• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Ankara 14 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Bursa 8 °C
  • Antalya 15 °C
  • İzmir 17 °C

Sigara ve içki içenler risk altında

Sigara ve içki içenler risk altında
Yaklaşık 20 yıl süreyle günde en az bir paket sigara içenler gırtlak kanseri riskiyle karşı karşıyadır. Alkol kullanımı da hastalığın oluşmasında ...

Yaklaşık 20 yıl süreyle günde en az bir paket sigara içenler gırtlak kanseri riskiyle karşı karşıyadır. Alkol kullanımı da hastalığın oluşmasında çok önemli rol oynar. Gırtlak kanseri, ses kısıklığıyla belirti verir

Gırtlak kanseri; en çok, orta yaşlı olan ve sigara-alkol kullanan erkeklerde görülür. Bu tümörlerin yüzde 65'i yassı epitel (dokunun oldukça kalın olmasını sağlayan birçok hücre tabakası) kanseridir. Hastalık; cilt kanserlerinden sonra boyun bölgesinde ikinci sıklıkla görülür.

YEMEK YERKEN ZORLANIRLAR
Çok erken evrede ses kısıklığıyla ortaya çıkabilir. İleri evrede ise belirtileri; nefes darlığı, beslenme sırasında gıdaların nefes borusuna kaçması ve yansıyan kulak ağrısıdır. İlk muayene sırasında rastlanan bulgu; boyun kitlesidir. Tanı konulan tümörlerin yarıdan fazlası ileri evre tümörlerdir.
Glottik bölge dediğimiz ses tellerindeki gırtlak kanserleri, lenfatik açısından fakirdir ve metastaz olayı düşüktür. Metastatik lenf nodu saptanma olayı, yüzde 10'un altındadır. Subglottik (kıkırdağın iç yüzü) bölgedeki tümörlerde ise zengin lenfatik drenaj nedeniyle lenfatik metastaz oranı yüzde 30-35'tir.

FARKLI TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Bu tip tümörlerin en önemli sebebi, akciğer kanserlerinde olduğu gibi günde bir paketin üzerinde sigara içmek ve bunu ortalama 20 sene devam ettirmektir. Alkol kullanımı da gırtlakta tümör oluşumuna neden olur.
Hastalığın çok erken evrelerinde; boğazın içini muayene etmeye yarayan ışıklı bir alet olan lareknoskopi eşliğinde, ses tellerine hasar vermeden soyulma işlemi etkili olur.
Tümörün tüm sınırlarının izlenebildiği erken evre lezyonlarda; lareknoskopi ile yapılan rezeksiyon uygulaması (sağlam kısımları korumak için tümörlü dokunun kazınması) ucuz, hızlı ve etkin bir tedavidir.

KEMOTERAPİNİN ÖNEMİ ARTIYOR
Gırtlak kanseri tedavisinde kemoterapinin önemi giderek artmaktadır.
Neoadjuvan kemoterapi (Tedavi öncesi kemoterapi üstüne radyoterapi uygulanması) organ korumasını sağlamada başarılı sonuçlar vermektedir.
Lokal tedavi sonrası uygulanan kemoterapi, uzak metastaz ihtimalini azaltabilir. Bu işlemin, sağ kalımını uzattığına dair veriler mevcuttur. Bu tedaviye cerrah, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğu birlikte karar vermelidir.

NEFES BORUSU İLE AĞZIN BAĞLANTISI KESİLİYOR
İlerlemiş vakalarda, gırtlağın tümüne yakın bölümünün ameliyatla çıkarılması gerekebilir. Ancak bu tip hastalarda, ameliyat sonrası dönemde önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Nefes borusuna kaçan bazı maddelerin akciğer enfeksiyonlarına sebep olması da bu sorunlar arasındadır.

LARENJEKTOMİ...
Daha ileri vakalarda genellikle radikal olarak boyun diseksiyonu (hastalıkların tanısı ve tedavisi amacıyla organdan uygun yöntemle parça alma) uygulanır. Subglottik kanserlerin erken evrelerinde, radyoterapi ile birlikte larenjektomi uygulanır.
Larenjektomi; gırtlağın tamamen çıkartılması ve nefes borusunun ağızla bağlantısının kesilerek boynun ön kısmında açılan bir deliğin ağızlaştırılmasıdır. Bu tip kanserlerde, cerrahi sonrası radyoterapi ya da eş zamanlı kemoradyoterapi uygulanmalıdır.

HAFTADA İKİ GÜN KIRMIZI ET FAYDALI OLUR
Baş ve boyun tümörlerinde genellikle hastanın ümmin sistemini korumak amacıyla betakarotenden zengin gıda takviyesi yapılır.
Hastada kilo kaybı varsa, domates suyu, havuç suyu, karadut, böğürtlen, nar suyu önerilir. Hastaların betakarotenden zengin olan brokoli, karnabahar, kereviz, yer elması gibi yeşil gıdaları sık tüketmeleri gerekir.

YUMURTA DA İYİ GELİYOR
Protein ihtiyacını karşılamak için hastaya haftada iki kez nohut ya da fasulye, haftada iki kez kırmızı et verilmelidir. Her gün bir yumurta tüketmek, beyaz peynir, keçi peyniri, ev yoğurdu yemek de gırtlak kanseri hastalarına iyi gelir.
E vitamini ve selenyumdan zengin olan yer fıstığı, badem, fındık gibi yağlı tohumları tüketmeleri de gerekir. Hap olarak da betakaroten, Omega 3, E vitamini ve selenyum takviyesi almaları iyi olur.

Pr. Dr. Erkan TOPUZ



Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 4182 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim