Sakarya'da yaşayan ve kanser nedeniyle babası ile 29 yıllık eşini kaybeden Nihal Akar, 19 yıl önce kurduğu dernekte kanser hastaları için mücadele ediyor. Nihal Akar: "Eşimin son anlarını bekliyoruz dualarla, telefonum çaldı, Antalya Akdeniz Üniversitesinde bir baba 'Çocuğuma 3 ünite kan lazım, Nihal abla çocuğum gidiyor' dedi. Antalya Emniyetini aradım polisleri yönlendirdik ve o sırada ben eşimi kaybettim"
Lösemi tedavisi gören bir çocukla tanışan Akar, durumdan etkilenerek dernek kurmaya karar verdi.
Eşinin de desteğiyle 4 Şubat 2003'te Lösemili Çocukları Koruma Derneğini kuran Akar, aldığı eğitim ve yaptığı çalışmalarla daha geniş alanlara ulaşmak adına derneğin adını Lösemi ve Kanser Hastaları Sağlık Eğitim Derneği (KANSERDER) olarak değiştirdi ve 2009 yılında Avrupa Birliği Kanser Hastaları Koalisyonuna da üye seçildi.
Nihal Akar, kanser nedeniyle hastanede vefat etmek üzere olan eşinin elinden tutarken bir yandan da o anda gelen telefonda durumu ağırlaşan bir kanser hastası için kan bulmak için mücadele ettiği anı hafızasından silemiyor.
KANSERDER Yönetim Kurulu Başkanı Akar, AA muhabirine, insanlara dokunmak, sorunlara çözüm üretebilmek, hasta, hastane, doktor arasında köprü oluşturabilmek için mücadele ettiklerini söyledi.
Lise yıllarında babasının kansere yakalanmasıyla bu hastalıkla tanışan Akar, bu süreçten önce kanserin ne olduğunu dahi bilmediklerini ve bir yılbaşı gecesi babasını kaybettiklerini anlattı.
Okul aile birliğinde görev yaptığı sırada lösemili bir çocuğu tanımasının bu yola çıkma sürecini başlattığını, bu çocuktan çok etkilendiğini belirten Akar, "Elimi tuttu, sımsıcaktı, ona hediyeler verdim. 'Teyze hadi bize gidelim.' dedi. Onunla o yola çıktım ve bir daha geri dönmedim. Bugün de KANSERDER'deyiz." dedi.
Akar, eşinin desteğiyle kurduğu derneğin ilk üyesinin de okulda tanıdığı çocuk olduğunu anlatarak, "Derneğimizi bir süre sonra uluslararası boyutlara taşıdık. Avrupa Birliği Kanser Koalisyonundan bize genel kurula katılmamız için teklif geldi. Münih'te 60 ülkeden 130 derneğin yer aldığı kurultaya katıldım. Kuruluş hikayemiz onları etkiledi. Orada tüm oyları alarak ortak üyelikte yer aldık." diye konuştu.
- "Bir hayat giderken diğerinin kurtulmasına vesile olduk"
Bu süreçte kanserden eşini kaybettiğini belirten Akar, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bu çok zor bir dönemdi. Ben hastalarımın yanında da güçlü olmalıydım. Derneği de ayakta tutmalıydım, eşimin de yanında olmalıydım. Doktorlar bir tarih belirledi, eşimin vefat günü belliydi. Onu kaybetmem beni geri adım attırmadı, daha çok tetikledi. Eşim vefatına bir hafta kala, 'Nihal hanım, ölene kadar, gücün yettiği kadar koş. Güzel adımlar attık, bahçelerde ne tohumlar yeşerdi bir bilsen...' dedi. Acımla üzüntümle o insanları eksiltemezdim. Eşimin son anlarını bekliyoruz dualarla, telefonum çaldı, Antalya Akdeniz Üniversitesinde bir baba 'Çocuğuma 3 ünite kan lazım, Nihal abla çocuğum gidiyor.' dedi. Ben eşimin elini tutuyorum. Antalya Emniyetini aradım polisleri yönlendirdik ve o sırada ben eşimi kaybettim. Bayılmışım, beni müşahede odasına almışlar hemşire hanım geldi, 'Nihal abla kendine gel bak dua geldi.' dedi. Baba tekrar arayıp, 'Allah razı olsun 5 polis geldi, kan verdi çocuğum hayata döndü.' dedi. Bir hayat giderken diğerinin kurtulmasına vesile olduk."
Akar, kısıtlı imkanlarla hastalara sadece sağlık açısından değil, sosyal ve maddi açıdan da destek olmaya çalıştıklarını belirterek, durumu olanları bu hastalıkla mücadele edenlere yönelik yapılan çalışmalara daha duyarlı olmaya davet etti.
Bu hastaların esas sıkıntılarının arka planda ve sosyal boyutta olduğunu vurgulayan Akar, Meclis'te kanser komisyonu kurulmasını istediklerini bildirdi.
Kanserin ahtapot gibi her daldan insanı etkileyebildiğini vurgulayan Akar, sözlerini şöyle tamamladı:
"İnsanlar ayda 20 dakikalarını derneğimize ve bu hastalara ayırsalar çok farkı bir dünya görecekler. Tüm acılara rağmen ben hala burada koşturuyorsam burada çok güzel semaya yükselen dualardan feyiz alıyoruz. İyileşen bir hasta haberi aldığımızda seviniyor, bayram havasına giriyoruz. Kanser bir büyük okyanustur. Kanser hastası bu okyanusa düşmüş yüzme bilmeyen, hasta yakını da hastasıyla beraber yol bulmaya çalışan... Biz de KANSERDER olarak bu okyanusa düşen insanlara yüzmeyi öğretmeye çalışan, can simidi atan... Kıyıya çıktığında hayata tutunma rehberliğini yapıyoruz. İşimiz bu kadar zor ve kutsal."