeki 1 puanlık değişmenin vergi gelirlerinde 850 milyon liralık bir etkisinin olduğunun ifade edildiğini bildirdi. Şimşek, doğru tahmin yapmak için nominal anlamda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artışına bakılmasının önemine işaret ederek, vergi gelirlerinin de buna paralel olması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin ekonomik kırılganlığına ilişkin değerlendirmeler üzerine Şimşek, Türkiye'nin kırılganlığının ön plana çıkarılmasının nedeninin esas itibarıyla cari açık olduğunu kaydetti. Cari açığın yüksek seyrettiğini dile getiren Şimşek, bunun dış finansman ihtiyacını doğurduğuna dikkati çekti.
Şimşek, kırılganlığına karşın Türkiye'nin çok güçlü yönlerinin de bulunduğunu belirterek, ülkenin, kırılgan olduğu ifade edilen diğer ülkelere oranla çok farklı bir noktada olmadığını söyledi.
Hane halkının borçluluk düzeyinin nispeten düşük, döviz borcunun da yok denecek kadar az olduğunu anlatan Şimşek, hane halkının sabit faizle borçlandığının altını çizdi.
Şimşek, kamunun brüt dış borcunun milli gelire oranının 2002 yılından bu yana düştüğünü dile getirerek, özel sektörün borcunun milli gelire oranının ise arttığını ancak özel sektörün yatırımlarının da yükseliş gösterdiğini sözlerine ekledi.
Tasarruf oranı 15 civarında olur
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tasarruf oranının 2013'te yüzde 13,4 olduğunu, bu yıl muhtemelen yüzde 15 civarında kapatılacağını söyledi.
Bütçe hazırlama takvimine ilişkin haklı eleştirilerin yapıldığını anımsatan Şimşek, anayasa gereği bütçeyi Meclis'e zamanında gönderdiklerini kaydetti. Son yıllarda biraz daha erken dahi göndermeye başladıklarını anlatan Şimşek, buna karşın Orta Vadeli Program (OVP) ile Orta Vadeli Mali Plan'ın (OVMP) yaklaşık 20 gün ile 1 ay gecikmeli açıklandığını ifade etti. Şimşek, "Bahane uydurabilirim ama uydurmayacağım. Bu komisyon bir özrü hak ediyor, takvime uymamız lazım, hiçbir bahane bunu açıklamaz" dedi.
Bütçe hedeflerinin tutmadığına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Şimşek, rakamları kesinleşen 2013 yılından örnekler verdi.
Bakan Şimşek, 2013 için başlangıç OVP'sinde büyümeye, işsizliğe, enflasyona, cari açığa ve bütçe dengesine ilişkin öngörülerin yaklaşık olarak tutturulduğunu belirterek, tüm dünyada tahminlerin ne ölçüde tutturulduğuna ilişkin bir çalışma yapılsa, en küçük sapmaların Türkiye'de olacağını ifade etti.
Bu yıl için de OVP'de belirtilen öngörüleri paylaşan Şimşek, ilk OVP'de büyümenin yüzde 4 olarak öngörüldüğünü, ardından yüzde 3,3'e revize edildiğini söyledi. Bu revizyonun, IMF'in gelişmekte olan ülkeler için yaptığı revizyona aşağı yukarı paralel olduğuna işaret eden Şimşek, sadece Avrupa Birliği öngörülen kadar büyüseydi ve Irak'taki problemler yaşanmasaydı, Türkiye'nin bu yıl muhtemelen yüzde 4 büyüyeceğini kaydetti.
Nokta tahminlerinin tutma ihtimalinin çok zor olduğuna değinen Şimşek, IMF'in tahminlerine de bakıldığında bunun çok açık şekilde görüleceğini belirtti. Şimşek, buna karşın tahminlerin yapılmak zorunda olduğunu bildirdi.
(Cari açık) Enerji hariç milli gelirin yüzde 1'i kadar fazla var
Cari açığa ilişkin bazı milletvekillerinin, "Enerji hariç bile açık var" iddialarına da cevap veren Şimşek, 12 aylık bazda bakıldığı zaman enerji hariç milli gelirin yüzde 1'i kadar fazlanın olduğunu söyledi. Şimşek, bütçeye ilişkin tahminlerin de tutturulacağını vurguladı.
Bunlara karşın, enflasyonda önemli bir sapmanın olduğunu dile getiren Şimşek, bunda da kuraklığın büyük etkisi olduğunu ifade etti.
İstihdam sağlamada Türkiye'nin performansı hala oldukça iyi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, işsizlikle ilgili rakamların çok konuşulduğuna da değinerek, şöyle konuştu:
"İstihdam sağlamada Türkiye'nin performansı hala oldukça iyi. Bu yıl için yanlış hatırlamıyorsam 540 bin civarında ilave istihdam öngörüyorduk, muhtemelen bunun üzerinde bir istihdamla kapatacağız. Sadece işgücüne katılımda 1 yıllık süreçte 2,2 puanlık bir artış var. Bunun yaklaşık karşılığı 1 milyona yakın ilave. İşgücüne bir katılım var bir de çalışma çağındaki nüfustaki artış var. Bunları dikkate aldığınız zaman Türkiye'de işsizlik oranının artmaması, böyle şartlar altında mucize olur. Dolayısıyla o anlamda hiç sürpriz değil."
Özellikle jeopolitik gerginlikler bağlamında, bu yıla en yakın yıl olarak 1991'i örnek gösteren Şimşek, 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiğini ve aynı yılın yaz aylarında işsizliğin başladığını söyledi. Şimşek, 1991 yılında büyüme öngörüsünün yüzde 5,9 olduğunu ama 0,3'le kapatıldığını, bütçede ise öngörülenin 2 katı kadar açık verildiğini söyledi.
2017 yılına kadar tasarruf oranını yüzde 17'nin üzerine çekmeyi düşünüyoruz
OVP'nin, yapısal problemlere çözüm üretmediğine ilişkin eleştirilere de cevap veren Şimşek, 2013 yılında cari açığı azaltacaklarını, tasarruf oranlarını artıracaklarını söylediklerini hatırlattı.
Şimşek, şunları belirtti:
"Tasarruf oranı 2013'te yüzde 13,4'tü. 2014 yılını muhtemelen yüzde 15 civarında bir tasarruf oranıyla kapatacağız. Yeterli mi? Değil ama hedefe yönelik bir süreç var. 2017 yılına kadar da tasarruf oranını yüzde 17'nin üzerine çekmeyi düşünüyoruz. Aynı şekilde, yüzde 8 civarında bir cari açık vardı, şimdi yüzde 5,7. Tabi cari açık ciddi bir yapısal sorun. Cari açık önemli ölçüde katma değer zincirindeki yerimizle ilgilidir ama önemli ölçüde de son 10 yılda, özellikle de emtia fiyatlarında bazılarına göre süper döngü dedikleri bir dönem söz konusu. Şimdi bunu göz ardı edemeyiz. Önümüzdeki 10 yıl içinde muhtemelen emtia fiyatlarının etkisi zayıflayacak ve bizim OVP'de öngördüğümüzden daha güçlü bir iyileşme söz konusu olabilir."