Araştırmalar, sigaraya başlama yaşının 11’e kadar düştüğünü gösteriyor. Her yıl, binlerce kişi içerdiği 4 binden fazla zararlı maddeye rağmen sigara içmeye başlıyor. Buna karşın sigara yasağının başlamasıyla, alışkanlığından kurtulmak isteyenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Sigarayı bırakmak için bir uzmandan yardım almak kolaylık sağlıyor. İşte burada devreye yine tıp bilimi giriyor. Ara kontroller ve yaşanan sıkıntıları paylaşmak, sigarayı bırakmada elde edilen başarı oranını artırıyor. Sigaranın bırakıldığı ilk günlerde meydana gelen ağız kuruluğu, ağızda çıkan yaralar, kabızlı, heyecan, düşünmeme gibi sorunların aşılmasında bu desteğin büyük etkisi oluyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Başhekimi ve Sigara Bırakma Polikliniği Sorumlusu Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Sigaranın daha iyi odaklanmayı sağladığı” savının yanlış olduğunu hatırlatıyor: “Yapılan araştırmalara göre, sigara bağımlısı fare, sigaradan yoksun olunca problemi çözemiyor. Nikotin verildikten sonraki 3-5 dakika her şey yolunda gibi görünse de, aslında sigara içen bir farenin zihinsel düzeyi, içmeyen biriyle hiçbir zaman aynı düzeyde olmuyor. Bu süreç net olarak ortaya çıkıyor.”
1. NİKOTİN SAKIZLARI VE BANTLARI
Nikotin içeren sakız ve bantların 1980’li yılların ortalarından itibaren kullanılmaya başlandığını kaydeden Prof. dr. Çuhadaroğlu, “Tedavinin temeli, kişinin tükettiği sigara miktarına göre belirlenen nikotinin bandının vücuda yapıştırılmasına dayanıyor. Bu bantlardaki nikotin miktarı da giderek azaltılıyor. Nikotin bantlarının kalbe zarar verdiğine dair söylemler var ancak bunlar doğru değil. Siz günde 20 sigara içiyorsanız, bunun yerine verilen bant çok daha az nikotin içeriyor. Tek başına davranışsal tedavilerle sigarayı bırakma başarısı yüzde 15-20 seviyelerinde kalırken, bu tedavilerin nikotin ile birleştirilmesinde oran yüzde 30’a çıkıyor” diyor.
2. BUPROPİYON
Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği ikinci yöntem ise bupropiyon etken maddeli bir ilacın kullanımı. Prof. dr. Çuhadaroğlu, bupropiyon tedavisinin tesadüfen bulunduğunu ifade ediyor. Bir çalışma sırasında Vietnam gazilerine verilen bupropiyon etken maddeli antidepresanların, sigara ve alkolden alınan keyfi azalttığı belirlendi. Nikotin reseptörleri (reseptörler, dış ortamdan ya da organizmanın içinden gelen değişik yapıdaki uyarıları algılayıp, sinir lifleri aracılığıyla merkezi sinir sistemine ileten anatomik yapılar), sigara içildiğinde beyinde oluşarak, mutluluk hormonları olarak bilinen dopamin ve noradrenalin salgılanmasına yol açıyor. Bupropiyon ise bu hormonların beyinde kalış süresini uzatıyor. Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, bu mekanizmayı şöyle açıklıyor: “Vücut bu hormonları kullanıyor, aynı yerden geri alıyor, tekrar temizliyor ve yeniden kullanıyor. Geri alma yerleri de “reuptake kapıları” oluyor. Bupropiyon ise bu kapıları yavaşlatıyor. Geri alım yavaş olunca, beyinde daha çok bulunuyorlar ve etkileri de uzun sürüyor. 1990’lı yılların sonunda Türkiye’de de kullanılmaya başlayan bupropiyon etken maddeli ilaçlarla sigara bırakma başarısı yüzde 30’lara ulaştı.”
3. VARENİKLİN
Kişi sigara içince nikotin, beyindeki nikotin reseptörlerine bağlanıyor ve onların sayısının giderek artmasına yol açıyor. Bu durum da bağımlılığı pekiştiriyor. Vareniklin etken maddeli bir ilacın, nikotin reseptörlerini azalttığını belirten Prof. Dr. Çuhadaroğlu, bağımlılık durumunun da kişiye göre değiştiğinin altını çiziyor: “Nikotin reseptörleri canlılar ve çoğalıyorlar. Vareniklin ise reseptörlere bağlanıyor ve daha az dopamin salgılanmasını sağlıyor, böylece yeni nikotin reseptörü uyarısı yapmıyor. Nikotin reseptörünün ömrü 15 gün. Bu ilaçla nikotin reseptörlerinin çoğalmasının engellenmesi ve yaklaşık 20 gün içinde kişinin hiç sigara içilmeyen zamana dönmesi amaçlanıyor. Dünyada 2006’dan bu yana kullanılan ilaç, 2008 yılından itibaren Türkiye’de de satışa sunuldu.
