MRI ölü olan hücreleri gösteriyor
İnfarktüsün kalp kasında yaptığı harabiyet küçük bile olsa MR görüntülemesiyle ortaya çıkar. Diğer yöntemler göstermese bile MR ile çekilen filmlerde infarktüs alanı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde görülür.
İzlandalı bilim insanları bu yöntemi kullanarak sessiz kalp krizlerinin ne kadar sık olduğunu kimlerde daha çok görüldüğünü araştırdılar. Bunun için rastgele seçtikleri yaklaşık 67 yaş üstü yaklaşık 700 İzlanda vatandaşını incelediler. Saygın tıp dergisi JAMA’da bu ay başında yayımlanan makalelerinden anlıyoruz ki, sessiz veya farkına varılmayan infarktüsler, zamanında teşhis edilenlerden neredeyse 2 kat fazla. Başka bir deyişle yaşlılarda her 3 kalp krizinden 2’si ya hiç şikayete yol açmadığı ya da şikayetler tipik olmadığı için zamanında teşhis ve tedavi edilemiyor.
Şeker hastalarında daha sık
Gerek İzlanda’da daha önce yapılan araştırmalarda gerekse son 30 yılda yapılan birçok çalışmada kalp krizlerinin diyabetiklerde daha sık görüldüğü ortaya çıktı. Bu farkın nedenleri çok iyi bilinmiyor. Şeker hastalığının sinirlerde yaptığı tahribatın ağrı hissinin beyne iletilmesini engellediği düşünülüyor. Yüksek tansiyonu olanlarda da daha fazla olan sessiz kalp krizi yaş ilerledikçe artıyor. Sessiz olmasa da farkına varılmayan infarktüs kadınlarda daha sık görülüyor.
Kadınlarda infarktüs fark edilmiyor
Son 20-30 yıla kadar yapılan kalp kriziyle ilgili araştırmaların çoğunda incelenen kişilerin büyük çoğunluğu erkektir. Bugün de durum tam düzelmiş değildir. Bu dengesizliğin doğal sonucu olarak kalp krizi hakkında bilgilerimizin çoğu erkeklerde yapılan gözlemlerden elde edilmiştir. Son yıllarda bu konudaki görüşlerimizde önemli değişiklikler oldu. Kadınlarda kalp krizinin kendini erkeklerde olduğundan farklı gösterebildiğini öğrendik.
Kalp krizi geçiren bir erkeği çoğu zaman eli göğsünün üstüne ağrı ve sıkıntı içinde buluruz. Oysa, kadınlarda bu tipik şikayetler kalp krizlerinin yarıdan azında görülür. Birçok kadın yorgunluk, nefes darlığı ve mide bulantısı, baygınlık hissi gibi şikayetlerini kalp hastalığıyla ilintilendirmediği için ya doktora gitmez ya da geç gider. Gitse de kalp krizi teşhisi konulamaması veya geç konulması hiç de ender değildir. Bu da kadına ya gereken acil tedavinin uygulanmamasına ya da tedaviye geç başlanmasına neden olur. Bu gidişin tabii sonucu kalp krizi geçiren kadının ölüm riskinin erkeklerden yüksek olmasıdır.
Acil polikliniğe gelen bir kadın “Hiç olmadığım kadar yorgunum, kolumu kaldıracak halim yok, midem bulanıyor” diyorsa, ya da “Birden fenalaştım içimde bir sıkıntı var, kendimi çok bitkin hissediyorum” diye şikayet ediyorsa, hele damar sertliği oluşumunu kolaylaştıran şeker hastalığı, yüksek tansiyon, sigara, kan yağlarında anormallik gibi risk faktörleri varsa, akla kalp krizi gelmelidir. Üstün körü bir muayeneyle sonra “yok bir şeyin, şikayetlerin psikolojik” diyerek eve gönderilirse büyük bir hata yapılmış olur.
Kadınlarda kalp krizi kendini erkeklerinkinden farklı şikâyetlerle ortaya koyabilir.
Son söz: Kalp krizinin sessizi, seslisi kadar tehlikelidir. Zamanında teşhis edilip acilen tedavi edilemediği için daha bile tehlikelidir. Çaresi tedavi değil korunmadan geçer.
Prof. Dr. E. Murat Tuzcu
Kalbimizi Dinleyelim
[email protected]