Bakan Müezzinoğlu, konuk olduğu AA Editör Masasında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Vatandaşa özel hastanelerin önünün açılmasının ardından ne gibi olumlu gelişmeler yaşandığının sorulması üzerine, sağlık alanında, Bakanlık ve hükümet olarak özel sektör üniversite ve kamu ayırımını yasal zeminde yaptıklarını ancak mantalitede bunları bir bütün olarak gördüklerini, ülke insanına en ideal sağlık hizmeti sunabilecek bütün dinamikleri aktif halde tutmak istediklerini ifade etti.
Özel sektörün kendi dinamikleriyle ülkenin sağlık sorununa çözüm üretebilmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, ''Orada biz onun yanında olmalıyız ama vatandaşı istismar ettirmeden'' ifadesini kullandı.
Diğer taraftan üniversitelerin de sağlık hizmetinde en aktif ve en dinamik şekilde yer alması gerektiğini ifade eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
''Kamu da bütün bunları organize etmeli. Sac ayağı gibi hepsinden istifade eden, birlikte büyüyen, birlikte gelişen olmalıyız. Biz vatandaşımızı özel sektörün eline teslim eden bir yanlış anlayışa karşıyız ve asla bunu yapmadık, yapmayız. Ama (özel sektör düşmanlığı yaparak her alanı biz dolduracağız hepsini biz yapacağız) o da doğru değil. Özel sektör dinamiklerini doğru, saygın devam etmeli, vatandaşımız buradan hizmet almalı. Oradan hizmet aldığı süreçte biz yine vatandaşın yanında olmalıyız. Onu koruyan, kollayan noktada olmalıyız. Üniversiteler de böyle. İnşallah Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki sağlık hizmetlerinin dinamiklerinin de yalnız askerlerimiz değil, kamu olarak da oraların daha dinamik istifade etmesi yönündeki çalışmaları da devam ettiriyoruz. Milli Savunma Bakanlığımızla, onların da kamuya daha aktif hizmet etmelerini önümüzdeki dönemlerde inşallah başaracağız.''
-''500 milyon tıbbi işlemin dörtte birini özel sektör yaptı''
Yılda 450-500 milyon tıbbi işlem ve girişim yapıldığını bildiren Müezzinoğlu, bunun dörtte birinin özel sektörün alıyor olmasının, kendilerinin yüklerini azalttığını söyledi.
Bakan Müezzinoğlu, şöyle devam etti: ''Bazen poliklinik anlamda onlar daha önde olabiliyor veya organ naklinde veya yoğun bakımlarda, bazı alanlarda kamu önde oluyor. Ama biz bir ile baktığımızda, burada kamu olarak kardiyovasküler cerrahimiz varsa, özel sektöre o izni veriyor. Yeterliyse, özel sektörde bu varsa, kamu olarak açmıyoruz. Niye? Zaten vatandaşa hizmet eden, özel olsun,kamu olsun orada. Ama kardiyovasküler, kanser, yoğun bakımlarda zaten katılım payı alma hakkı yok. Vatandaş kamuya gelmiş, özele gitmiş...Önemli olan o hizmeti alıp almadığıdır. Ama biz hem kamuya açtık, hem özele açtık. Doktor eksiğimiz var diyoruz, tıbbi cihaz tüketicisiyiz, oradaki tıbbi teknolojiye bir yatırım kamu yaptı, bir yatırım da özel yaptı, oraya o kadroyu kurdu, ben kadro kurdum ancak birini idare edebilecek potansiyel varsa, biz hangisi öncelikli olarak burayı yaptıysa, onun orada o hizmetleri vermesine destek veriyoruz''
-Şehir hastaneleri özel hastanelerin genişlemesinin önünü keser
Müezzinoğlu, bir soru üzerine de şehir hastanelerinin devreye girmesinin özel hastanelerin daralmasına yol açmayacağını ancak genişlemelerinin önünü kesebileceğini söyledi.
Şehir hastanelerinde yapımı konusunda gelinen noktanın sorulması üzerine Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
''Etlik'teki muhatabımızla, üstlenicimizle bir ufak sorunumuz kaldı. Bunun dışında diğerlerinin tamamı inşaatlarına hızla devam ediyor. Kayseri, Yozgat, Elazığ, Adana... Gaziantep'te yer değişikliği yaptık, önümüzdeki günlerde başlayacak. Bunlar devam ediyor. Bizim açımızdan, onların bizimle, bizim de onlarla herhangi bir sorunumuz yok. Bir kısmının finansmanını yıl sonuna kadar bulma gibi...Ama öz kaynakla devam edenler var. Zaten taahhütleri başladığı için onlar, gecikince bedel, hızlı bitirince de ödül alıyorlar. Hızlı bitirdiği zaman hızlı kiraya almaya başlıyor. Orada artık bundan sonraki süreçte bir sıkıntımız olmayacak. Hatta bir tanesi, beni şaşırtacak düzeyde en büyüklerden bir tanesi, 'seneye 29 Ekim'de teslim edeceğim' diyor. Süresini yarıdan daha eksik, yani o 36 aylık süreyi neredeyse 16 aya çekti. 'Her şeyim hazır' diyor. Yani 2015'in yıl sonunda teslim ediyorsa çok mutlu olacağız. Ama o da en az bir yıl öncesinden kira almaya başlayacak.''
Eski binalarla ilgili süreç içinde değerlendirme yapacaklarını belirten Müezzinoğlu, eski binaların büyük çoğunluğunun yine hastane olarak devam etmeyeceğini, farklı dönüşümlerle, yine kamunun farklı ihtiyaçlarında değerlendirileceğini söyledi.
-Milli iradenin sağlığının korunması birinci öncelik''
Sağlık turizmine değinerek, bu alanda özel sektöre ve üniversitelere de çok önemli roller düştüğünü anlatan Müezzinoğlu, Türkiye'nin bir çok ilinde sağlık turizmi için önemli potansiyel bulunduğuna dikkati çekti.
Potansiyellerin vizyoner projelere dönüştürülmesi gerektiğinin önemini vurgulayan Müezzinoğlu, Türkiye'de altyapısı olan dinamiklerin bulunduğunu ancak bunlar için ''sağlıklı bir demokrasi''ye ve ''sağlıklı bir milli irade''ye ihtiyaç olduğunu belirtti.
Müezzinoğlu, ''Türkiye demokrasi ve milli iradenin sağlığını koruyabilir ve onu sağlıklı yönetebilirse, o peşinden ekonomik istikrarı getiriyor. Ekonomik istikrar bizim bütün bu hayallerimizi ve projelerimizi gerçekleştirmeyi sağlıyor'' dedi.
Mehmet Müezzinoğlu, 12 yıla bakıldığında demokrasi veya sandığın sağlığının bozulmak istendiğini ancak başarılamadığını ifade ederek, ''Ama başarılmış olsaydı, bütün bunları konuşuyor olabilir miydik? Ne şehir hastanelerini ne Aile Sağlığı Merkezlerini ne sağlık endüstrisini ne sağlık turizmini, bunları konuşamazdık. Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye ve milletin kaderi adına, en çok önemsememiz gereken milli iradenin yani sandığın sağlığının korunması birinci önceliğimiz olmalı'' görüşüne yer verdi.