Yöntemleri farklı olsa da, tüm tedavilerin birkaç ortak noktası bulunuyor.
Bunlardan ilki tedavi süresi… Hap alımı şeklindeki bu tedavilerin en az 8 hafta sürdürülmesi, gerektiğinde sürenin 12 haftaya çıkartılması öneriliyor.
YENİ UMUT: NİKOTİN AŞISI
Nikotin aşısı,sigara bağımlığını önlemede önemli bir adım olarak ifade ediliyor. Bu aşının klinik çalışmalarının sürdüğünü ve 2-3 yıl içinde satışa sunulabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, birtakım uyarılarda bulunmayı da ihmal etmiyor: “Vücuda nikotin girdiğinde, aşı onu bağlıyor ve kullanımını engelliyor. Nikotin kullanılmayınca, sigaranın da bir anlamı kalmıyor. Aşı birer hafta arayla, 4 kez uygulanıyor ve 6 ay sonra bir doz daha yapılıyor. Ancak 3 yıl sonra bırakmak için kesin bir yöntem gelecek diye sigara içmeye devam etmemek gerekiyor. Sigarayı bırakmada işe yarayan güncel tedaviler de var. Bunları deneyip, başarıya ulaşmak mümkün.”
YENİ DAVRANIŞ BİÇİMLERİ GELİŞTİRİN!
Sigarayı bırakmada en önemli kurallardan biri de yeni davranış biçimleri geliştirmek oluyor. Sigara içme ihtiyacı hissedildiğinde yapılacak birkaç hareket, bu zararlı alışkanlıktan kurtulmayı kolaylaştırıyor. Bunlardan bazıları;
-Bol bol su için.
-Bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın.
-İşinize odaklanamadığınızı düşündüğünüzde, iki dakika soluklanın ve yeniden başlayın.
-Kül tablalarını ortadan kaldırın.
-Sigarayı bırakmaya karar verdiğiniz an, içtiğiniz markayı değiştirin.
-Kullandığınız parfümü değiştirin.Çünkü sigara kokusu ile birleşen parfüm, kişisel bir özelliğiniz haline geliyor.
-Arkadaşlarınızdan size destek olmalarını isteyin.
-“Niye sigara içiyorsunuz? Niye bırakmak istiyorsunuz?” sorularını cevapladığınız bir liste oluşturun. Sigara içmek istediğinizde o listeye göz atın.
-Sigara-kahve, sigara-çay ve sigara-rakı gibi ikilileri saptayarak, bunları “sigarasız” yapmayı deneyin.
-Tespih ve stres topu kullanımının yardımcı olabileceğini unutmayın.
-Sigarayı bıraktığınız günü, doğum günü gibi özel bir gün olarak belirleyin. Böylece kutlamak için iyi bir nedeniniz olsun.
TEHLİKE 50’Lİ YILLARDA FARK EDİLDİ
Geçmiş yıllarda sağlığa yararlı olduğu düşünülen sigaranın zararları, 1950’lerde yapılan çalışmalarla ortaya kondu. 10’dan fazla kanser türüne, 40’a yakın hastalığa yol açtığı kanıtlanan sigaraya karşı ilk hareket 1980’lerde ABD’de sivil toplum örgütleri ve sağlık sigortaları tarafından başlatıldı. Prof. Dr. Çuhadaroğlu, süreci şöyle özetliyor: “Pasif içiciliğin zararlı olduğu anlaşılınca, kapalı yerlerde sigara içme yasağı devreye girdi. Sigaraya karşı lobinin ağırlığı ile iki mücadele yöntemi belirlendi. İlki, sigaraya başlamayı engellemek; ikincisi de başlayanların bırakmasını sağlamak oldu.” Önceleri sadece davranışsal temelli bir alışkanlık olarak görüldüğü için sigarayı bırakmada psikoterapinin önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Bu alışkanlığın sosyal ve fiziksel nedenleri ortaya çıkınca farklı tedavi yöntemleri de gündeme geldi” diyor. Bu konuda, sigaranın beyinde neden olduğu etki de önemli bir yer tutuyor. Prof. Dr. Çuhadaroğlu, kişi sevinince, duygulanınca, mutlu olunca aktive olan mezolimbik bölgenin sigara içenlerde nikotin ile aktive olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Sigara bağımlısı, nikotin almayınca o bölge çalışmıyor ve her şey olumsuz görülüyor. Bu fizyolojik baskı nikotin açlığı yaratıyor. Kişi yeniden sigaraya dönüyor ve o ana kadar yapılan tüm çalışmalar boşa gidiyor. Bu nedenle nikotini başka şekilde vücuda almak önem kazanıyor.”